Emeğin ve mütevazı yaşamın öncüsü Xemgîn yoldaş

Yiğitler, dağların göğsünde yetim hakkının intikamını almaya devam ediyor, haydutlardan ve hainlerden. Yiğit Xemgîn Amed de bu demde, yetimin savunuculuğunu yapmada kavga halindeyken düştü kızıl toprağa.

“Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş.
Demdir bu...derdi büyük Şair Ahmet Arif.

Yiğitlik mertebesinde gezinen insanların öncülüğünde, zafere yürüyüş mücadelemiz devam ediyor. Bu tarihi savaşta, elbette canımızı yakan yiğit insanların şehadet haberlerini almamız da mücadelemizin bir gerçekliğidir. Fakat bu gerçeklik daha çok, kazanılacak her bir değerin bedelsiz olmayacağını ve bu durum acı verdiği kadar büyük bir gurur, aynı zamanda büyük bir onur kaynağımızın da olduğu bir gerçekliktir. Çünkü amaçtır, amacın büyüklüğüdür insanı insan yapan bu gerçeklik. Yüce idealleri ve amacı büyük olmayanın, bu savaşın hiçbir zorluğuna göğüs geremeyeceği bilinir. Amacı ne kadar büyükse insanın, kendisini de o kadar büyütür, yüceltir ve aşk yolunun işçisi olmaya doğru hak kazanır. Aşık olan insan, her zaman sevdiği ve inandığı davaya kendini adamasını bilen insandır. O yüzden amacının, hedefinin, eyleminin ve bağlılığının adı, aşk yolunun işçisi olur. Alımlıdır, çekicidir ve etkileyicidir. Öyle ya, yüreğini insanlığın özgürlük davasına adayan yiğit ve aşk yolunun büyük emek işçisiydi Xemgîn Yoldaş. Emeğin timsali olup yaşamıyla herkese örnek bir duruşun sahibiydi. Emek bilinci onda yaşama dönüşüyordu, yaşam ise emeğin kutsallığını yüceltiyordu.

ÇOCUK YÜREĞİYLE YAŞADI, YAŞATTI

İsmi Xemgîn’di ama yaşam içerisinde coşku, heyecan ve sempatik tavırlarıyla her zaman arkadaşlarının moral kaynağı olmayı başarmıştı. Belki de çocuk saflığındaki gözleri, her zaman yarım kalmış çocukluğunu tamamlama işareti veriyordu herkese. Bir keresinde “Çocukluk hayallerim çok az geliyor aklıma” diyordu. Ama farkındaydı çocukluğunu çalan ve ket vuran bir düşmanının olduğunun. Farkındaydı dili, kimliği, tarihi, unutturulmak istenen bir halkın neferi olduğunun. Ve farkındaydı, sömürgeci koşullarda büyütülen çocukların hayallerini gerçekleştirmesinin zor olduğunu. Ama o çocuk yaşta olmasa dahi, yetişkin ve olgun süreçlerde, yüreğinde yaşatıyordu Medyalı çocukların hayallerini. Yaşadığı her anını, içinde güzel paylaşımların olduğu her anını, emeğin, iyinin, doğruluğun olduğu her anını, çocuk yüreğiyle yaşamasını ve yaşatmasını bilmişti. Dürüstlük, olgunluk, özveri, emek ve çalışkan özelliğiyle, gerilla yaşamını anlamlı kılan anlar yaşamayı başarmıştı. 

AMED’DE İZ BIRAKMIŞ BİR DİRENİŞÇİYDİ

Bir Amed çocuğuydu Xemgîn Yoldaş. Amed zindanında insanlık değerlerinin soy damarları olan Kemal’i, Hayri’yi, Akif’i, Kızıl Yıldız Ali’yi, Dörtler’in kendini katık eden eylem güzelliğini, “direnmek yaşamaktır” diyen Çağdaş Kawa Mazlum Doğan’ın hikayelerini dinleyerek büyümüş, her sokağı direniş kokan Amed şehrinde, iz bırakmış bir direnişçiydi. Yurtseverliğe derin kokular veren bazalt taşlarının üstüne her adımını attığında Amed’e olan bağlılığı artıyordu ve mücadele azmi kadar büyük ve kutsal kılıyordu bu bağlılık onu. Sur sokaklarında yürüdüğünde, tarihin tüm nimetlerinden nasibini alır, büyülenirdi, Keldani, Süryani ve Ermeni kiliseleri yan yanadır. Çanın çaldığı sese kulak kabarttığı zaman vaftiz olduğunu hissederdi. Ulu Camii’nin önündeki meydanda bir kürsüde oturup kaçak çay içtiği zaman, temiz oksijen aldığını söylerdi. Ordan da Mardin Kapı yoluna yürüdüğünde, zalime boyun eğmeyen Amed’in onurlu evladı Vedat Aydın için, halkının düşmanına olan kenetlenmiş öfkesini hissederdi. Keçi Burcu’ndan Hevsel Bahçelerine uzun uzadıya düşler kurup, Zekiye Alkan’ın Newroz müjdesiyle eylemini göz önüne getirirdi. Hevsel ve Dicle Nehri’nin Mustafa Malçok’a şahitlik ettiğini görürdü. Melik Ahmet Caddesi’ne geldiğinde ise, haksızlığı ruhunda kabul etmeyen bir çocuk olur ve eline panzerlere atacağı taşlar toplardı.

BİLİNCİ ZİNDANDA KAZANDI

Xemgîn yoldaş, yurtsever-demokrat ve aydın bir ailede dünyaya gelmiş, Kürdistan halkına baskı, zulüm, işkence ve katliam politikası yürüten düşmanını, gençliğinin olgun dönemlerinde tanımış ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesi saflarında yerini almak için, sömürgeci sistemin ehlileştiren okulunu 11 yıl okuduktan sonra bırakarak, gençlik çalışmalarına katıldı. Bir süre gençlik çalışmalarında kaldıktan sonra Özgür Yurttaş Mahalle Meclisi Hareketi, siyasi parti ve Özgür Halk Dergisi çalışmalarını yürüttü. Yürüttüğü devrimci çalışmalarından kaynaklı Türk devleti tarafından birçok defa gözaltına alınıp iki kez tutuklandı. Toplamda 4 yıl boyunca zindanda kaldı. Zindan alanını her zaman PKK’nin kendi kökünü bulma akademisi olarak tanımladı. Düşmanı daha derinlikli tanıma sahası olan zindan, ona ideolojik güç katar ve militanlığın esas özelliklerini yakalamasına yardımcı oldu. Bu alanın her anını iyi değerlendirerek kendi olma farkındalığını yakalamaya çalıştı. Tarihsel bilinç edinme yönünde, kavrayış düzeyinin özüne kendi halkının tarihini yerleştirdi, eğitim ve içsel yoğunlaşmayla ulusal ve toplumsal gerçekliğinin farkına vardı.  

HER AMED ÇOCUĞU XEMGÎN’İ TANIRDI

Bir Amed çocuğuydu Xemgîn Yoldaş. Zindandan tahliye olup çıktıktan sonra, 2012-2013 yılları arasında, toplumsal alan çalışmalarını yürüttüğü dönemlerde devrimciliğin en güzel anlarını yaşamayı bildi. Çaldığı her kapıdan içeriye girdiğinde, büyük sevgi ve saygıyla karşılanırdı. Her Amed çocuğu Xemgîn’i mutlaka tanır ve mutlaka bir selamı olurdu. Tabii yanağına mutlaka öpücük kondururdu çocuklar. Xemgîn çocuk olurdu, çocuklar Xemgîn olurdu. Yürüttüğü çalışmalarda ulaşabildiği gençlere mutlaka mücadele ruhunu kazandırma çabası vardı. Gençlik Xemgîn olurdu, Xemgîn ise gençlik ruhuyla yüklenirdi sürece. Mücadelenin ve direnişin, devrimi gerçekleştirmede Kürdistan gençliği açısından tek yol olduğunu aşılardı tüm gençliğe. Gençlere, çocuklara, ailelere ve bir bütün topluma olan mütevazı yaklaşımı, herkeste olumlu bir etki bırakmış ve kendisini sevilir kılmıştı herkes tarafından.

DAĞLAR ÖZLEMLERİNİN TEZAHÜRÜYDÜ

Bu dönemlerde artık toplumsal ve siyasal anlamda mücadele etme alanı gittikçe daraldı ve deşifre oldu. Düşmanın eline düşmemek için artık yeni bir mücadele alanına gitmesi gerekirdi. Özgürlüğün en kutsal teminatı olan Kürdistan dağlarına ve gerillasına gitmekten başka bir yolu yoktu. Böylece 2013 yılının son aylarında yönünü özgürlük dağlarına verdi ve gerillaya katıldı. Xemgîn’in mücadelesi artık dağlarda başlar.

Dağlar, onun özlemlerinin en güzel tezahürüydü. Özgürlüğün hakikatine aşkını fısıldayan dağlar, doruklarında saklamıştı onu. Huzurluydu ve rahattı yüreği. Çünkü, özgürlüğün hakikatine aşkını, bağlılığını ve tutkusunu özgürce dile getirecek bir mekandaydı. Artık, onur bayrağını dağ doruklarına dikenlerden biri oluyordu Xemgîn. Dağların her meşe ağacı, kayalığı ve patikası onun yolunu gözlüyordu.

Türkü söylemeyi çok sever ve hemen her arkadaş ortamı oluştuğunda ortama canlılık katardı. En çok seslendirdiği türkülerin arasında; “Selam vardır Kürdistan’dan selam bütün cihana / Selam vardır vatanımdan tüm işçi sınıfına / Selam vardır Türkiye proletaryasına / Enternasyonal çalınır silahlar eşliğinde / Selam diyor tüm cihana selam diyor PKK /Yürüyoruz coşku ile çağdaş yaşam zafere” vardı. Okuduğu türkülerin yankısı yükseliyordu dağların doruklarına. Sesi bütün yalnızlıklara ve umutsuzlara umut oluyor ve kitleselleştiriyordu.

GERİYE ANILARINI BIRAKTI

Şimdi Xemgîn’in şehadet haberini duyar bütün Amedli çocuklar. Ve oyunlarını oynarken elleri cebinde, çaresizce ve boş gözlerle sokakların ucuna bakarlar. Belki “çıkar gelir, tekrar oyun oynarız” diye büyük umutlarla durmadan sokağın girişine odaklanırlar. Medyalı çocuklar, kendi toplumunu Xemgîn üzerinde oluşturacak oyunlar oynardı. Şimdi evinin kapısını her zorlu süreçlerde açan aileler, televizyondan alır hüznün haberini. Beyaz Tülbentli Annelerin yüreği sızlayacak. Her annenin evine gittiğinde, “Bizim çocuk geldi” dedikleri günü anımsayacaklar. Şimdi bazalt taşlarıyla örülen Amed sokaklarına derin bir hüzün düşer. Ama artık onur bayrağını dağ doruklarına dikenlerden biri olur Xemgîn. Adını tarihin özgür kahramanlık sayfalarına yazdıranlardan biri olur. Hakkın ve hakikatin Cem’inde ilerleyip, bizim insan olmamızda derviş şalını giyen Rêber Apo’nun yiğit savaşçısı olur. Ülkesinin dağlarına elveda der, taşlarına, sularına, kuşlarına, kelebeklerine, yılanlarına, akreplerine, meşe ağaçlarına, kayalıklarına elveda der. Geriye, herkesi mütevazi olmaya, emeğiyle katılmaya, halka hizmet etmeyi ibadet saymaya çağıran bir anı bırakır.

Dağda kaldığı süre boyunca belli sorumluluklar ve görevler alan Xemgîn yoldaş, üstlendiği her görevi Apocu militan ruhuyla başarıya ulaştırmak için büyük emek verirdi. Bu soylu çabası, tüm arkadaşları tarafından büyük takdirle karşılanırdı. Genç Xemgîn, artık dağların Xemgîn’i ve sevinci olur. 5 yıl boyunca dağda aktif mücadele içerisinde yer alan Xemgîn yoldaş, 2 yol arkadaşıyla 10 Temmuz 2018 yılında Faşist Türk devletinin saldırısı sonucunda şehitler kervanına ulaşır.

Xemgîn yoldaşın ve tüm şehitlerimizin özlemlerini ve amaçlarını gerçekleştirmek birincil görevimizdir. Özgür ülkede özgür Önderlikle buluşma andımızdır. Bir kez daha Amed çocuklarının, halkının, ailesinin başı sağ olsun.

* Kürdistan Özgürlük Gerillası’nın yürüttüğü özgürlük mücadelesinin tüm dünyaya tanıtılması için HPG BİM çalışmalarında yer alan Xemgîn Amed (Yıldıray Arslan), çalışma arkadaşları Ali Kanîroj (Mehmet Reşit Turgut) ve Helgurt Bagok (Celal Özlük) ile birlikte 10 Temmuz 2018 günü gerçekleşen Türk ordusunun saldırısında şehit düştü.