İHD ve aileler, devletin kaybettiği Gülünay için buluştu

İHD ve kayıp yakınları, gözaltında kaybedilen ve dosyası zaman aşımına uğrayan Hasan Gülünay’ın hikâyesini okudu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının Amed'de başlattığı "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemi, 701'inci haftasında Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Eyleme, Tutuklu Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) üye ve yöneticileri katıldı.
 
Kaybedilenlerin fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınları, bu hafta, 20 Temmuz 1992 tarihinde İstanbul Tarabya’daki evinden işine gitmek üzere çıktıktan sonra kendisinden bir daha haberi alınamayan kayıp Hasan Gülünay’ın hikâyesini okudu.

İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, "Bu sessizlik, bu suskunluk nereye kadar sürecek" diye tepki gösterdi.

GÜNAY'IN HİKÂYESİ
 
İHD Amed Şubesi Kayıp Yakınları Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz ise kayıp Hasan Günay’ın hikâyesini okudu. Akdeniz, Günay’ın hikâyesini şöyle anlattı:

“Hasan Gülünay, evli ve dört çocuk babasıydı. 20 Temmuz 1992 tarihinde İstanbul Tarabya’daki evinden işe gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönmedi. Birsen Gülünay, eşinin eve gelmemesi üzerine önce kendi ailesine haber verir, daha sonra da Sultanahmet Başsavcılığına başvuruda bulunur. Birsen Gülünay, eşi Hasan için ‘gözaltında olabilir’ şüphesiyle Gayrettepe’deki Emniyet Şubesine başvurur ancak kendisine Hasan’ın gözaltında olmadığı bilgisi verilir. Daha sonra ailesi Hasan Gülünay’ın bulunması için İHD İstanbul Şubesinde açlık grevine başladı. Açlık grevi sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e dilekçe ile başvuruda bulunarak olayı duyurur. Açlık grevi sonrası aile Ankara’ya giderek Hasan Gülünay’ın durumunu TBMM’ye taşır. Olaya ilişkin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ile görüşülür. Sezgin, aileye Hasan Gülünay’ın durumunu araştıracağı sözünü verir ama sonradan aileye herhangi bir dönüş yapılmaz.
 
Hasan Gülünay’ın arkadaşı Erol Çam, İstanbul Gayrettepe Asayiş Şube’de gözaltındayken; hücrelerden birinden 'Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler' diye sesler duyduğunu anlatır. Hasan’ın eşi Birsen bu bilgiler ışığında çalmadık kapı bırakmaz. Dönemin hükümeti SHP-DYP Genel Başkanları ve milletvekilleri ile görüşür. Aile, 1992 yılında TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunur. Savcılık 31 Ekim 2012 tarihinde 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle dosyada takipsizlik kararı verir.
 
Takipsizlik kararının ardından yapılan itirazlardan bir sonuç alamayan aile, 2013 yılında Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunur. Anayasa Mahkemesi 21 Nisan 2016 tarihinde yaşam hakkı kapsamında etkili bir soruşturma yürütülme yükümlülüğünün ihlal edildiğine ancak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, zaman aşımı nedeniyle yer olmadığına karar verdi.”