Ebid: Arap halkı federal sistemle özgürlük ve huzura kavuşacak

Arap halkından Girê Sipî delegesi Ebid, federasyon çalışmalarına herkesin katılmasını istedi ve bu projeyle, Arapların da özgürlük ve huzura kavuşacağını belirtti.

Ebid, Türk devletinin işgalciliğini kabul etmeyeceklerini kaydetti.

Federasyon çalışmalarında Girê Sipî Delegesi olarak yer alan Muhammed Tayih Ebid, ANF'nin sorularını yanıtladı.

Geçenlerde, Mart ayından sonra federasyon çalışmalarının değerlendirilmesi için önemli bir konferans da düzenlediniz. Federasyon Arap halkı için ne anlam ifade ediyor?

Federal sistem halklar için en uygun sistemdir. En fazla da Arap halkı için geçerlidir. Böyle bir projenin olması, düşünülmesi çok iyi oldu. Arap halkı hem rejim hem de DAİŞ zamanında çok zorlandı. Arap halkı da bunların elinden çok çekti. Halkların bütün egemenlikten, bütün hakimiyetlerinden kurtulup özgürce yaşayabilmeleri için en iyi sistem. Merkezi sistem dışı olduğu için, merkezileşmeyi ve baskıyı öngörmediği için dış güçler ve bazı iç dengeler federasyon başarıya ulaşmasın diye çaba göstermekteler.

Biz şimdi toplumsal sözleşmenin taslağını uygular hale gelmek için kongre aşamasına geldik. Tartışma, bilgilendirme aşaması geride kaldı, şimdi uygulama ve inşa etme sürecine geldik. Federasyon sistemi sadece Suriye için değil, başka devletler için de gerekli. Çünkü homojen olmayan, içinde değişik halkları barındıran çok devlet var. Bu devletlerin demokratikleşmesi, halkların özgür ve eşit yaşayabilmeleri için çok uygun bir sistem. Demokratik sistem oy ve seçimle olmuyor. Her halkın kendisini varlığı oranında temsil etmesiyle oluyor.

Federasyon projesi önemli bir aşamaya ulaştı. Kendini, amaçlarını tanıttı. O yüzden dışarıda da kabul gördü. En fazla sorunu yakın komşu devletler çıkarıyor, bu da sorunun bizde olduğundan değil, onların kafalarından kaynaklanmakta.

'FEDERASYON ÇALIŞMALARI HERKESE AÇIK'

Düzenlediğiniz bu toplantıyı anlatır mısınız? Katılım nasıldı? Kuzey Suriye'de yaşayan halkları temsil ediyor muydu?

Geçenlerde yapılan iki günlük konferans Suriye halklarını temsil ediyordu. Buraya katılanlar tamamen gönüllü ve Suriye'nin geleceğini düşünen insanlardı. Suriye'de yaşayan tüm halkların temsiliyeti vardı. Suriye adına dışarıda konuşan başka güçlerle hareket edenler de gelmeliler. Suriye'nin geleceği, bütünlüğü ancak Suriye halklarıyla ve Suriye içerisinde olur. Gelip federasyon çalışmalarına katılsınlar. Şu an Kuzey Suriye Rojava'da güzel şeyler oluyor. Burada demokratik bir sistem kurulmaya, yaşatılmaya çalışılıyor. Burada yaşayan değişik halklar birbirlerine üstünlük kurmuyor; kardeşçe yaşamaya çalışıyor. Bütün çabalar bunun için. Ben Suriye dışında yaşayan, orada Suriye için konuşanlara mektup yazdım; Suriye'ye dönmelerini, burada çalışmalarını istedim. Burada Suriye için çalışma imkanı daha fazla. Suriye'nin demokratikleşmesi için çalışma imkanı burada yapılır ve var da. Burada özgürce konuşma, çalışma imkanları var ve herkes konuşma hakkına sahip. Başka devletleri, başka güçleri arkalarına alarak konuşur ve pratik yaparlarsa Suriye'nin yararına olmaz. Şimdi Türk devletinin yaptığı gibi işgalcilerin ekmeğine yağ sürmüş olurlar. Federasyon çalışmaları herkese açık. Özgürce konuşmak ve yapmak için gelsinler.

Mart ayından bu yana geçen süreçte federasyon çalışmaları tanıtmalarla geçti. Şu an Kuzey Suriye'de özgürleştirilen alanlarda yaşayan tüm halklar tanıdı ve kabul etti. Ne yapılırsa toplum için, toplumsal sözleşmeye göre yapılıyor. Hiçbir şey toplumun ve halkların aleyhine değil. Şimdi yavaş yavaş seçimlere doğru gidiyoruz. Özgür ve demokratik bir seçimle federasyon tartışma, tanıtma sürecinden oluşma sürecine girecek. Kuzey Suriye'de henüz özgürleşmemiş alanlar var; onlara da mektuplar yazıldı. Federasyon çalışmalarına katılmaları önerildi. Meclisleşmelerini sağlamaları istendi. Katılmaları halkların yararına olacaktır.

'ÖCALAN'IN HALKLAR İÇİN DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ANLADIM'

Federal sistem tartışmaları Kuzey Suriye'de yaşayan Arap halkı arasında kabul görüyor mu?

İlk federasyon tartışmaları, çalışmaları Kuzey Suriye'de başladığında başta bir korku, çekingenlik vardı. Ama sonra tanıdıkça, anlaşıldıkça katılımlar çoğalmaya başladı. Kuzey Suriye'de özgürleştirilen alanlarda Arap halkının katılımı büyük oranda oldu. Katılmayan, dışarıda kalan azınlık kısım ise dışarıya bel bağlayanlardır. Şimdi içerisinde bulunduğumuz Til Ebyad'da yaşayan Arap halkı büyük oranda bu çalışmaları benimsedi. Şu an Til Ebyad'da yaşayan üç büyük Arap aşireti var ve hepsi de kabul etmiş durumda. DAİŞ zamanında ben yurt dışındaydım. Girê Sipî özgürleşince hemen büyük bir coşkuyla geldim. Suriye rejimi de yavaş yavaş Kuzey Suriye'de gerçekleşen sistemi kabul ediyor. Suriye'de yaratılanlar Suriye halklarının eseridir, devletin değil; bunun iyi bilinmesi gerekiyor. Olanları korumak bizim görevimizdir. Özgür Suriye Ordusu ve DAİŞ gibi değerlerimizi bozmayız. Burada yaratılan önemli bir tarihi insanlık değeri var. Bu mirasları korumak, ayakta tutmak zorundayız.

Federal sistemin en önemli özelliklerinden birisi, özgünlükleri tanıması, ona göre yaklaşım belirlemesidir. Her alanın, her halkın ve hatta her insanın özelliklerine saygılı ve onların özgürce yaşaması, katılması için olan bir sistem. Ben çok felsefe okudum. Felsefe alanında çalışmalarım ve araştırmalarım var, o yüzden Abdullah Öcalan’ı da okudum. Onun düşüncelerinin halkların kardeşliği için var olduğunu anladım.

'TÜRKİYE'NİN HEDEFİNDE SADECE İŞGAL VAR'

Demokratik Federal Sistem Projesinin önündeki engeller neler?

Bu konuda en başı çeken devletler Türkiye ve İran'dır. Çünkü onların sınırları içerisinde de çok değişik halklar yaşadığı için federasyonun başarıya ulaşmasını istemiyorlar. Kendileri için tehlike görüyorlar. Türkiye kendisi dışındaki halklar ve devletlere saygı duymuyor. Onların kötülüğü için çalışıyor. Hatta işgal girişimlerinde bulunuyor. Bunu da kendine hak olarak görüyor. Türkiye Suriye halklarını temsil etmeyen küçük bir azınlığı Suriye halklarını temsil edermiş gibi gösteriyor. Kendi denetiminde bulunan bu kimselerle Suriye'yi işgal etmek istiyor. Suriye haklları bu işgali kabul etmiyor. "DAİŞ'e karşı savaşıyorum" diyor ama herkes biliyor ki, DAİŞ'i büyüten, besleyen Türkiye'nin kendisidir. DAİŞ adı altında buraya giren Türkiye, DAİŞ bitse de buradan çekilmek istemeyecek, şimdi Irak'ta yaptığı gibi. Iraklı Sünniler bizi istedi diye gerekçe yapıyor, bu doğru değil. Ben de Suriyeli bir Sünniyim. DAİŞ'e karşı savaş bahane. Türkiye'nin aslında asıl isteği Osmanlı sürecini tekrar canlandırmak. Türkiye'nin Halep ve Musul üzerine yaptığı çalışmalar işgaldir. Biz Araplar bu durumu iyi biliyoruz. Suriye'de hem toprağı hem halkları parçalayarak amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Biz Suriye'de yaşayan Arap halkı bu işgali de gerçekleşecek kardeşlik projesine müdahaleleri de kabul etmiyoruz.

 

...