‘Özgür basının susturulmasına izin vermeyeceğiz’

YRA Eşbaşkanı Ekrem Berekat “Rojavalı gazeteciler olarak bu saldırılara karşı sessiz kalmayacağız. Eylemlerimizle birlikte yeni bir hamle başlatıyoruz” dedi.

Rojava’daki Özgür Basıncılar Birliği (YRA) Eşbaşkanı Ekrem Berekat Türkiye’de özgür basına karşı geliştirilen saldırılar ile Med Nûçe, Newroz TV gibi kanalların yayının kesilmesiyle bu konseptin uluslararası boyuta taşındığını belirtti.

‘KAPİTALİZM VE DEVLETİN YAYINLARINA ALTERNATİFTİLER’

Basının toplumun rengini, sesini, iradesini, kültürünü kamuoyuyla paylaştığını dile getiren Berekat, “Aynı zamanda toplumun direnişini, tepkilerini, mücadelesini yansıtıyor. Son dönemde kapatılan Kürt yayınları ve Türkiyeli sosyalistlerin yayınlarının kapitalizm ve devletin yayınlarına alternatif olma gibi bir özelliği var. Yani toplum için çalışıyorlar. İşgalci, tek tipçi, baskıcı, sömürgeci sistemlere karşı yürütülen halk mücadelesini hem yansıtıyorlar hem de ona güç veriyorlar” dedi.

‘TOPLUMU KÖR, SAĞIR, DİLSİZ BIRAKMAK İSTİYORLAR’

İMC TV ve Med Nûçe TV gibi alternatif yayın yapan kanalların yayınının kesilmesiyle ve kapatılmasıyla toplum gözünün kör, dilinin lal, kulağının sağır bir duruma getirilmek istendiğini söyleyen Berekat şunları belirtti: “Topluma dönük birçok saldırıyı yayınlarına taşıyarak, toplumsallığın gücünü ekrana yansıtarak toplumu aydınlatıyorlardı. Devletten bağımsız toplum lehine ve özgür bir yayıncılık yapıyorlardı. Bu nedenle bu saldırılar geliştiriliyor.”

‘FRANSA SÖZDE ÖZGÜRLÜKÇÜ’

Fransa’nın Türkiye’nin özgür basına üzerine geliştirdiği bu saldırı konseptine dahil olmasına ilişkin de Berekat “Türkiye zaten halklara, kadınlara, özgür düşünceye karşı saldırıları ve faşizmiyle tanınıyor. Biliniyor ki düşünce özgürlüğünü tanımayan bir devlet. Şu an sadece tek renkli bir devleti değil sadece tek parti ve tek kişili yani Erdoğan diktasındaki bir devleti hedefliyor. Bu da artık hemen herkes tarafından biliniyor. Ama kendini insan hakları ve özgürlüklerden yana ilan eden Fransa’da bu kanalların yayının kesilmesine onay verdi. Demek ki özgürlükçülüğü sadece sözde” şeklinde konuştu.

‘BÜYÜK BİR ÇELİŞKİ’

Fransa’nın Türk devletinin desteğiyle ülkesini kan gölüne dönüştüren DAİŞ çeteleriyle Türkiye ilişkilerini ortaya çıkmasında büyük rol oynayan Med Nûçe’nin yayınının kesilmesine onay vermesinin büyük bir çelişki olduğunu dile getiren Berekat sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabi ki bunun arka planında birçok kirli siyaset var. Bir boyutu, Erdoğan öncülüğündeki Türk devleti özellikle Belçika ve Fransa’yı olmak üzere her zaman Avrupa’yı üzerlerine DAİŞ çetelerini yollamakla tehdit ediyor olması. Fransa’da bu adla kapatılmasına izin veriyor.”

‘HEDEFTE TÜM KÜRTLER VAR’

Berekat, Fransa ve Avrupa devletlerinin Türk devletinin bu saldırılarına ortak olmasının asıl nedeninin halklara ve özgür toplum çizgisine karşı ortak ve kirli bir siyaset yürütmeleri olduğunu söyleyerek, “Kapitalizm Kürt halkının düşüncelerinin, direnişinin ve yeni yaşam çizgisinin genel toplumlara ve kamuoyuna yansımasını istemiyor. Devletlerin bu noktadaki fikirleri bir.

Herkeste Kürt halkının ne kadar direngen ve kahraman bir halk olduğunu biliyor. Onlarda bu halkın direnişini durdurmak istiyorlar. Zaten DAİŞ çetelerine ve diğer çete guruplarına Kürt halkının ezilmesi için destek verdiler. Ama başaramadılar. Şimdi de özgür basının yayınını engelleyerek bu halkın sesinin duyulmasını engellemek istiyorlar. Sadece televizyon kanalları da kapatılmadı. Ajanslar ve gazetelerimiz yüzlerce defa kapatıldı. En son Rojhilat Kürdistan kanalı olan Newroz TV’nin yayını kesildi. Yani hedef sadece Kuzey Kürdistan’da değil 4 parçadaki tüm Kürtler. Çünkü Kürt halkı özgür toplum çizgisini koruduğunu ve Ortadoğu halklarına bu noktada öncü olduğunu ispatladı. Bundan dolayı Kürt basını üzerine bu saldırılar geliştiriliyor” diye konuştu.

‘BU YAYINLARIN ENGELLENMESİ HUKUK DIŞIDIR’

Kapatılan ve yayını engellenen kanalların hukuk dışı hiçbir şey yapmadığını ifade eden Berekat sözlerini şöyle sürdürdü: “Med Nûçe bir haber kanalı ve gerçeği açığa çıkarmaya çalışan bir habercilik yapıyor. Newroz TV ağırlıkta Rojhilat Kürdistan’daki halkımız için yayın yapıyor. Bu kanallarda gazetecilik ölçülerinin dışında her hangi bir yayın yapılmadı. Bu kanalların kapatılması aslında yasa dışıdır. Kendini hukuk devleti olarak tanımlayan ülkeler Türk devletinin basın üzerine bu faşist saldırılarına ortak oluyorlar. Ve kendi hukuklarını da çiğniyorlar.”

‘EYLEMLERİMİZLE BİRLİKTE YENİ BİR HAMLE BAŞLATTIK’

Özgür ve muhalif basına karşı geliştirilen saldırılara verilen tepkilere rağmen saldırıların sürdüğüne dikkat çeken Berekat, YRA’nın bu saldırılara karşı yürüteceği eylem ve çalışmaları şöyle anlattı: “Biz de Rojava’daki bütün gazeteciler olarak bir toplantı gerçekleştirdik ve bir sonuca ulaştık. Temel bir adım olarak 10 kişilik bir komite kurduk. Ve bu komitemiz bu saldırılara karşı mücadele etmek için 2 ayrı bölüm olarak çalışacak. Birincisi bu saldırıları kınamak için bir metin hazırlayacağız ve Rojava’daki gazeteciler başta olmak üzere her 4 parça Kürdistan ve yurtdışındaki gazeteciler bu metne imza atacaklar. Başta sınır tanımayan gazeteciler olmak üzere bütün uluslararası basın kurumlarına bu metni teslim edeceğiz.

2. liste de söylediğim gibi saldırı topluma ve kültürümüze karşı olduğu için siyasetçilere, tarihçiler, araştırmacılar, sivil toplum örgütleri için hazırlanacak. Ama tabi yine gazetecilerde bu listede yerini alacak. Bu imzalı listeleri hazırlayıp uluslararası basın ve insan hakları kurumlarına teslim edeceğiz. Bu saldırıları kabul etmediğimizi ortaya koymak için farklı eylemlerde yapacağız ama bir yandan da bu çalışmamız sürecek. Eğer bu saldırılar durmazsa bizde sessiz kalmayacağız.”

Berekat başta tüm Kürt basını olmak üzere tüm uluslararası basın kuruluşlarını bu saldırılara karşı tavır almaya davet etti.