Dağların şen çocuklarıydı Çiyayê Reş fedaileri
Zalimin zulmüne karşı başı dik yürüdüler ölümün üstüne. 8 fedai gerillaydı onlar. İnsanlığın yüz akı, vicdanı ve kurtuluş mirası oldular. Onlar şehadetleriyle en büyük zafere ulaştı.
Zalimin zulmüne karşı başı dik yürüdüler ölümün üstüne. 8 fedai gerillaydı onlar. İnsanlığın yüz akı, vicdanı ve kurtuluş mirası oldular. Onlar şehadetleriyle en büyük zafere ulaştı.
Bir türkü duyulur kadim diyarlardan uçsuz bucaksız ovalara doğru. İnsanlığın kadim sesidir bu ses. Özgürlüğe giden yolun çağrısıdır. Yüzyıllardır bitmeden tükenmeden okunur bu türkü. Kimileri duyar ve bir olup akar insanlığın bağrına doğru. Kimileri ise kulağını kapatır, tersi yöne koşar. Bu, insanlığın döngüsüdür işte. Bu türküyü en çok da Mezopotamya coğrafyasının kadim halkı olan Kürtler duyar, çünkü dağlı ve özgürlüğe aşıktır.
Nice uygarlık gelip geçmiştir bu diyarlardan. Nice uygarlık zapt etmek istemiştir bu diyarı. Nice hükümdar yok etmek istemiştir bu türkünün kaynağını ama bu türkü bin yıllardır söylenmeye devam eder. Bundandır ki Kürtlerin kaderi hep yollardadır ve arayış içerisindedir. Kürt halkının yiğit evlatları da bin yıllardır olduğu gibi hep bu türküyle yollara düşer. Hakikati ararlar ve özgürlüğe koşarlar. On yıllardır dört parça Kürdistan’dan gencecik fidanlar ülke aşkı için dur durak bilmeden dağlara yürüyor.
Nice yiğitler düştü toprağın bağrına bu uğurda. Bu türkünün adı Zap, Avaşîn ve daha nice gerillanın ayak bastığı kadim mekanlarıdır. Zap, direnişin abidesi, dağlı halkın kadim diyarı ve tarihten beri koruyucusudur. Tarihte birçok yiğitliğe şahit olmuş bu kadim dağlar, işgalcilere hiçbir zaman yar olmadı. İlk çağlardan beridir Kürt’ü yok etmek için gelenlerin önünü kesen diyardır Zap. Arazisi oldukça serttir. Yabanıl olanı kabul etmez söküp atar üzerinden. Yalnızca kendinden olanı kabul eder. Bundandır ki bu toprakların şen ve yiğit evlatları olan gerillalara mekan olmuştur her zaman.
Bu türkü binlerce kahramanın kendi bedenlerini halkın özgürlüğü için feda etmeleriyle yazıldı. İlk adımdan bugüne kadar Kürdistan gerillaları kendi kanlarıyla suladı bu toprakları. Taşın, toprağın ruhu oldular bu dağlarda. İnsan olmanın özü için çarpıştılar zalimlere karşı ve çarpışmaya devam ediyorlar. Rohat Dengdar ve Şevîn Şemzînan komutasındaki Zîlan Besê, Xemgin Qelqeli, Deniz Reş, Demhat Derwêş, Sema Agirîn ve Şerda Sosin, Zap’ın Çiyayê Reş Direniş Alanı’nda destan yazdılar.
Her biri bir parça vatandı. Kürdistan’ın her yerinden bu özgürlük yürüyüşüne katılmışlardı. Öfkeleri büyüktü düşmana karşı. Yaşamları boyunca bu öfke ve intikam hırsıyla yürüdüler zalimin üstüne. Yetmezlikleri aşmasını bildiler her zaman. Aç kaldılar, susuz kaldılar, yaralandılar ama bir an bile düşmanın üzerine gitmekten ve intikam almaktan tereddüt etmediler. İşte bundandır ki fedailer asla ölmez. İşte bundandır ki onlar en büyük şeref ve onura mazhar oldu. Günlerce yapılan akıl almaz saldırılar, bombalamalar ve kimyasallarla bombalamalara rağmen direndi onlar. Direndikçe düşmanları azgınlaştı. Azgınlaştıkça daha beter saldırmaya başladı ama onlar kendi direnişleriyle tarih yazdı. Kendine güvenmekten başı dönmüş işgalci sürüsüne korkunun en yalın halini yaşattılar. Her biri bir orduya bedel 8 fedai gerilla, on binlerce azılı düşmana karşı savaştı.
Özgür Kürt’ü yok etmeyi yegane yaşam amacı haline getirmiş olan Erdoğan rejimi, namertçe kimyasal kullanarak gerillalara saldırdı. Er meydanında baş eğmez, bileği bükülmez, gücü yetmezdi onlara. Faşist Türk ordusu bir kez daha kendi ahlaktan yoksunluğunu saklamadı. Son ana kadar direndi gerillalar, çünkü onlar için yol belliydi. Mücadelenin ilk anından şimdiye kadar olduğu gibi şehit Şoreş Beytüşşebap da onlara direnişin nasıl zafere götüreceğini göstermişti. Onlar teslim olmadı ve yenilmedi, çünkü düşmanları namertti.
Rohat Dengdar, bir konuşmasında “Vatanın kıymetini en iyi vatansız bırakılanlar bilir. Bunun için bunca zorluğu ve bunca güçlüğü göze alıyoruz. Kavgamız özgürlüğün hakikatine ermek içindir. Bizler tarihin yitik çocuklarıyız, sömürülmüş bir ülkenin özgürlüğü için çarpan yürekleriz. Bundan dolayı biliyoruz ki Apocular yenilmezdir” diyordu. Rohat, 7 yoldaşıyla birlikte bu şiarla yürüdü zalimin üstüne. İnsanlığın onuru için direnmekten bir an bile olsa geri adım atmadı. Düşmanın kimyasal silahlarla yaptığı çok büyük bir saldırıda Çiyayê Reş alanında destan yazan Rohat Dengdar ve Şevîn Şemzînan komutasındaki 6 Apocu fedai şehadete ulaştı. Onlar şehadetleriyle en büyük zafere ulaştılar zaten.
Bu kahramanlar olduğu müddetçe herkes bilmelidir ki; Kürdistan geçilmezdir. Tek gerilla kalana kadar bu destansı direniş insanlığın yüz akı olmaya ve namerde karşı boyun eğmeyip direnmeye devam edecektir. Bundan dolayı her Kürt gencinin yürüyebileceği yegâne yaşam yolu, bu kahramanların yoludur.
Şöyle yazıyordu Şehit Ekin Gever:
Tıpkı eski dağlılar gibi
Onlar da aşkla savaşıp, bir bir yüceldiler yücelere
Ve yaşam ölümü kucakladığında
Kanatlanıverdi dağ delisi yürekleri,
Hayallerindeki o en uzak ülkeye
Tanrıçaların ve Zerdüştlerin ülkesine
Güzellikler ülkesine
Allara bulanmış masmavi bir gülüşle…