Eren: İmralı'da görüşme yapılması için sorumluluk alınmalı

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride dikkat çeken Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, görüşmenin yapılabilmesi için sorumluluk almaya çağırdı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit devam ediyor. Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İmralı Adası’nda tutulan müvekkilleriyle görüştürülmediği için Amed Barosu’na başvurmuştu. Baro, bunun üzerine Türk Adalet Bakanlığı’na İmralı’da görüş yapma doğrultusunda talepte bulunmuştu. Ancak baronun talebine hala cevap verilmedi.

Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, İmralı’da uygulanan tecrit politikasını ve bu politikanın yol açtığı hukuksal, siyasal ve toplumsal sorunları değerlendirdi.

Eren, uzun yıllardır Abdullah Öcalan’ın avukatlarının adaya gönderilmediğini hatırlatarak, bunun hukuksuz bir uygulama olduğunu kaydetti.

Adadaki müvekkilleriyle görüştürülmeyen avukatların Amed Barosu’na başvuru yaptıklarını söyleyen Eren, kendilerinin de baro olarak bu hukuksuz uygulamanın sona ermesi için Adalet Bakanlığı’na görüş yapmak için başvuruda bulunduklarını aktardı.

'TALEPLERİMİZE YANIT VERİLMİYOR'

Yaptıkları başvuruya ilişkin henüz bir cevap alamadıkları bilgisini veren Eren, şöyle devam etti: “Biz, baro olarak hem adada bulunan hükümlülerin hem de avukat ve ailelerin görüş yapma hakkının engellenme hukuksuzluğuna karşı başvurumuzu yaptık. Başvurumuzda ailelerin ve avukatların müvekkilleriyle görüşme haklarının olduğuna dair talebimiz oldu. Ancak henüz bir cevap almış değiliz. Yine bir ay önce avukatların başlattığı adaya gitme kampanyası vardı. Biz baro ve baroya kayıtlı avukatlar olarak bu kampanyaya destek verip, imzacı olduk. Aynı zamanda aldığımız yetki belgeleriyle görüşmenin sağlanması için talepte bulunduk. Maalesef o talebe de henüz bir yanıt verilmedi.”

'İMRALI'DA YAPILACAK GÖRÜŞMELER ÖNEMLİDİR'

Halihazırda sert bir siyasal süreçten geçildiğini ve bu sürecin tüm ağırlığıyla toplumu etkisi altına aldığını ifade eden Eren, “İmralı’da yapılacak olan görüşmeler aynı zamanda bir politik etkisi de olduğu için ülkedeki gerginlik alanını azaltacak bir sonuç yaratacaktır. Baro olarak hem avukatların hukuki anlamdaki görüşme taleplerinin karşılık bulmasını hem de Kürt meselenin demokratik zeminde çözümü noktasında ada ile yapılacak görüşmelerin anlamlı ve önemli olacağının altını bir kez daha çizmek isteriz” diye konuştu.

'HUKUK CAMİASI ROL ALMALI'

Hukuk camiasının Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılması için alması gereken role değinen Eren, “Artık ‘hukukun üstünlüğü’ kavramı ciddi ciddi tartışılıyor. Toplumun, STÖ’lerin ve hukuk örgütlerinin bu tür hak ihlallerine karşı sesinin çıkamıyor oluşu bize net bir şekilde iktidarın baskılarının yoğunluğu gösteriyor. İktidar için artık hukukun kendisine katkı sunup sunmadığı bir kriterdir. Hukuktan, özgürlüklerden ve demokrasiden uzaklaşmalarının altında da bu gerçek yatıyor. İktidarlarının muhafaza edebilmek adına her alanı kullanıyorlar. Bu da hem toplumda hem de meslek ve hukuk örgütlerinde korku, kaygı iklimi yaratıyor. Kapatılan hukuk örgütleri, dernekler ve vakıflar oldu. Ama tüm bunlara rağmen halen mücadelesini yürüten hukuk kurumları da var” şeklinde konuştu.

'BASKI VE TEHDİDE RAĞMEN SORUMLULUK ALINMALI'

Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Hukuki olanı talep edebilmek ve bu konuda cesur olabilmek gerekiyor. Yine hak olanı talep etmek adına gerekli girişimleri gerçekleştirebilmek gerekiyor. Bu anlamda kurumların her türlü baskı ve tehdide rağmen üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri gerekir. O yüzden de Diyarbakır Barosu, yine kentteki birçok hukuk ve sivil toplum örgütleri de asla seslerini yükseltmekten de çekinmiyorlar. Bunun bedelini de ödüyoruz. Biliyorsunuz, bu baronun başkanı katledildi. Bu anlamda neyin mücadelesini verdiğimizin de farkındayız. Bu toplum, hukuk ve insan haklarını korumak için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”