Kürt parti ve dernekler: Gün Rojava'yı koruma günüdür!
Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik işgal saldırılarına tepki gösteren Kürt parti ve dernekler, "Gün Rojava'yı koruma günüdür. Gün Rojava'nın statüsünü koruma günüdür" dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik işgal saldırılarına tepki gösteren Kürt parti ve dernekler, "Gün Rojava'yı koruma günüdür. Gün Rojava'nın statüsünü koruma günüdür" dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Kürdistan Komünist Partisi (KKP), Azadî Partisi, İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA), Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD), Şêx Sêîd Derneği, Platforma Yekîtiya Jinên Kurd (Kürt Kadın Platformu), Kuzey ve Doğu Suriye'deki işgal saldırılarına karşı ortak açıklama yaptı. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde (GGC) yapılan toplantoya DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ve diğer parti ve oluşumların başkan ve temsilcileri katıldı.
'YENİ BİR FIRSAT DOĞDU'
DBP Diplomasi Komisyonu Eşsözcüsü Berivan Helen Işık’ın yaptığı ortak açıklamada, dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelere dikkat çekildi. Egemen güçler tarafından yüzyıl önce kurulan statükonun ve çizilen sınırların hızla değiştiğine dikkat çekilen açıklamada, yüzyıl önce olduğu gibi bugün de Kürdistan'ın değişimlerin, dönüşümlerin merkezinde yer aldığı vurgulanarak, şunlar kaydedildi: "Kürtlerin ve Kürdistan'ın inkârına dayalı statüko parçalanıyor ve yeni bir siyasi durum ortaya çıkıyor. Bu durum Kürt halkına, bölgedeki tüm halklar, inançlar ve kültürler için yeni bir başlangıç şansı veriyor. Umudumuz odur ki; bu topraklarda tüm bileşenlerin kimliğiyle, rengiyle, sesiyle, haklarıyla eşit yaşaması için bir sistem kurulmasıdır. Ne yazık ki bölge devletlerinin ırkçı ve tekçi zihniyeti, ret ve inkâr siyasetinde ısrarı sürüyor.
Halkın inkârına dayalı sistemin parçası olan Suriye rejimi, 14 yıl süren iç savaşın ardından iki hafta içinde çöktü. Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte halkı, inançları, farklılıkları inkar ve inkar siyasetine dayanan hiçbir güç ve otoritenin tek başına ayakta kalamayacağı ortaya çıktı. Baas rejiminin başarısızlığı ve ret ve inkâra dayalı statükonun parçalanması, eşit ve demokratik bir sistemin inşasına fırsat vermektedir. Suriye'de tüm halkları, inançları, kültürleri, farklılıkları kapsayan bir sistem kurulmalıdır. Bu nedenle Kürtler, Araplar, Türkmenler, Ermeniler, Dürziler, Êzidîler, Aleviler, Nusayriler, Sünniler gibi Suriye'nin tüm bileşenlerinin bir an önce siyasi bir süreç başlatması ve Suriye'nin kaderini şekillendirmesi gerekiyor.
Yeni Suriye'de ne iç bir gücün diğer güçler üzerinde otorite kurması ne de dış güçlerin kendi politikalarını empoze etmesi mümkün değildir. Irkçı, tekçi, ret ve inkar politika ve yöntemlerinin tekrarı, mevcut savaşın derinleştirilmesinden başka sonuç getirmeyecektir. Tüm uluslararası güçler ve bölge devletleri, Suriye'de yaşayan halk ve oluşumların iradesine saygı duymalıdır. Demokratik bir sistemin kurulması için çalışmalı ve yardımcı olmalılar. Bu konuda en büyük sorumluluk Türkiye'ye düşüyor. Maalesef Türkiye'nin son haftalarda yaptığı eylemler Türkiye halkının, Suriye halkının ve bölge halkının çıkarlarına aykırıdır. Türkiye Kürtlerle sorununu çözemediği için ret ve inkâr politikasını bölgeye ve dünyaya yaymaya çalışıyor.
İŞGALE TEPKİ: TÜRKİYE TAMAMEN İŞGAL ETMEK İSTİYOR
14 yıldır Rojava Kürdistan'ın kazanımlarına ve statüsüne sürekli saldıran Türkiye, Baas rejiminin yenilgiye uğratılmasıyla saldırılarını hızlandırdı. Türkiye, Kuzeydoğu Suriye'deki Rojava'yı tamamen işgal etmek istiyor. Bu saldırılar her ne kadar çeteler tarafından yapılsa da Türkiye'nin yardımıyla gerçekleştiriliyor. Kürt halkı Rojava'ya yönelik işgal girişimlerinin sebebinin yüzyıldır uygulanan ret ve inkar politikasının devamı olduğunu çok iyi biliyor. Türkiye'nin ırkçı zihniyeti Kürt halkının hiçbir yerde statü ve hak sahibi olmasını istemiyor. Türkiye'nin politika ve eylemleri ne Türkiye'de ne de Suriye ve Irak'ta mevcut sorunları çözmüyor, halklar arasındaki düşmanlığı derinleştiriyor.
ROJAVA'YI SAHİPLENME ÇAĞRISI
Bu bağlamda öncelikle Kürt halkına çağrımızdır. Kürt halkının yokluğu üzerine kurulan statüko bugün sarsılıyor ve çöküyor. Kuzeydoğu Suriye Rojava halkı, tüm düşmanlığa karşı kadınların öncülüğünde eşit yaşam modelini oluşturdu. Ancak ırkçı ve cinsiyetçi devletler bu modeli yıkmak, yeni yöntemler kullanarak Kürt halkını statüsüz bırakarak, varlığını ortadan kaldırmak istiyor. Kürt halkının artık statüsüzlüğe tahammülü kalmadı. Kürt halkının statüsüz bırakılması için oluşan devletlerin koalisyonu çöktü. Bugün Türkiye ve müttefikleri, en çok Kürt halkının statüsüne ve haklarını almasına karşı çıkıyor. Bunun için bir yüzyılı daha statüsüz geçirmeyeceğiz. Rojava Kürdistan'ın statüsü bizim için her şeyin üstündedir. Gün Rojava'nın yani Kürdistan'ın bu parçasının statüsünü sahiplenme günüdür. Bu nedenle Kürt halkını ve tüm siyasi yapılarını birlik olmaya ve Rojava'nın statüsünü sağlamak için çaba göstermeye çağırıyoruz.
ULUSLARARASI KAMUOYUNA VE TÜRKİYE HALKLARINA ÇAĞRI
İkinci çağrımız uluslararası kamuoyunadır. Bugün Ortadoğu'daki kaosun temel nedeni Kürdistan'ın bölünmesi ve Kürt halkının statüsüz bırakılmasıdır. Tüm imha politikalarına, saldırılara ve katliamlara rağmen Kürt halkı bugün istikrarın ve demokrasinin en temel gücüdür. Ortadoğu'daki kaosun çözümü için Kürt halkının haklarının tanınması gerekiyor. Bu nedenle biz Kürt parti, örgüt ve kurumları olarak uluslararası kamuoyunu Rojava Kürdistan'ı desteklemeye, Kürt halkının buradaki statüsünü tanımaya ve desteklemeye çağırıyoruz. Bu insani, ahlaki ve vicdani bir sorumluluktur.
Son çağrımız Türkiye halkına ve Türk hükümetinedir. Kürt halkının statüsünü ve haklarını azaltmayın, zayıflatmayın. Kürt halkının varlığı Türk halkına zarar vermez. Aslında bin yıllık kardeşlikten söz etmek için Türkiye'nin bugün Rojava'daki Kürt halkının kazanımlarına, statülerine saldırmaması, tam tersine temas ve desteği sürdürmesi gerekiyor. Bununla diyoruz ki, bugün Rojava'nın statüsünü koruma günüdür. Rojava'yı birlikte koruyalım."