GÖRÜNTÜLÜ

Malazgirt: Yeni döneme hazırız; Türk ordusu darbe yemeye devam edecek

HPG Merkez Karargah Komutanı Malazgirt, Türk devletinin Zagroslar'da yansıttığı gibi bir başarısı olmadığını ve aksine önemli kayıplar verdiğini belirtti.

Malazgirt, Türk ordusunun daha çok uçak, kobra gibi teknik imkanlarla saldırdığını vurguladı ve kendilerinin de bunlara dönük önlemlerini artırdığını kaydetti. Türk ordusunun operasyonlarını sürdürdüğü takdirde önümüzdeki dönemde ağır darbeler almaya devam edeceğine işaret eden Malazgirt, yeni taktiklerle saldıracaklarını ifade etti. Korucuları da askerle birlikte hareket etmemeleri yönünde uyaran Malazgirt, Hakkari halkına ise şu mesajı verdi: "Bütün işkencelere, baskılara rağmen zor dönemlerde gerillanın yanında oldular. Savaş kızışırsa Hakkari halkı bu devletim önünü keser, gerektiğinde askerlerle çatışır."

HPG Merkez Karargah komutanlarından Amed Malazgirt, Türk devletinin Hakkari-Zagros hattındaki saldırılarına ve bu bölgede yaşanan çatışmalı sürece ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu...

ZAGROS BÖLGESİNDE NELER YAŞANIYOR?

2015 yılı ile Kürdistan coğrafyasında derinleşen savaş söz konusu. Hakkari bölgesini esas almak istiyoruz... Şiddetli çatışmalar yaşanıyor ve gerillanın başarılı eylemleri söz konusu. Türk devleti özellikle Hakkari bölgesine çaba sarf ediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP hükümeti ve Türk devleti, bir yıldır Kürdistan'da hem Kürt halkına hem de gerillalara karşı büyük bir savaş kararı vermiş ve bunu hayata da geçirmiş. Bu savaş Kürdistan'ın bütün şehirlerinde, ilçelerinde ve dağlarında yürütülüyor. Kürdistan yurtsever halkına siyasi baskılar var. Tutuklamalar var. Gençlere karşı büyük bir saldırı var. Hem siyasi hem de bazı yerlerde askeri yönelimler var. Bazı gençlerin katledilmesi, şehit edilmesi var. Bunları gerilla olarak gösteriyorlar. Kürdistan'ın dağlarında da gerillalara karşı daha çok teknik üzerinden; işte havadan keşif uçaklarıyla, savaş uçaklarıyla büyük saldırılar yapıyor. Tabii bunu gündeme alırken, sanki işte askerleri öyle çok gerillalara karşı büyük bir savaş veriyor gibi, onların savaşçı boyutlarını ön plana çıkarıyıor. Gerçekler bu değil. Aslında gerillalara karşı bu son bir yıldır, bahardan bu yana göğüs göğüse çatışmalarda askerler yok, özel harekatları yok, öyle özel övdükleri askerleri aslında temas hattından uzaktır. Daha çok uçak veya kobralar veya farklı tekniklerle saldırı yapıyor. İşlevsiz kıldığı yere daha sonra askerler geliyor ve onu da biraz abartarak, sanki askerler büyük savaş veriyormuş gibi, başarıymış gibi yansıtıyor. Daha çok elindeki tekniği bize karşı ön plana koyuyor.

Buna karşı Kürdistan'ın hemen hemen bütün şehirlerinde, ilçelerinde gerillalar büyük eylemler yaptı ve başarılı eylemlerdi. Bu salt Hakkari, Zagroslar değil; bu savaş Kürdistan'ın hemen hemen bütün yerlerinde vardır. Tabii Hakkari'de, bizim Zagros dediğimiz alanlarda yazdan bu yana düşmanın hem operasyonları arttı, hem de büyük yönelimleri var. Nedeni ise, baharda yaz sürecine kadar Şemdinli'den tut Yüksekova'ya, Hakkari'den tut Çukurca'ya kadar çok büyük başarılı eylemler yapıldı. Tabii bu başarılı eylemlere gölge düşürmek için daha çok teknik üzerinden karşı bir saldırı sürecindedir. Hakkari merkezli operasyon yürütülüyor. Doğrudur, merkezi yönelimler var. Gerillalar da büyük direniş ve karşı saldırı gerçekleştiriyor. Bizim yaptığımız bütün eylemlerde -büyük veya küçük- sonuç alıcı eylemler var. Büyük çoğunluğunu gerilla kameralarıyla medyaya aktarıyoruz. Bu eylemlerin anlaşılıyor ki, Hakkari, Zagros'ta düşmanın ne kadar zorlandığı ve bu zorlanmalara karşı bu operasyonları aşırı abartarak, her gün medyaya servis yaparak, daha çok başarı almış gibi işliyor. Gerçek bu değildir. Gerçek olan, gerillaların askerlere yönelik yaptığı eylemlerin başarısıdır. Hakkari'de, Zagroslar'da yürütülen hem operasyonlara karşı büyük bir direniş var, hem de onların sabit tuttuğu yerlerde gerillaların saldırıları var. Şemdinli'de bir iki hedef değil birçok hedefe birçok kez saldırı yapıldı, yollar kesildi. Yüksekova ve çevresinde benzeri eylemler gerçekleşti. Çukurca'da benzeri eylemler oldu, Hakkari yolu üzerinde düşmana darbe vuruldu. En son gerçekleştirilen operasyonlar vardı.

Çukurca operasyonunda kapsamlı bir operasyon yapıldı, 13-14 günlük çatışma süreci yaşandı. Belirttikleri gibi kayıplarımız yok. Daha önce kayıplarımızı açıklamıştık zaten. Düşmanın kayıpları daha fazlaydı. Doğru, Kaletepe dediğimiz Ertuş Kampı'nın bir noktasında şu an düşman oraya yerleşmiş; operasyondan bu yana her gün o hedefin üzerine etkili eylemler gerçekleşiyor. Düşmanın orada kayıpları çok fazla. Bazılarını kendileri yansıttılar, yansıtmadıkları var. Bir de böyle sürekli Hakkari'de büyük operasyonlar varmış da darbe vuruyorlarmış gibi yansıtıyorlar; bunlar yalandır. Mesela diyelim, Cilo'da operasyon var, Cilo Dağı'na çıktıklarını söylüyorlar, bir operasyon var evet ama stratejik yerlerine çıkmamışlar, temas orada başlamamış, Zozan dediğimiz bölüme gelmişler.

Bizim bazı birimler oradaydı ama Cilo'nun zirvesi ve Cilo Dağı'na askerler çıkmamıştır. Orşe, Mergezer dediğimiz bölgelerde düşman yerleşti, orada sürüyor operasyon. Orada askerlerle arkadaşlar arasında çatışma yok. Bazen arkadaşların kendi inisiyatifleriyle askerler üzerine yaptığı eylemler var. Daha çok uçakların kullanıldığı operasyondur. 50'den fazla arkadaşın vurulduğu söyleniyor, bunlar da yalandır. Üç arkadaşımız şehit düşmüştü, 6 kişilik bir grupla bağlantımız kesikti; bunlardan da 2 arkadaşımız şehit düşmüş, 2 arkadaşla bağlantımız olmuş, 2 arkadaşla da bağlantı henüz sağlanamamıştır. 10 günlük operasyondur, düşmanın kayıpları vardır. Kendi kayıplarını bizim kayıplar gibi gösteriyorlar. Eskiden de böyle yapıyorlardı. 50 kadar kayıptan bahsediyorlarsa kendi kayıplarıdır.

Bu operasyon uzarsa esas bundan sonra çatışmalar derinleşecek ve daha etkili gerilla eylemleri olacak, eğer onlar Cilo ve etrafında kalırlarsa veya zirvelere doğru ilerlemek isterlerse, çatışma esas bundan sonra başlayacak. Yoksa şimdiye kadarki düz bir Zozan kesiminin, Orşe, Mergezer dediğimiz alandadır. Arkadaşların hazırlıkları var. Şimdiye kadar askerlerin gitmediği yerlere gidildiği de yalandır. Sadece havadan bahsedilen hedeflere yönelik saldırılar var. Ama askerlerin o hatlara gelip yerleştikleri gerçek değildir, bahsettiğimiz yerlerde vardır.

GERİLLANIN YENİ TAKTİĞİ

Çukurca'daki operasyon sürüyor. Bir noktayı tutmuşlar; Şehit Jihat dediğimiz, kalenin yanındadır. O hatta da o tepenin dışında, düşmanın Ertuş hattı dediğimiz herhangi farklı bir noktayı tutmamış. Tabii kalabalık bir güç, biraz da teknik yığmışlar. Şimdi kendilerini yerleştirmek için hazırlık sürecindeler, kalmayı düşünüyorlar. Göründüğü kadarıyla, kalacaklar da. Bizim için bir yandan da aslında onların araziye çıkmaları istediğimiz bir şeydir. Aslında bundan sonraki temel taktiklerimiz çok mecbur değiliz birçok yeri savunalım, gerek gördüğümüz stratejik yerleri savunmak gerekiyorsa sonuna kadar savunuruz, gerek görmediğimiz bir yerde -ki gerilla hareketiyiz, daha esneğiz- düşmanı araziye çeker, gerilla taktikleriyle o düşmana karşı eylemleri sürdürürüz ve bir amacımız da budur.

Bundan sonra da amacımız, sabit kulelerden vs. çekip arazide onun üzerine eylem yapmaktır. Sabit bir tepeyi tutacağız, orada kalacağız, onunla mevzi savaşına gireceğiz gibi temel taktiğimiz olmayacak. Gerillanın amacı sabit yerler değildir; daha çok hareketli, esnektir. Kendi inisiyatifinde çatışma gerekiyorsa çatışma, eylem gerekiyorsa eylem, gizlenmek gerekiyorsa gizlenir; bundan sonraki temel taktiğimiz özellikle de Zagroslar dediğimiz bölgede bu olacaktır. Düşman da bu konuda araziye uzun süreli dayanır ve kalırsa, bir yönden de bizim için büyük avantajları olur, sürekli üzerine eylem yapmak için. Şimdi bu Şehit Jihat dediğimiz, Kaletepe dediğimiz yerlerde hemen hemen her gün suikastından tut da orta çaptaki eyleme, büyük baskınlara kadar yapılıyor.

Her baskınımızda, vuruşumuzda ne kadar asker vuruluyor veya ne durumdadır, o gerçekliği biz biliyoruz. Bir de orada yaşayanlar, askerler bilir. Eğer bu birlikler özel eğitilmişse, tamamen dağlara göre eğitilmişse neden ihtiyaç görülüyor '90'lardaki gibi Kürtleri kandırarak, daha çok koruculara dönük büyük bir para ortaya koyarak veya bazılarını zorla dağlara çekip gerillalara karşı savaştırmak istiyor? Başarılı asker bunu yapar mı?

Demek ki başarısız kalıyor. O dağlarda yetenekli olmadığı ve o dağlara hakim olmadığı bir gerçektir. Bunu bazı korucular özelinde gerçekleştirmek istiyor. Bizim de yaklaşımımız bu konuda nettir; operasyona çıkacak herhangi bir güç bizim için düşmandır ve ona karşı eylem yaparız. Bu konuda Zagroslar'da hemen hemen her yerinde Şemzinan'dan Çukurca'ya kadar her gün eylemler var. Bize ağır darbe vurulmuş bir gerçeklik yoktur. Eğer o kadar gerilla vurdularsa, verilen rakamlar düzeyinde bizim kayıplarımız varsa bu eylemleri kimler yapıyor? Bu askerler kendiliğinden mi ölüyor? 'Belini kırdık', 'eylem yapacak güçleri kalmadı' deniyor; açıklamanın yapıldığı aynı gün arkadaşlar uzman çavuşları yol kesip alıp geldiler! Aynı akşam bir sürü asker öldürülüyor. Bu kadar ağır darbe alan gerilla nasıl bu eylemleri yapıyor? Verdikleri rakamlara göre zaten bizim gücümüz yok.

'ESKİSİNDEN DAHA ETKİLİ OLACAĞIZ'

Bu operasyonlarda anladığımız kadarıyla ısrar edecekler. Bu sonbahar ve kışa doğru Hakkari ve çevresinde daha şiddetli, büyük çatışmalar olacak. Hem onların açıklamalarına baktığımızda, hem de yapılan hazırlıklara baktığımızda veya pratikte de şimdiden uygulanan ciddi savaş var. Bunu savaşın başarılısının kim olacağını zaman gösterecek. Bu gerçekler yansıyacaktır. Zagroslar'da veya Zagros merkezli yürütülen bu operasyonla amaçlanan, bizi tamamen o alanlarda etkisizleştirip işlevsiz kılmaktır, biz de buna karşı varlığımızı daha yetkin sürdüreceğiz. Hatta eskisinden daha etkili duruş sahibi olacaktır gerilla. Bunun yanında kendi inisiyatifinde istediği yerde eylemler de gerçekleştirecektir. Yani bu yıl, bahar ve yaza kadar gerilla eylemleriyle arttı ve bu eylemlerin sınırlandırılması, etkisizleştirilmesi için merkezi operasyonlar yaptılar, Hakkari merkezli. Şimdi bu operasyonlar Şemdinli'den başladı, Çukurca ve Hakkari üçgeninde yoğunlaştı, son olarak Cilo'da operasyonlar var. Bizim beklediğimiz birkaç bölge daha var. Ona göre de hazırlıklarımız var. Tahminimizce sonbahar ve kışa doğru bu bahsettiğimiz hatlarda ciddi çatışmalar olacak. Bir yandan bu operasyonlara karşı hem cevap verme ve kendini karşı savunma ve saldırı yapma anlamında, hem de farklı eylemlerimiz de olacaktır.

Yine '330 gerillanın etkisiz hale getirildiği, bir sürü mevziinin imha edildiği' şeklinde açıklamalar da yapıldı...

Bu operasyonlarını meşru gösterme ve yapılan operasyonların başarılı olduğunu göstermek için yalan haberler veriliyor. Bir o boyutu ön plana çıkıyor, siyasidir. Diğer bir boyutu, operasyonlarda kendisinin verdiği kayıpların öne çıkmaması için veya verilen kayıpların toplum içinde farklı tepkilere yol açmaması için bizim rakamlarımızı büyük gösterip ve sanki bu yapılan operasyonların sonuç aldığı, bu konuda da eski generaller veya devletle işbirlikçiliği olanları konuşturarak medya üzerinden algı operasyonu yaratıp topluma olmayan bir şeyi olmuş gibi gösteriyorlar. Bizim genel operasyonlarda bütün Şemdinli, Çukurca, Hakkari, Yüksekova bu son 20-25 yıllık operasyon değil, bahardan bu yana sayarsak 70-75 tane kaybımız vardır. Onun dışında herhangi kaybımız yok. Yılın başından bahsettiğimiz kayıplardır. Öyle basına yansıdığı gibi değil.

Güçlü eylemleriniz oluyor, yine mesela uzman çavuşları tutukluyorsunuz, açıklamalar yapıyorsunuz ama Türk medyasında işlenmiyor...

Şimdi AKP'nin, özelde de Erdoğan'ın bir tarzı var. Kendisinin de inanmadığı ama bir şeyler söyleyip ve bunu günlerce hatta bazen aylarca tekrarlıyor. Bir ekip ve çevresi var. Aynısını gündemleştirerek kamuoyu oluşturuyor ve kendisinin de inanmadığı bir şeyi inanmış gibi göstererek toplumu da o duruma getiriyor. Yoksa diyelim birçok siyasi açıklamaları, askeri açıklamaları var ama hiçbirinin gerçeklikle alakası yok. Bu konuda gerçekçi bakan, yaşanan pratik gerçekliklerden kaynaklı yorumlayabilenler aslında inanmıyorlar. Ama Türk toplumu özelde, nedense bu hükümetin neyine inanmış bilmiyoruz, o ne derse resmi bir açıklama olarak kabul ediyor, işliyor. Farklı bir yaklaşım sergileyen teşhir ediliyor, farklı yaptırımlara tabi tutuluyor ve yine bunun yanında farklı çıkarlar da var. Askeri elimizde, bir gün yansıttılar yol kesilmiş diye. Budur. Hükümetin kendi kayıplarını doğru göstermesini zaten beklemiyoruz.

Tanık olduğumuz pek çok eylemler var. Arkadaşlarımız saldırdı, silahlarına el koydular. Onlar gelip 5-6 askeri ayrıştırıp helikoptere götürdüler onları yansıttılar, diğerlerini koya attılar. Bunlar kimdir, kimin çocuklarıdır, ailesi var mı yok mu...

Zaten uzman çavuşlar da diyor; devletle anlaşmamız var. Operasyonlarda, farklı şekilde vurulduğunda gerektiğinde bunların işlenmez, bunları kabul edip imza atmışlar. Bu özel birlikler o anlamda pratikleşti.

'OPERASYONA KATILAN KORUCULAR HEDEFİMİZDİR'

Zagros hattındaki korucu politikanızdan bahsedebilir misiniz?

Devletin elinde bir tekniği var, bu tekniğini bir buçuk yıldır işliyor. Elindeki uçağından kobrasına kadar. Bu devlet bunu uzun süreli sürdüremez. Bize darbe vurması için elindeki teknik imkanını en üst düzeyde kullanıyor. Türk devleti bu tekniği gerillaya karşı sürekli kullanamaz. Teknikten dolayı kayıplarımız oldu ve bunu tartıştık, bu tekniğin işlevsiz kalması için ne yapılması gerektiğini değerlendirdik. Yüzde 80 bu tekniği işlevsiz kıldık. Özel birlikler vatanı sevdiği için gelip askerlik yapmıyor. Dikkat edin; genelde hangi kesimlerdir? Elinden iş gelmeyen, işsiz olan, paraya ihtiyacı olan kesimlerdir. Yani paralı askerlerdir. Niye bunu tercih ediyor? İhtiyacı olduğu için. Gelip üç dört yıl Kürdistan'da savaş yapıp eğer ölmezse aldığı maaşla yaşamak içindir. Bu mantıktaki biri gelip kendini ölüm için öne sürmez. Göğüs göğüse temasa girecek asker yoktur bu yüzden. Bunu birçok kez gördük operasyonda. Nasıl kaçtıkları görüntülerde vardır. Onun için öyle bahsettikleri gibi askerin savaş kabiliyeti bizim kanaatimize göre '90'lardakinden çok daha geridedir. Bu bir boyutudur.

Zaten devlet de bu gerçekliği bildiği için '90'lara döndü. '90'larda neydi? Askerler iki yıllık sözde vatani görevini yapıyor ve tabii dağda, sert arazide yetenekli değil; bu sefer yerel insanları ön plana verip korucu sistemini gerçekleştirdiler. Bunların öncülüğünde operasyonlar yaptılar. '99'dan beri Kürdistan'da koruculuk sistemi işlevsizleşti. Çünkü Kürtler de biraz uyandı. Bu son iki yıldır tekrar ön plana koruculuğu çıkardı. Hatta propagandalarını yapıyor, övüyor. Bir yasa çıkarıp uzman çavuş yapacaklar, gündemdedir. Biz tahmin etmiyoruz; Kürdistan'da genelde koruculuk sistemi onların planladığı gibi hayata geçeceğine. Kürtler de eski Kürtler değil.

Türk askeri için niye Kürdistan'da gelip kendi kardeşini vuruyor? Yarın sorarlar niye 'arkadaşlara karşı operasyona çıkıyorsun' diye. 'O bizim için kendini feda ediyor' derler. Bazı korucular var; biz bunlara kontra diyoruz. Nasıl kontralardır? Geçmişte arkadaşların kanına girmiş, zarar vermiş, halkın malına zarar vermiş; sadece yaşamak için devletin yanında kalmasını zorunlu kılıyor. Bu tip kesimlere zaten korucu değil kontra diyoruz. Bunlar zaten bizim hedefimizdir. Zamanında korucu olmuş, maaşını alıyor, kendi köyünü koruyorsa bizim herhangi planlı bir eylemimiz olmaz. Ya da böyle diyelim kendisine şehirde dolaşıyor, korucudur; hedefimiz değil. Ancak operasyonlar içerisine katılan kim olursa olsun hedefimizdir. Çünkü zaten giyim kuşamı askeridir, silahlıdır ve karar vererek operasyona gelmiş. Biz vurmazsak o vuracak.

Şimdiye kadar bizim herhangi bir köye baskın yapıp korucu olduğu için bir eylemimiz yoktur. Ya da kendi evinin önünde nöbet tutan korucuyu direkt biz hedefleyip üzerine gitmemişiz. Evini koruyacaksa korusun, kendi namusunu koruyacaksa o devletten, askerden korusun! Ama geliyor, devlettir, o kadar özel birlikleri, güçleri var; cesaret edip kırsala çıkıp yol hatlarını tutamıyor, korucuları koyuyor. Ya da gerillanın hareket edebileceği dağ ve ova arasındaki yerlere korucuları yerleştiriyor. Arkadaşların gidiş hatlarıdır. Bunlar bilinçli konuluyor. Doğal olarak çatışma yaşanıyor. Bazı korucuların vurulduğu yansıyor. Ya gelmiş nöbete, karakol için yol yapılıyor, o şantiyenin nöbetini tutuyor ya da askeri araç içerisinde askerle, herhangi bir yerden bir yere gitmiş ve pusuya düşürülmüş, mayın paylamış, ya da operasyon içinde... Onun dışında bu koruculara yönelik şimdiye kadar özel, örgütlenmiş, planlanmış eylemimiz yok.

'ÖLÜM DE ŞEREFLİ OLMALI!'

Tabii bu korucuların da bu gerçeği bilmesi lazım. Bir Türk askeri için niye gelip operasyona katılacak, niye kendi kardeşini vuracak? Ya da niye vurulacak? Para için mi? Değer mi? Veya şimdi diyor 'biz fakiriz, ihtiyacım var yaşamak için...' Ama bu korucu şunu bilmelidir; onu operasyona çıkartıp birkaç arkadaşımızın şehadetine sebep olun, o alacağı parayı yiyecektir ailesiyle. Her yiyeceği, içeceği su arkadaşların kanı üzerinedir. Kendi kardeşinin kanı üzerinden kendi ailesini besliyor! Zaten 'siz şartlarımızı kabul etmezseniz silahlarınızı toplar maaşınızı keseriz' diyorlar. Silahını yüzüne atmak lazım, şerefsiz yaşamaktansa ölmek bile tercihse, şerefli olsun. Kürde yakışan budur. Koruculara da bunu söylüyoruz; operasyonlara katılmasınlar. Hakkari ve çevresi, o kontra dediğimiz kesimlerin dışında, planlı olarak koruculara eylem yaptığımız yoktur. Köyünde kalsın. Askerin yol kontrollerine gelip oraya kendini konumlandırmamalı. Zararı olmayanlar hedefimiz olmaz hatta dost olması lazım.

Devlet için onlarca dost alanlar, düşman alanlar, güvenlikli ve güvenliksiz alanlar var. Dost alanlar dediği yerde askerler çok var, kendince denetimli yerlerdir. Güvenliksiz yerler neresiyse korucuları oraya yerleştiriyor. Bilerek korucuların vurulmasını istiyor. AKP'ye yakın medyayla da bunu abartarak işliyor. O askerse, devletse, o kadar güçlüyse kendi güvenliğini alsın, niye Kürt gidip koruculuk adı altında orada kalıyor? Bilerek teşvik ediyor. Hatta bazı aldığımız bilgilere göre; bazı yerlerde korucular vurulmuş, araştırdık ve bizimle hiç alakası olmayan, devletin kendi içinde yaptığı senaryolarla vurulanlar var. Birçok böyle olay vardır. Korucular bu konuda da uyanık olmalıdır. Farklı yöntemlerle vurup PKK'liler vurmuş diye propaganda yapıyor.

'HAKKARİ HALKI DEVLETİN ÖNÜNÜ KESER!'

Son olarak, Hakkari halkına bir mesajınız var mı?

Kürdistan halkı onurlu bir halktır. Özelde de Hakkari halkı yurtseverliği ile tanınan bir halktır. Hakkari ve ilçeleri PKK'li olduğu ile tanınıyor. Ve her evin de birer ikişer şehidi var. Bu şehitlerine layık olacağının bilincinde ve inancındayız. Devletin bu sahte politikalarına gelmez, hatta kendi içerisinde devletten yana kesimleri temizler, yurtsever duygularını daha üst düzeyde gösterir ve sahiplenir. Gerillalarına sahip çıkar, hatta gerektiğinde operasyona çıkacak gücün önünü kesip, geçmişte yaptığı gibi önümüzdeki günlerde bu savaş kızışırsa Hakkari halkı bu devletim önünü keser, gerektiğinde çatışmayı göze alan askerlerle çatışır. Bundan sonra da Hakkari halkı bu fedai ruhunu pratikte gösterecektir. O halkın geçmişte yaşadığı zorluklar biliniyor. Bütün işkencelere, baskılara rağmen zor dönemlerde gerillanın yanında oldu. 18-20 yaşındaki gençlerin bu halk için kendisini nasıl fedai ettiklerinin bilincindeler. AKP'nin sahte politikalarına kanıp farklı tutup sergilemezler. Gerilladan yana tutum sergilerler. Hakkari halkıyla hep onur duyduk. Onur da duyacağız.