Sınıra yürüyüş: Önder Apo'nun mesajı selamlandı
Nisêbîn ilçesinde on bini aşkın kişi, işgale karşı Qamişlo sınırına doğru yürüdü. Yürüyüşte Önder Apo'nun mesajı selamlandı.
Nisêbîn ilçesinde on bini aşkın kişi, işgale karşı Qamişlo sınırına doğru yürüdü. Yürüyüşte Önder Apo'nun mesajı selamlandı.
Türk devleti ve Suriye Milli Ordusu (SMO) çetelerinin Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük devam eden işgal saldırılarına karşı Mêrdîn'in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde bulunan Qamişlo'da başlatılan nöbet eylemi 21. gününe girdi.
Sabah saatlerinde Nisêbîn ilçesinde bulunan Barış Parkı'nda toplanmaya başlayan halk, sloganlar eşliğinde yürüyüş saatini bekledi. Barış Anneleri, tutsak yakınları, Demokratik İslam Kongresi (DİK) üyesi din alimleri, Alevi örgütlerinin temsilcileri, kadınlar, gençlerin aralarında olduğu on bini aşkın kişi sınıra yürüdü. Parkta bir araya gelinmesinin ardından halk kortejler oluşturup yürüyüşe geçti. Kortejler tarafından "Bi rihê seferberîye emê şoreşa Rojava biparezin", "Rojava rûmeta meye", "Rojava rûmeta mirovahiyê ye Rojava biparezê" ve "Li Rojava aşitî, li cîhanê biratî" pankartları açıldı.
Yürüyüş boyunca marşlar seslendiren halk, "Bijî berxwedana Rojava", "Rojava dilê me berxwedan karê me", "Bijî Derik Apo" sloganları atıldı. Halk Türk devletinin SİHA saldırısında katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in fotoğraflarının yanı sıra "Rojava biparezê", "Rojava onurumuzdur", "Savaşa hayır barış hemen şimdi", "Jin Jiyan azadî" ve "Kobanê düşmedi, Minbiç de düşmeyecek" dövizleri taşıdı.
Yürüyüşün ardından on binler, 21 gündür nöbet eyleminin sürdürüldüğü Qamişlo sınırındaki alanda toplanarak, açıklama yaptı.
'ROJAVA'YI SAVUNMAK GÖREVİMİZ'
Demokratik İslam Kongresi (DİK) adına konuşan Seyda Babayê Xelatî, “Buradan iki mesaj göndermek istiyorum. Birinci mesajım şu ki tüm Kürt halkına barış için, birlik olun. Barış birlik ile olur. Birlik ise Allah’ın talimatıdır. İkinci mesajım ise tüm Türkiye halkınadır. Kürtler barış ve kardeşlik istiyor, barış istiyor. O nedenle Kürtler ve Türkler kardeştir ve barış içinde yaşamalıdır” mesajında bulundu.
Demokratik Alevi Derneği (DAD) adına konuşan Mustafa Karabudak, “Rojava’yı savunmak insani bir görevdir. Suriye’de katliam var. AKP ve MHP eliyle orada bir katliam yapılıyor. Dünya kamuoyuna sesleniyoruz. Bu bir insanlık suçudur. Çözüm savaşta ısrar değildir. Çözüm barış ile savaşa son vermek ile olur. Aleviler her zaman mazlumun yanında olmuştur. Biz bu katliamları kabul etmiyoruz. Suriye’de sivil katliam yapılırken burada da Kürtler üzerinde baskı politikaları sürüyor. Suriye halkı, kendi inancı ile demokratik bir şekilde yaşamalıdır” şeklinde konuştu.
'TECRİDİ TAMAMEN KIRMANIN ZAMANIDIR'
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, şunları söyledi:
“Değerli anneler, günlerdir burada nöbet tutuyoruz. Biz bu sınırda neyin nöbetini tutuyoruz? Biz aramıza konulan bu sınırı yüreğimize koyamazlar. Rojava bizim en değerli yanımızdır. O nedenle Rojava’ya sahip çıkıyoruz. O nedenle aramızdaki bağı koparamazsınız. Nöbetimiz barışa çağrıdır. Kürtler nerede olursa orada direniyor. Barış ve kardeşlik için hazırız. Bilmeliyiz ki bu tarihi dönemde ne büyük sorumluluk bizim omuzlarımızdadır. Kürt halkının öncülüğü tüm halklaradır. Biz kimliğimiz ve kültürümüzle yaşamak istiyoruz. Artık kan dökülmesin. Sayın Öcalan 26 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutuluyor.
Kardeşlik ve özgür yaşam iradesi bizi bekliyor. Biz burada hazırız. Zaman demokratik siyaset ile mücadele etme zamanıdır. Zaman zindan kapılarının açılması zamanıdır. Amaca ulaşmak için yeni bir başlangıcı yaşıyoruz. Bu başlangıç sayfasına nasıl başlarsak öyle devam eder. Kimse sorumluluğumuz yok demesin. Herkese sorumluluk düşüyor. Kürtlerin kazanımlarına sahip çıkmak, Kürtlere sahip çıkmaktır. Zaman iradeye sahip çıkma zamanıdır. Bu tecridi tamamen kırmanın zamanıdır. Halklarla Sayın Öcalan’ın eli birleşmeli. Kürtlerin kazanımları artık bir tehlike olarak görülmemeli. Bugün Rojava’da kardeşlerimizi bombalarsanız yüreğimizi bombalamış olursunuz."
'TARİHSEL SORUMLULUK ALMAYA HAZIRIZ'
İmralı görüşmesine değinen Ayşegül Doğan, şöyle devam etti:
“Çoklu kimlik güzeldir. Kalıcı bir barışın sağlanması gerekiyor. Biz bu meseleye sahip çıkacağız. İnsanlık değerleri için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. İnsanlık değerlerine sahip çıkmak bizi evrensel bir hale getirdi. Halkların kazanımlarına saygı duyun. Halkların birliğinden bütünlüğünden yana olduklarını söyleyenleri Kürtlerin uzattığı barış elini tutmaya çağırıyoruz. Rojava Ortadoğu’ya eşit ve özgür bir birlikteliğin örneğidir. Bu hakikati görmek ve kabul etmek, insanlık değerlerine sahip çıkmaktır.
Gazeteci arkadaşlarımız şu anda burada sizin gibi kameralarıyla, fotoğraf makineleriyle haber peşinde olan ve hakikat peşinde olan Nazım Daşdan ve Cihan Bilgin’i SİHA’larla hedef aldı. Güvenlikçi politikalar devam ediyor. Nusaybin ile Qamişlo bir bütündür. Nusaybin ile Qamişlo’yu ayırmaya çalışmak Kürt ve Türk kardeşliğini güçlendirmek istemeyenlerin işidir. DEM Parti olarak Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu, yıllardır yaşadığı ağır tecrit koşullarına rağmen vazgeçmediği, 93 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde aradığı barışı bunun için ortaya koydu. Bu tarihsel bir sorumluluktur. Biz hazırız. Kadınlar hazır, erkekler hazır, bizim coğrafyamız hazır. Eşit, adil ve onurlu bir yaşama hazırız. Bunun için mücadele ediyoruz. Ve artık bu mücadelenin nüvelerini görmek istiyoruz.
Burada yüreği yanık analar yol gözlüyor. Hapishanelerin boşalması için yol gözlüyor, kimliklerinin tanınması için, hepimizin bir arada eşit bir şekilde yaşayabilmesi için yol gözlüyor. DEM Parti olarak yıllardır bu sorumluluğu taşıyan partiyiz. Tüm siyasal ve toplumsal muhalefete diyoruz ki, eğer bir siyasi çözüm olacaksa, birlikte eşit, onurlu ve adil bir yaşam istiyorsak bunun öteki ucunu tutması gerekenler, bunu talep edenlerdir. Bu uğurda bedel ödeyenlerdir."