Fermanlardan nihai kurtuluşun yolu
Êzidî toplumu olarak başımıza getirilmiş fermanlar üzerinde kendimizi iyice eğitip gerekli sonuçları çıkararak tarihsel-toplumsal hafızayı ve bilinci oluşturmalıyız.
Êzidî toplumu olarak başımıza getirilmiş fermanlar üzerinde kendimizi iyice eğitip gerekli sonuçları çıkararak tarihsel-toplumsal hafızayı ve bilinci oluşturmalıyız.
DAİŞ eliyle 2014’te Êzidî toplumunu hedef alan fermanın yıl dönümünü yaşadığımız bugünlerde, Êzidî halkının yaşanan son fermanın dersleri üzerinde kendini eğitip önemli sonuçlar çıkarmaya çalıştığı görülüyor.
Êzidî toplumu olarak genelde başımıza getirilmiş olan fermanlar üzerinde, özelde ise DAİŞ eliyle yapılan fermanın pratiği üzerinde kendimizi iyice eğitip gerekli sonuçları çıkarıp tarihsel-toplumsal hafızayı ve bilinci oluşturmalıyız. Ferman pratiğine doğru yaklaşmak, kendimizi eğiterek gerekli dersler çıkarmak bizler için hayatidir ve hiçbir ders bunun kadar eğitici ve öğretici olamaz. Ferman niçin yapıldı ve kimler planladı, DAİŞ’i üstümüze kimler sürdü, günümüzde ferman kimler tarafından ve hangi yol, yöntemlerle sürdürülüyor, fermana yol açan yanılgılarımız ve yetersizliklerimiz nelerdi, fermanın tamamlanmasının önüne kimler nasıl geçti, fermanlardan tümden nasıl kurtulacağız… Bu temel soruları Êzidî toplumun her ferdi kendine defalarca sormalı ve doğru cevaplar vermelidir. Belirtmiş olduğumuz sorulara basit ve sıradan yaklaşamayız, çünkü bunlar varlığımızı ve yokluğumuzu belirleyebilecek nitelikte sorulardır.
ASLINDA FERMAN DEVAM EDİYOR
Bu sorulara tek tek cevap aramaktan ziyade -ki bu da mutlaka yapılmalı- üç temel soruya kısaca cevap olmaya çalışacağız. Birincisi; 2014 yılında başlayan ferman devam etmektedir. DAİŞ’in başaramadığı, tamamlayamadığı ferman, ihanetçi-işbirlikçi KDP ve soykırımcı Türk devleti tarafından dünyada eşi benzeri görülmemiş bir özel savaşla sürdürülüp tamamlanmaya çalışılıyor. Aslında KDP ve soykırımcı Türk devleti, Êzidî toplumunu DAİŞ vahşetiyle yok etmeye giriştiler. PKK gerillaları müdahale edip fermanın önüne geçince KDP ve sömürgeci Türk devleti, aleni bir şekilde devreye girip o günden bugüne Êzidî toplumunu yok etme savaşını yürütüyorlar.
9 EKİM, FERMANIN SİYASİ KILIFI
KDP ve Türk devleti, Mam Zeki’den şehit Azad’a kadar Êzidî toplumunun öncülerini sürekli bir şekilde hedef alırken, Sikeniyê Hastanesi’nden Xanesor ve Sinûnê halk meclislerine kadar toplumsal yaşamın her alanına saldırılar gerçekleştirdi. Bu saldırılarda kadın ve çocuklar da dahil onlarca kişi katledildi. Yine KDP ve Türk devletinin, Kazımi hükümetini de dahil ederek oluşturdukları 9 Ekim Anlaşması da fermanın siyasi bir anlaşma kılıfıyla sürdürülmesi ve meşrulaştırılmaya çalışılmasını ifade ediyordu.
Fermanın üzerinden tam 8 yıl geçti ve bugüne kadar bu büyük soykırımın sorumluları hakkında ne Irak’ta, ne Güney Kürdistan’da ne de uluslararası alanda ciddi ve hakikati açığa çıkaran tek bir yargılama yapıldı. Êzidî halkının varlığını ve siyasi-toplumsal-kültürel haklarını ise kimse tanımaya yanaşmıyor. Tam aksine hakları için mücadele edenler yok edilmeye çalışıyorlar. Diğer yandan Êzidî toplumuna yönelik “beyaz soykırım” derinlikli ve kapsamlı bir şekilde devrededir. Tüm bu gerçeklikler, Êzidîlere yönelik fermanın nasıl devam ettiğini bizlere göstermektedir. Êzidî toplumu, ferman saldırılarının birçok farlı yöntemle, sürekli bir şekilde sürdüğünün farkına varmalı, bunu bilince çıkartmalıdır.
ÖZ YÖNETİM VE ÖZ SAVUNMA ZORUNLU
İkincisi; fermanın önüne kimler, nasıl geçtiler? Bilindiği gibi PKK gerillaları halkımızın hawarına yetişip bizleri bir yandan fermandan kurtarmaya çalışırken, diğer yandan toplumumuzu eğitip örgütleyerek öz savunmamızı oluşturduklarında Şengal’i, DAİŞ’ten kurtarmak mümkün olmuştu. Bugün için de toplumsal alanın tüm boyutlarında örgütlenip, irademizi güçlendirsek her türlü saldırıya karşı kendimizi savunabiliriz. O zaman fermanın bizlere öğrettiği gerçeklik şu oluyor; eğitimsiz, örgütsüz ve savunmasız olursak başımıza yeni fermanlar getirirler. Fermanların önüne geçmenin ve fermanın arkasındaki güçleri kırmamızın yolu, toplum olarak öz yönetim ve öz savunmamızı geliştirmek oluyor.
DEMOKRATİK ÖZERKLİĞİ İNŞA
Üçüncüsü; fermanlardan nihai kurtuluşun, toplum olarak hak ve özgürlüklerimize kavuşmamızın yolu nedir, varlığımızı koruyup özgürlüğümüzü nasıl sağlayabiliriz? Şu gerçeğin farkına, bilincine kesin varmalıyız ki; Önder Apo’nun tüm halklar için geliştirdiği demokratik ulus çizgisi ve demokratik özerklik programını hayata geçirerek bunlar mümkün olur. Onun dışında başka bir çözüm yolu ve formülü yoktur. Fermanlara verecek en doğru cevabımız, tüm boyutlarıyla demokratik özerkliğin inşa çalışmalarını ve öz savunma çalışmalarını Êzidî toplumu olarak güçlendirmemizdir. Ferman yıl dönümünü en doğru biçimde karşılamanın tarzı da bu oluyor.