KNK Genel Kurulu'nun sonuç bildirgesi

KNK, geçtiğimiz günlerde düzenlenen genel kurulunun sonuç bildirgesini ve yine genel kurulda kabul edilen deklarasyonu açıkladı. Bildirge ve deklarasyonda, önemli maddelere yer verilerek, tüm Kürdistanlıların oynaması gereken role dikkat çekildi.

Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK), 1-2 Ekim günlerinde Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlediği, 16. Genel Kurul Toplantısı'nın sonuç bildirgesini ve kabul edilen 20 maddelik deklarasyonu açıkladı.
Sonuç bildirgesinde, toplantıdaki tartışmalara değinilerek, şu bilgiler verildi:

"Dünya ve Ortadoğu üzerine görüşler belirtildi. Bu görüşlerde dış şartların Kürdistan davasını başarıya taşımak için olgunlaştığını, ulusal dinamiklerin iç şartlara eğilerek, kendi iç anlaşmalarını sağlamaları gerektiği görüşü belirginleşti ve böyle bir durumda bölgesel şartlardan fayda sağlanabileceği belirtildi.

Genel Kurul'da açık bir biçimde iki büyük dünya gücü olan ABD ve Rusya’nın Ortadoğu arenasında tamamen  kendi ekonomik, politik ve askeri çıkarlarına göre hareket ettiği ve bu güçlerin rekabet içerisinde oldukları dile getirildi ve bu süreçte birleşik Kürdistan gücünün ortaya çıkması durumunda ve bu birleşik güçle kurtuluş ve özgürlük süreci yönetilebilirse, çok daha başarılı sonuçlar elde edileceği vurgulandı.
Bu çerçevede Kürdistani güçlerin politik ve askeri alanda güçlerinin ortak koordine etmesinin önemine dikkat çekildi.

Türk ve İran devletlerinin saldırgan ve yıkıcı durumları üzerinde durulup, net ve ortak bir biçimde Kürdistani güçlerin Türkiye ve İran’ın bu politikaları karşısında sessiz kalınmaması ve her alanda güçlü bir mücadele verilmesi gerektiği savunuldu. Türk devletinin saldırganlığı ve işgalciliği üzerinde önemli duruldu ve Türkiye’ye karşı güçlü çalışma ve mücadelenin yürütülmesi gerektiği belirtildi.
Türk hükümetinin ve devletinin kuzey Kürdistan üzerindeki saldırıları, politikacılarının tutuklanması, belediyelere el konulması, Kürdistan basının susturulması şiddetle kınandı ve tüm Kürdistani dinamiklere Türk devletinin bu politikalarına karşı direnişe geçme çağrısı yapıldı.

İran firsatçılığı ve fitneciliği ayrıntılı bir şekilde ele alınıp bütün Kurdistani güçlerin İran’ın bu politikalarına karşı uyanık olması ve İran’ın bu politikalarının bertaraf edilmesi için ortak mücadele etmenin önemi vurgulandı."

DÖRT PARÇA ÜZERİNE MADDELER

Bildirgede, Genel Kurulda yüksek yurtsever  bir bilinç, düşünce ve duyguyla Güney, Kuzey, Doğu ve Batı’nın politik durumuna değinildiği ve şu maddelerin önerildiği kaydedildi:
"Güney Kürdistan’da politik ve ekonomik alanda ciddi sıkıntı ve engeller mevcut durumda ve bu durum iç toplumsal barışı tehdit eder düzeydedir. Hep beraber Güney’in politik dünyası, en başta da parlamento ve tüm sivil demokratik kurumların kendi aralarında diyalog zemini üzerinden makul çözüm yollarını bulmaları ve bunu pratikleştirmeleri gerekir. Meşru bölge idari yönetimlerine saygı gösterilmeli ve yapılan her şey yasanın egemenliği çerçevesinde gerçekleşmeli. Aynı zamanda açık bir biçimde dile getiriyoruz; en kısa zamanda parlamento toplanıp demokratik bir biçimde başkanlık seçimlerine gidilmelidir. Musul’un kurtarılması konusunda da ulusal güçlerin uyanık bir bilinçle geniş bir ulusal danışma ve koordinasyonla hareket edip, Türk devletinin Musul, Güney ve Rojava Kürdistan’ı üzerindeki manevralarının önüne geçilmelidir.
Doğu Kürdistan politik güçleri de kendi aralarında diyaloğu geliştirip, uzlaşma zemini yaratmalılar ve uzlaşılmış bir program çerçevesinde koordineli bir biçimde mücadelelerini sürdürmelidirler.
Batı Kürdistanı’nda DAİŞ ve diğer gerici güçlerin saldırılarına karşı direniş devam ediyor. Şimdi de Türk devlet işgalciliği başlamış durumda ve Kürdistan çıkarlarına karşı tehdit oluşturmaktadır. Rojava üzerindeki Türk devlet işgalciliği yüksek ulusal bir kavrayışla görülüp ve bu işgalciliğe karşı Rojava Kürdistanı’ndaki tüm ulusal güçler ittifak oluşturmalı, omuz omuza Türk devlet işgalciliğine ve gerici saldırgan güçlere karşı güçlü bir direniş ve mücadele pozisyonuna geçmelidirler.

Kuzey Kürdistan’daki tüm ulusal dinamikler de Türk devletinin geniş kapsamlı saldırıları karşısında güçlerini birleştirip, güçlü bir koordineyle direnişe geçip ortak mücadele hattı oluşturmalılar."
Sonuç bildirgesinde, ulusal dinamiklerin ihtiyaçları ve amaçlarına da işaret edilirken, KNK’nin yenilenip güçlendirilmesi de tartışıldı. KNK’nin bulunduğu zemininin genişletilmesi ve dışta kalmış olanların da platform çatısı altına alınması gerektiği vurgulandı ve bu biçimde yeni gücüyle daha fonksiyonel olacağı belirtildi.

Genel Kuru,l tüm üyelerinden ve ulusal dinamik ve yurtsever güçlerden, KNK’de dile getirilen Kürt ve Kürdistani istemlerin dünyadaki halklara, devlet ve tüm kurum ve örgütlere ulaştırılasını ve Kürdistan için desteklerinin istenmesini talep etti.

MED NUÇE'YE SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI

KNK, Med Nûçe TV’nin yayının karartılmasına da dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Ticar ve ahlaki normların dışında bu kararı veren şirtket Fransa devletini de zor bir duruma sokmuştur. Türk devletinin Fransız şirketi olan Eutelsat’la ne tür bir pazarlığa giriştiği bilinmiyor fakat bu kararın sonucu Fransa devleti ve halkına yöneltilmiş bir hakarettir. Fransa devlet ve hükümeti en kısa sürede Eutelsat’ın bu hukuksuz kararını durdurmalıdır.
KNK şiddetle bu kararı, Türk devletinin Kürt özgür medyası üzerindeki saldılarını kınamaktadır.
Kürdistanlılar, ne biçimde olursa olsun hukuksuz bu kararlar karşısında durmalı; protesto etmeli, genel olarak basınına ve Med Nûçe TV’ye sahip çıkmalıdır."

20 MADDELİK DEKLARASYON

KNK Genel Kurulunda kabul edilen deklarasyon ise şöyle:

"1. Dünyada statükocu güçler ile demokratik güçler arasında çok güçlü bir rekabet yaşanmaktadır. Değişimi esas alan güçler, eskiyi savunan güçlere karşı güçlü bir mücadele içine girmişlerdir. Demokratik ve Kürdistani cephede yer alan bütün hareketler değişimde önemli rol sahibi olmalıdırlar ve büyük öneme sahiptirler. Onun için de Kürt ve Kürdistanlılar bu stratejik pozisyonlarını korumalıdırlar. Demokratik bir Ortadoğu'nun oluşumunda ve Kürdistan'ın inşasında öncülük misyonunu daha güçlü esas almalı ve sahiplenmelidirler. 

2. Kürtler ve Kürdistanlılar bunu iyi bilmelidirler ki, özelikle Türkiye ve İran gibi sömürgeci güçler hiçbir zaman Kürdistan’da elde edilen kazançlarını rahatlıkla ve kolayca inşasına ve yapılandırmasına izin vermeyeceklerdir. Açıkça politik arenada da görülmektedir ki, bu devletlerin isteksizlikleri ve hazımsızlıkları Kürdistan'a karşı görülmektedir. Bağdat ve Şam şu anda tam olarak İran’ın kontrolünde hareket eder halde bir duruş içinde; bu da Kürtlerin ve Kürdistani kazanımların varlığına karşı olumsuz bir rol oynamaktadır. Türk devleti zaten bütün politikalarını Kürtleri yenmek ve var olan kazançlarını yok etmek ve bitirmek üzerine kurmuştur. Bakur'da Rojava'da ve hata Başur'da bu pratikleri açıkça görülmektedir. Bunun için de Kürtler ve Kürdistanlılar kendi pozisyonlarını netleştirmeli ve sağlama alabilmelidirler. Türkiye ve İran’ın bu politikalarına karşı kendi içlerinde koordineli ve ortak hareket etmeyi esas almalıdırlar. 

3. Doğal ulusal haklar çerçevesinde Kürt ve Kürdistanlılar kaderini tayin etme hakkına sahiptir. Kürdistan’ın her tarafında yaşayan halklar, kendi statülerini belirlemede hak sahibidir.

4. Kürtler ve Kürdistanlılar statü sahibi oldukları alanlarda en yüksek derecede kendi içlerinde bir çaba ve mücadele içinde olmalıdırlar, demokratik normları toplumun içinde doğru bir şekilde esas alıp yerine getirmelidirler. 
5. Türk devleti bugün 20. yy’da yürütüğü anti-Kürt ve anti-Kürdistan politikasını çok yönlü ve çok kapsamlı yürütmektedir. 'Şark Islahat Planı' tarzında tutuklama, öldürme, zulmetme ve zoru dayatma şeklinde yürütmektedir. Şimdi de özerk olan irade yani belediyelere el koymaktadırlar. Türk devleti Kürtleri yok etme tarihi kodları ile hareket etmektedir. Tamamı ile Kürdistan’ı talan ve sömürüyü esas alan bir çalışmayı önüne koymuş bulunmaktadırlar. Onu için de bütün Kürt ve Kürdistani güçler de her yerde bu yapılan zulme sesini yükseltmeli ve Kürt, demokratik ve Kürdistani hareketlere destek verebilmelidir. 

6. İran da Kürtleri haklarından mahrum bırakan politikasını sürdürmekte ve Rojhilat Kürdistanı’nda bir hak sahibi olmalarını engelemektedir. Yine idam ve tutuklamaları pervasızca sürdürmektedir. Rojhilat Kürdistanı’nda yaşayan halkımız için Kürt ve Kürdistani bütün güçler daha fazla duyarlı olmayı esas almalıdırlar. 

7. Ortadoğu büyük bir hengamenin içinde ve Kürdistan da bu demokratik değişimin merkezi rolünü oynamaktadır. Dünyanın demokratik cephesinde yer alan güçler de Kürtlere ve Kürdistanlılara destek vermekte ve Ortadoğu’nun demokratikleştirilmesi için çaba hacamaktadırlar. Bu olumlu ve dinamik durumdan Kürt ve Kürdistanlıların yararlanması için, siyasi ve askeri bir ittifakın geciktirilmeden sağlanması gerekiyor. Kürt birliğinin gelişmesi için büyük ve somut adımların atılması, bu beklentinin en kısa zamanda hayat bulması önem arz ediyor.

8. Kürdistan Ulusal Demokratik Hareketi Rojava Kürdistanı'nda yeni bir aşamaya gelmiştir. Demokratik Kuzey Suriye Federosyonu projesi ile birlikte bütün farklılıkları içine alan ve birlikte yaşamalarını sağlayabilen bir amaç ile yeni demokratik Suriye için bir örnek teşkil etmektedir. Böylelikle DAİŞ güçsüz düşürülmekte ve DAİŞ’in elinde olan şehirler bir bir kurtarılmaktadır. Bu şehirlerin idareleri ve güvenlikleri DAİŞ’e karşı sağlanmakta ve bunun için de Rojava Kürdistanı’ndaki çalışmalar daha güçlü şekilde desteklenmelidir. 

9. Türk devletinin Suriye’yi işgal etmesi ve Kürtlerin yerlerine saldırmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz ve bu saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz. Türk devleti en kısa sürede güçlerini geri çekmeli ve Suriye halkı içinde de Türk devlet güçlerinin çekilmesi için büyük bir çalışma ve duyarlılık yaratılmalıdır. 

10. KNK her yıl Kürdistan’ın sorunlarını çözebilmek ve cevap olabilmek için 'Ulusal Toplantı' adı altında toplanmaktadır. Bu yıl da Kerkük'te ’Ulusal Toplantı” yapılmıştır. Bunun için de bizden istenen talepleri destekliyoruz.

11. Kürdistan’ı sömüren devletlerin elinde  çok sayıda politik Kürt tutuklu bulunmakta; çok yönlü ve güçlü bir şekilde çalışmalar yürütülüp bu tutukluların serbest bırakılması sağlanmalıdır. 

12. Êzidîler Kürttür ve Kürtlükleri ile gurur duyuyorlar. Açıkça görülmektedir ki, inançlarından dolayı birçok zulüm ve felaket ile karşı karşıya kalmaktadırlar ve bu hâlâ devam etmektedir. Kürt Êzidîlere için bundan kaynaklı daha güçlü bir destek verilmelidir. Bunu için Kürt Êzidîlerin yerlerine tekrar ulaşmaları ve yaşam mekanizmalarını kendi özgünlükleri çerçevesinde organize etmeleri için destek sunulmalıdır.

13. Feyli Kürtler de kendi ulusal kimliklerinden ve inançlarından dolayı yerlerinden edilmiş ve birçok zulme ve parçalanmaya maruz kalmışlardır. Bu koşular altında şiveleri ve kültürleri yoğun bir asimilasyon tehlikesi yaşamaktadır. Bundan dolayı Feyli Kürtler için de güçlü bir destek ortaya konulmalı ve Kürt medyasında bu kültür ve şivenin yaşatılması için imkanlar tanınmalıdır. 

14. Kürdistan’daki bütün ulus, inanç ve kültürler kendi özgünlüklerinde kendilerini örgütleyebilmeli ve yönetebilmelidirler. Asuri, Süryani-Keldani toplumları bu çerçevede hak sahibidirler ve bu noktalarda gereken destek verilmelidir.

15.Türk ve İran devletleri Kürdistan basınını kendilerine hedef olarak belirleyip, Kürdistan medyasının hareket etmesini engellemektedirler. Türk devleti tüm Kürt, Kurdî, Kürdistan radyo, televizyon ve gazetelerini kapatıp sorumlularını tutukluyor. Türk devleti nasıl komplovari saldırılarla Med TV, Medya TV ve ROJ TV'yi kapatmışsa, şimdi de Med Nûçe Tv ve Türk devletinin zulmüne karşı yayın yapan televizyonları kapatıp, Kürt ve Kürdistan özgürlüğününün sesini kapatmaya yönelmiştir. Kürt ve Kürdistani güçler Türk devletinin bu saldırganlığına karşı durup, Kürt basınıyla güçlü bir dayanışma içinde olmalılar.

16. Kuzey’deki Kürt ve Kürdistan demokratik çözümünün yolunun açılması, Ortadoğu’da barış zemininin yakalanması ve iç ulusal ittifakın güçlü ve kalıcı bir biçimde gerçekleşmesi için Sayın Abdullah Ocalan’ın özgürlüğü istenmeli ve bunun için de ülkede ve uluslararası arenada daha güçlü bir çalışma organize edilmelidir.

17. Uluslararası arenada Kürt ve Kürdistan politik akımları öncülüğünde, ortak bir biçimde, koordineli olarak ortak Kürdistan diplomasi hamlesi başlatılıp ve Kürt ve Kürdistan dostları cephesi genişletilmelidir.

18.Kürt ve Kürdistan politik dünyası Kürdistan halkını her tür politik gelişme, ilerlemeden geniş bir biçimde haberdar etmelidir.

19. Kürt ve Kürdistanlıların işgalci devlet ve tüm dünya devletlerine açık mesajı şudur; Kürtler ve Kürdistanlılar meşru istem ve arzularına ulaşmadığı sürece, kendi toprakları üzerinde statü sahibi olmadıkları sürece, ne işgalci devletlerde, ne Ortadoğu’da ne de dünyada huzur gerçekleşmeyecektir. Ve bizler gün gibi biliyoruz ki, Kürtler ve Kürdistanlılar büyük istemlerine ulaşıp kendi topraklarında kendi kaderlerini kendi elleriyle berlirleyeceklerdir, bu süreç başlamıştır ve bugün yaşanılan kazanımlar bunun örnekleridir.

20. Dünyadaki demokratik kurum ve kuruluşlar ve uluslararası insan hakları savunucuları, Kürt ve Kürdistan için dayanışmalarını büyütüp güçlendirmelidirler ve Kürt haklarına baskı uygulayan devletlere karşı baskılarını artırmalıdırlar."