Gerillalarla devrimci hamle tartışmaları

Şehit Leyla Sorxwîn Amed hamlesinin üzerinden bir ay geçmesine rağmen detayları, etkisi, hangi taktikle tepeye sızdıkları, gerillalar arasında hala tartışılıyor.

DEVRİMCİ HAMLE

Yağmur altında ıslanmanın sonucu “şap şap” sesleriyle kampa giriş yaptık. İki haftaya yakındır bu kampta gerillanın gizem dolu devrimci operasyonlarını gerçekleştiren güçlerin arasındayız. 

Yanan odun sobasının önünde ayakkabılarımızı çıkartmış kurutuyoruz. Ellerimizde topladığımız otların küçük yosun misali izleri kalmış. Her oturan, yeni gelene yerini veriyor ve sıcak çayı ikram ediyor. Bu havalarda dışarı çıkıp ot toplamak için gerillalar hep sıraya girer. Büyük bir eylem gibidir adeta. Gözlerim demir kapının aralığında gözüken iki kadın gerillanın sohbetine takılıyor. Gerillalar, sobanın tam kapalı olmayan ağzından kendini yukarıya doğru fırlatan ateşine bakıyor. Her yukarı kalktığında muhakkak bir gerilla elini ateşin içinden geçiriyor. Ateş, gerillada tüm sohbetlerin kaynağı. Nerede ateş varsa orada bir gerilla grubunun sohbeti vardır. Ateşe dalan gerillaya bakarken sohbetlerinde değindikleri “Şehit Leyla Sorxwîn Amed” hamlesinin detaylarını tartışıyorlar. Bir ay geçmesine rağmen detayları, etkisi, hangi taktikle tepeye sızdıklarını hala tartışıyor gerilla. Gerillanın gerçekleştirdiği devrimci hamlelerin gizemli bir yönü olduğu kesin. Ne zaman eylem haberi alınacağı da belli değil. Zaten gerillacılığın sırrı da bu değil midir? Gizemlilik.

GERİLLADAKİ ETKİSİNİ SORUYORUM

Eriş adındaki genç gerilla sobanın etrafında toplanan arkadaşlara seslenerek; “Hele bir el atı gelin cephaneyi taşıyalım” der demez, o ıslak halimizle kameraya yönelmemiz bir oluyor. Yanımızda ki gerilla Amara bir kahkaha atarak; “Ben de sandım cephane taşımaya koşacaksınız” deyince hem utanma hem de cevap iç içe oldu. “Vallahi gerilla hareket edince bizim çekmemiz boyun borcudur, çekim bitsin hemen taşıyalım” diyorum. Bu tür esprilere alışmışız basıncılar olarak. Gerillanın mizahına dağlardaki herkes alışmıştır. Cephane taşıyan gerillaya yaklaşırken sobanın etrafında yaptıkları sohbet hala aklımda. Silahları paketleyip yukarı gerillaya veren bir kadın gerillaya soruyorum: “Devrimci hamleler halka çok moral veriyor, size nasıl bir etkisi oluyor?”

İki hafta boyunca sürekli kamerayla hareket edince haliyle heyecanı geçmiş gerillanın. Artık kamerayı görünce soruyu beklemeden kendileri vermeleri gereken mesajı veriyorlar. Bu tabii ki işimizi de kolaylaştırıyor. O cesur ve heybetli, düşmanlarına karşı korkusuz olan gerilla, kamerayı görünce halden hale giriyordu, kırmızı, mor kesilip bir iki kelime edene kadar saatler geçiyordu. Şimdi sürekli iç içe olunca bu trajikomik durumu da atlatmış oluyoruz. Sorunun cevabını beklerken kadın gerillanın kamerada takılı kalan gözleri dikkatimi çekiyor; “Kayıtta mıısın?” diye soruyor bana. “Evet” anlamında kafamı sallıyorum.

BİZE MORAL, DÜŞMANA KORKUDUR

“Moral veriyor bizlere, güç veriyor aynı zamanda düşmanımız için korkulu bir hal da yaratıyor. Gerilla açısından yeni taktiksel anlamda bir yeniliği de ifade ediyor. Geçen yıldan beri üst üste bir çok eylem gerçekleşiyor. Bizler açısından taktiğin gelişimde büyük bir rol da oynuyor. Hemen hemen bir çok arkadaş bu devrimci hamlelere katılmak için önerilerde bulunuyor, sürekli katılım sağlama isteği doğuyor. Örgüte olan güven, yanında ki yoldaşa duyduğun güven gerçekten insanı eylem sırasında daha iradeli kılıyor. Özellikle silah kaldırırken. Biz tabii ki öldürmenin meraklısı değiliz ancak bize yaşam hakkı tanımayan, onurlu Kürdü kabul etmeyen bu sistemin askerleridir şimdi dağlarda olanlar. Hiç aralıksız kullandıkları havan, obüs ve daha birçok silah var. Devrimci hamlelerde en çok dikkatimi çeken şey; genelde Türk askerinin hazır olmayan pozisyonuydu. Kurdistan dağlarında rahatça yaşayacağını sanma gafleti yoğun. Bu eylem sırasında gördüğümüz birçok görüntüde de kendini ele veriyor. 

NEWROZ KUTLAMALARINDA GÖRÜLDÜ

Savaş, her zaman savaştan önce kazanılmıştır. Tüm savaş ustaları bunu belirtir, dile getirir. Devrimci hamlelerin halkımız üzerinde de çok yoğun bir etkisi oluyor. Misal Newroz kutlamalarında bunu çok bariz gördük. Halkımız şunu çok iyi biliyor ki; direniş sürerse halkımız özgür yaşayabilir. Bunun startını 1 Ekim’de Şehit Rojhat ve Şehit Erdal arkadaşlar verdi bizlere. Bu moral ve taktik anlamında daha yaratıcı olmamızın önünü açıyor. Deneyimler üst üste geliyor ve yeni taktikleri de var ediyor.” 

KAYIP VERMEMEK EN MUTLU EDENDİR

Basıncılarda sık sık yaşanan bir durumu yaşıyorum şimdi. Karşıdaki gerilla akışkan olunca siz de ister istemez ikinci soruya yelteniyorsunuz. Ben de hemen ikinci soruya yeltendim; "Peki eylem sırasında ya da sonrasında sizi en mutlu eden şey ne oluyor ya da nedir?” diyorum. Şöyle yanıtlıyor: “Eylem sırasında sonuç almak bizi en mutlu eden durumdur. Düşmanın üzerinden silah kaldırmak tabii ki çok anlamlı ve önemlidir bir gerilla için, ancak kayıpsız, şehit vermeden kendi yerine dönmek bizi en mutlu edendir. Misal Şehit Leyla Sorxwîn Devrimci Hamlesi’nde şehit vermedik. Bu anlamda başarılı ve sonuç alıcıydı. O yüzden hala da bahsediyoruz.”

Biz daha bu tartışmanın bitiş çizgisini belirlemeden yanımıza koşarak gelen başka bir gerilla, “Hevala basıncı, arkadaşlar Amediyê Tepesi’nde eylem yapmışlar ha” diyor…Şimdi başka bir eylem anını yazmak şart oldu. Hadi bakalım devrimci operasyonlara devam…