Cihan ve Hüsnü’yü hatırlamak
Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay, Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde yaşam, öncü kişilik ve pratikleriyle bir sürece damga vurdu. Hayatlarını, halklarının özgürlük mücadelesine, ülkelerinin sömürgecilikten kurtuluşuna adadılar.
Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay, Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde yaşam, öncü kişilik ve pratikleriyle bir sürece damga vurdu. Hayatlarını, halklarının özgürlük mücadelesine, ülkelerinin sömürgecilikten kurtuluşuna adadılar.
Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay yoldaşlar, 23 Haziran 2008’de Antep’e 25 km kala bir ‘trafik kazası’ sonucunda şehadete ulaşarak ölümsüzler kervanına katıldı.
Tasfiyeciliğin ağır etkilerinin Bakurê Kurdistan alanında etkisini sürdürdüğü bir ortamda kararlı duruşları ve sarsılmaz iradeleriyle tarihin gidişine yön verdiler. Bazen tarih bir kişinin veya bir grup insanın mücadeleleriyle yön alır, çabalarıyla doğrultu kazanır; bu insanların yarattığı rüzgarı arkasına alarak bir amaca uzanır.
Cihan ve Hüsnü arkadaşlar da kritik bir tarihte ve Kürdistan Devrimi’nin önemli bir mekanında böyle bir rol oynadı. Yüksek tempolarıyla fırtına gibi estiler. Düşmana karşı büyük bir cesaretle durmasını bildiler. Bireyciliğin diz boyu olduğu bir ortamda devrime bağlılığın en anlamlı örnekleri oldular. Yoldaşlarına eksik olmayan güler yüzleriyle moral oldular; güven duydular, güven verdiler. Her şeyden önce devrime ve zafere inancın umudu oldular.
Hüsnü ve Cihan yoldaşlar, Önderliğe sarsılmaz bağlılığı kendi pratikleriyle ortaya koydu. Bugüne benzer şekilde Önder Apo üzerindeki ağırlaştırılmış tecride ve İmralı işkence sistemine karşı büyük mücadele verdiler. Önderliksiz bir yaşamı asla kabul etmediler.
Toplumun değerlerine her koşul altında sahip çıkmasını bildiler. 2006’da katledilen bir grup gerillanın cenaze merasiminin bir halk serhildanına dönüşmesine bütün güçleriyle katıldılar, öncülük ettiler. Bu nedenle de düşmanın hışmını üzerlerine çektiler. Zindana atıldılar. Yıllarca zindanda kalmalarına rağmen zindandan ve ölümden korkmadılar. Direndiler, ser verip sır vermediler.
Cihan ve Hüsnü arkadaşlar, geçtikleri her yerde devrimci bir iz bıraktı. Yaşamları ve amansız mücadeleleriyle yoldaşlarının kalplerinde her zaman sevgi ve saygıyla anıldılar. Mazlum, Hayri ve Kemallerin yoldaşları, öğrencileriydiler. Mazlum gibi ideolojik çizgiye bağlı, Hayri gibi sınırsız bir fedakarlığın sahibi ve Kemal gibi cesur eylemciydiler. Onların olduğu yerde parti, eylem ve özgürlük yürüyüşü vardı.
Bir ömrün kısa veya uzun olması kendi başına anlamlı değildir. Bir ömre nasıl bir hayat sığdırdığımız önemlidir. Cihan ve Hüsnü yoldaşlar, kısa ve genç ömürlerine büyük ve anlamlı yaşamlar sığdırdı. Onları unutulmaz kılan, tarihin alın çatısına işledikleri bu anlamlı yaşamlarıdır. Hayatlarını, halklarının özgürlük mücadelesine, ülkelerinin sömürgecilikten kurtuluşuna adadılar.
Hüsnü ve Cihan hevaller, özgürlüğe tutku düzeyinde bağlıydılar. Sömürgeciliğe, ihanete ve her türlü toplumsal geriliğe düşmandılar. Düşmana da büyük bir öfkeyle doluydular. Mazlum halkımızın düşmandan kaynaklanan acılarını derinden hissettiler.
Bugün de bize lazım olan Cihan ve Hüsnü yoldaşlarda hayat bulan o devrimci ruh ve özgürlükten başka bir şey düşünmeyen tutku düzeyindeki bağlılıktır. Kapitalizmin her türlü maddiyatına, bireyciliğin her türlü düşkünlüğüne karşı devrime ve topluma bağlılığın, sevginin Cihan ve Hüsnü yoldaşlar şahsında açığa çıkan duruşudur. Liberalizmin her türlü saptırıcı etkisine karşı devrime sarsılmaz inanç ve iradenin gösterilmesidir.
Kürdistan Özgürlük Mücadelesi, bir özgürlük ve direniş kültürü yarattı. Bu direniş kültürü, sadece bugün için değil, önümüzdeki yıllarda, yüzyıllarda bile önümüze çıkacak her türlü engel ve zorluğa karşı mücadele etme ve başarının güvencesidir. Devrimin zorlukları ve ateşi içinde tecrübeyle kazanılan bu özellikler, halkımızın hafızasında kalıcı bir yer edindi, bir karakter kazandırdı. Bu kültür, halkımız için her zaman güç ve ilham kaynağı olacaktır. Bunu yaratan şehitlerimizi Cihan ve Hüsnü yoldaşlar şahsında bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.