KCK: İşgale karşı Rojava Devrimini savunmak herkesin görevidir

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı: Rojava Devrimi, tüm halkların, kadınların, ezilenlerin ve insanlığın ortak devrimidir. İşgale karşı Rojava Devrimini savunmak herkes için bir görevdir.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, 19 Temmuz Rojava Devriminin 10. yıl dönümünü vesilesiyle yazılı açıklama yaptı.

KCK, “21. yüzyılın en büyük ve anlamlı devrimi olan 19 Temmuz Rojava Devriminin 10. yıl dönümünü tüm Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarına, kadınlara, gençlere ve tüm dünya halklarına kutluyor, Rojava Devriminin gerçekleşmesinde ve korunmasında şehit olanlar şahsında tüm devrim ve demokrasi şehitlerini saygıyla anıyor ve şükranlarımızı belirtiyoruz” dedi.

21 YÜZYILDA ZAFERE ULAŞAN HALKLARIN VE KADINLARIN DEVRİMİDİR

“19 Temmuz Rojava Devrimi, halkların tarih boyunca egemenlere karşı verdiği özgürlük mücadelesinin 21. yüzyılda zafere ulaşan halkların ve kadınların büyük devrimidir” denilen açıklamada, “Tarihte ezilenlerin gerçekleştirdiği tüm devrimlerde olduğu gibi 19 Temmuz Rojava Devrimi de zulme, sömürüye, eşitsizliğe ve haksızlığa karşı mücadele ederek ve büyük bedeller vererek gerçekleşmiştir. Bu yönüyle 19 Temmuz Devrimi, büyük insanlık mirasının parçası ve eseridir. Ezilenlerin egemenlere karşı gerçekleştirdiği devrimlerin bir devamı olan 19 Temmuz Rojava Devrimi kendisine has özellikler yaratarak halkların dünya devrimlerine çok önemli ve tarihe değerler katmıştır” diye belirtildi.

KCK açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“19 Temmuz Devriminin en ayırt edici özelliklerinden biri iktidarı ve devleti hedeflemeyen, iktidar ve devlet egemenliği yerine halkların ve toplumun ortak ve özgür iradesine dayalı demokratik ve özgürlükçü bir toplumun inşasına dayanmaktadır. 19 Temmuz Devriminin bu özelliği sömürü sisteminin tümüyle ortadan kaldırılarak devrim amacını eşit ve özgür yaşam ütopyasına ulaşmasını sağlamıştır. 19 Temmuz Devriminin bu başarısı çok önemli ve tarihsel bir gelişmedir. Ezilen halkların tarih boyunca gerçekleştirdiği devrimler, iktidar ve devleti hedeflediğinden, gerçek amaçlarına ulaşamamış ve egemenlikçi sistem tekrardan hükmünü icra etmiştir. Çünkü egemenlikçi sistemin araçları olan devlet ve iktidar araçlarına başvurma devrimi amaçlarından uzaklaştırmıştır. Böylece tarihte büyük bedeller uğruna gerçekleşen devrime rağmen sömürü sistemi ortadan kaldırılamamıştır. Dünya devrim tarihinde bir açmaza dönüşen bu durumu 19 Temmuz Devrimi iktidar ve devlet araçlarına başvurmadan devrimi gerçekleştirerek bu açmaza çözüm getirmiştir. Bu durum dünya devrim tarihinde çok önemli bir gelişmeyi ifade emektedir. Kuşkusuz bu fikrin yaratıcısı Önder Apo’dur. Önder Apo ahlaki politik toplum zihniyeti ve Demokratik Konfederalizm sistemiyle devrim sorununa çözüm getirmiş ve 19 Temmuz Devrimi de bu temeller üzerinden gerçekleşmiştir. Dolayısıyla 19 Temmuz Devrimi Önder Apo’nun ortaya koyduğu fikir ve paradigmaya dayanarak gerçekleşmiştir.

EN ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİNDEN BİRİ DE DEMOKRATİK ULUS ZİHNİYETİNE DAYANMASIDIR

19 Temmuz Devriminin en önemli özelliklerinden biri de Demokratik Ulus zihniyetine dayanmasıdır. Halkların bir arada eşit ortak yaşamına dayanan Demokratik Ulus sistemi Ortadoğu’nun en önemli sorunu haline gelen halkların, kültürlerin ve inanç topluluklarının birbirleriyle çatışmadan yaşamasını ve kendi kendilerini yönetmesini mümkün kılmıştır. Halkların tarih boyunca iç içe yaşadığı Ortadoğu coğrafyasına dayatılan milliyetçilik ve ulus devletli sistem Ortadoğu’da sorunların daha da kökleşmesine ve halkların birbiriyle çatışarak katliamların yaşanmasına yol açmıştır. Milliyetçilik ve ulus devlet sistemi Ortadoğu coğrafyasının en belirgin özelliği olan birlikte ve ortak yaşama anlayışına ters olmuştur. Zaten ulus devlet sistemi kapitalist modernitenin geliştirdiği bir araçtır ve bağrında eşitsizlik ve sömürü vardır. 19 Temmuz Devrimi, Demokratik Ulus zihniyetini ve sistemini temel almakta Ortadoğu da kangren haline gelen bu köklü soruna çözüm getirmiş ve halkların eşitlik temelinde bir arada yaşamasını sağlamıştır.

EN AYIRT EDİCİ ÖZELLİĞİ KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNE DAYANMASIDIR

Kuşkusuz 19 Temmuz Devriminin en ayırt edici özelliği kadına ve kadın özgürlüğüne dayanmış olmasıdır. 19 Temmuz Devrimi tam anlamıyla bir kadın devrimi olmuştur. Tarihte sömürü ve eşitsizliğin ortaya çıkmasına ve bunun artarak sürmesine yol açan erkek egemen anlayışın aşılarak kadın özgürlüğüne dayalı bir devrimin gerçekleşmesi tarihte bir ilktir. Şüphesiz her devrimde kadının emeği ve rolü olmuştur. Ancak 19 Temmuz Devrimi kadın öncülüğünde gerçekleşen ve kadının irade olduğu bir devrimdir. Devrimin kadın öncülüğüne ve iradesine dayanması çok önemli ve tarihsel bir gelişmedir. Demokratik Ulus Sistemi ve Demokratik Konfederalizm Sistemi esas alınarak tarihsel olarak devrimlerin karşılaştığı çıkmazlara çözüm getiren 19 Temmuz Devrimi, kadın öncülüğüne ve özgürlüğüne dayanmakla da toplumsal sorunların köklü olarak ortadan kalkmasını sağlayacak yolu inşa etmiştir.

ROJAVA DEVRİRİMİNİN SAVUNULMASI EN ACİL SORUNDUR

İçerisinde bulunduğumuz süreçte 19 Temmuz Devrimi önemli tehlikelerle bulunmakta ve bu tehlikelerin bertaraf edilerek devrimi korumak çok önemli bir hale gelmiştir. Soykırımcı sömürgeci Türk devletinin işgal tehditleri karşısında Rojava Devriminin savunulması en temel ve acil sorundur. Bu bir devrimci ve yurtsever olmanın en temel görev ve sorumluluğu, işgal saldırılarına karışı devrimi korumaktır. Soykırımcı sömürgeci Türk devletinin Kürt düşmanlığı zihniyetine sahip olan AKP-MHP faşizmi Kürtlük adına ne varsa saldırma ve yok etme refleksiyle hareket etmekte ve Rojava Devrimini tasfiye etmek istemektedir. Zaten Rojava ve Suriye topraklarının bir kısmını işgal etmiş ve işgal ettiği bu yerlerde uyguladığı insanlık dışı uygulamaların yanı sıra demografyayı değiştirerek soykırım suçu işlemektedir. Türk devleti ve AKP-MHP iktidarı Kürt düşmanıdır ve nihai olarak Kürt soykırımını gerçekleştirerek Kürt varlığını ortadan kaldırmak istemektedir. Rojavanın işgal edilmesi ve Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Sisteminin ortadan kaldırılması da bu hedefine ulaşmanın en önemli aşamalarından biri olarak görülmektedir. Bunun için mutlaka Rojava’nın işgali ve devrimin tasfiyesi gerçekleştirilmek istenmektedir. Geçmişte perde arkasında durarak DAİŞ başta olmak üzere çeteleri saldırtarak devrimi tasfiye etmeye çalışan AKP-MHP faşizmi bunu başaramayınca çetelerin önünden yürüyerek devrimin tasfiyesini gerçekleştirmek istiyor. Dolayısıyla gerçek DAİŞ, AKP-MHP’dir ve AKP-MHP faşizminin işgaline karşı başta ve Kuzey ve Doğu Suriye güçleri ve halkları olmak üzere herkesin tutum alması ve karşı durması gerekmektedir. Kürt olmanın, yurtsever, devrimci ve demokrat olmanın ölçüsü AKP-MHP işgaline karşı net tutum almak ve buna karşı durmaktır. Bu tutumu almayanlar, tarih ve toplum tarafından kabul edilmezler. Rojava devrim güçleri binlerce şehit vererek, insanlık düşmanı DAİŞ vahşetine karşı savaştı ve DAİŞ’i durdurdu. Rojava devrim güçleri DAİŞ’i durdurmakla sadece Rojava ve Suriye’yi değil, bütün dünyayı büyük bir tehlikeden kurtarmış oldu. Çünkü DAİŞ sadece Rojava için değil, tüm insanlık için bir tehdittir. Ne var ki bugüne kadar DAİŞ’e karşı mücadelede kendilerine pay çıkarmaya çalışan ABD, NATO ve Avrupa devletleri, DAİŞ ile aynı zihniyette olan ve DAİŞ’i destekleyen, AKP-MHP’nin Kürt soykırım politikalarına açıkça destek vererek büyük bir ikiyüzlülük içerisine girmişlerdir. Türk devletinin güvenlik endişesi adı altında destek verildiğinin belirtilmesi ise tamamen bir çarpıtmadır. ABD, NATO ve Avrupa devletleri bunun bir çarpıtma olduğunu, Türk devletinin güvenliğinin değil, AKP-MHP iktidarının Rojava, Suriye ve tüm bölge için bir tehdit ve güvenlik sorunu olduğunu gayet iyi bilmektedirler. Fakat ekonomik ve siyasi çıkarlar uğruna, AKP-MHP faşizminin Kürt soykırım politikalarına destek vermektedirler. Dolayısıyla bu devletler, AKP-MHP faşizminin Kürt soykırımı politikalarına ve AKP-MHP’nin işlediği ve işleyeceği suçlara ortaktırlar. Bu devletlerin temsil ettikleri ülke ve halklar adına bu suçları işlemektedirler. Bu açıdan bu ülkelerin halkları ve demokratik çevreleri buna karşı tutum almaları kendileri adına Kürt soykırım politikalarına ve Rojava’nın işgal planına destek verilmesine karşı çıkmaları ve buna yol vermemeleri gerekiyor.

Kuzey ve Doğu Suriye güçleri ile halkları, nasıl ki DAİŞ faşizmine karşı durarak DAİŞ’i yendi ve insanlığı büyük bir beladan kurtardıysa DAİŞ ile aynı zihniyette olan ve DAİŞ’i destekleyen AKP-MHP faşizminin işgaline karşı da durarak AKP-MHP’yi yenilgiye uğratacak ve dünyayı DAİŞ’ten daha büyük ve tehlikeli bir beladan kurtaracaktır. Zaten halkımız ve Kürdistan Özgürlük Gerillası, AKP-MHP faşizminin Kürt soykırım saldırılarına karşı her yerde kesintisiz bir mücadele ve direniş içerisinde bulunmaktadır. Kürt Özgürlük Hareketi olarak tüm dünya halklarını devrimci ve demokratik kesimleri, dün olduğu gibi bugün de Rojava Kuzey ve Doğu Suriye halklarının yanında durmaya ve Rojava Devrimini savunmaya çağırıyoruz. Rojava Devrimi, tüm halkların, kadınların, ezilenlerin ve insanlığın ortak devrimidir. İşgale karşı Rojava Devrimini savunmak herkes için bir görevdir. Kuzey ve Doğu Suriye güçleri ve halklarının ortak mücadelesi ve dünya halklarının ve kadınların desteği sonucu AKP-MHP faşizmi yenilecek, halkların ve kadınların ortak devrimi olan 19 Temmuz Devrimi varlığını koruyacaktır. Bu inançla bir kez daha 10. yılında 19 Temmuz Devrimini Kuzey ve Doğu Suriye halkları başta olmak üzere, tüm Suriye ve Ortadoğu halklarına, kadınlara ve dünya halklarına kutluyoruz.”