Özerk Yönetim Yürütme Meclisi üyeleri Reqa’daki merkezleri önünde toplandı.
Burada açıklamayı okuyan Yürütme Meclisi Eş Başkanı Ebid Hamid El-Mihbaş, “İşgalci Türk devleti Suriye ve bölgenin durumunu daha da karıştırmak istiyor. 10 yılı aşkın müdahalenin ardından kaos ve işgal ortaya çıktı, bölünme ve teröre destek verildi, Suriye topluma Türk kimliğini dayattı. Türk devleti bugün Suriye’nin kuzey sınırlarını veya Özerk Yönetim bölgelerini 30 km derinliğine kadar işgal etmekle tehdit edip işgal alanlarını genişletmekte çalışıyor” dedi.
Açıklamada, “Türk devletinin sözde güvenli bir bölge oluşturma ve mültecileri döndürme yönündeki temelsiz bahaneleri, Suriye’ye ve Suriye halkına, gelecekteki çözümleri ve anlaşmalar üzerinde büyük bir tehlike oluşturuyor. Buradan Türk devletinin Suriye sınırındaki tarihi bölgelerin tarihini değiştirmeyi planladığı anlaşılıyor. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de olduğu gibi bu bölgeleri yerli sakinlerinden boşaltmayı, insani altyapısını değiştirmeyi istiyor” ifadeleri yer aldı.
İŞGAL EDİLEN BÖLGELER ‘TERÖRİSTLERİN MERKEZİ’ OLACAK
Türk devletinin izlediği politikaların “soykırım ve bölgedeki halklar arasında uzun süreli bir savaş çıkarma tehlikesini beraberinde getireceği” uyarısında bulunan El Mihbaş, “Şüphesiz bu aynı zamanda halkların geleceği için de tehdittir. Bütün terörist örgütler ve merkezleri, Türk devletinin işgal etmeye çalıştığı bölgeleri kendileri için güvenli bölge olarak görecek. Tutuklu DAİŞ’liler Türk devletinin bölgedeki uygulamalarından faydalanacak, binlerce teröristi ve DAİŞ’li aileleri kaçıracak. Yani DAİŞ’in Hesekê’deki Sinaa Cezaevi saldırısında yapamadığı gerçekleştirilecek. Bu sadece bölge üzerinde değil bütün dünya üzerinde tehlike yaratacak” diye belirtti.
‘TÜRK DEVLETİ HER YÖNTEMLE SOYKIRIM YAPIYOR’
Türk devletinin Türkiye-Rusya-ABD arasında bölgeye ilişkin yapılan uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini belirten El Mihbaş, “Bu, Türk devletinin yapılan anlaşmaları ve sözleşmeleri görmezden geldiğini gösteriyor. Eğer askeri faaliyet fırsatı verilirse, sınırını aşacak ve uluslararası hukuku ihlal edecektir. Bu da yaşam alanlarını, suyu ve tarım kaynaklarını etkileyecektir. Çünkü Türk devleti her türlü yöntemle soykırım yapmaktadır. Serêkaninyê’nin işgalinden bu yana Habur kıyılarından Hesekê’ye kadar bir milyondan fazla insanın yaşadığı bölgede insanlara karşı su savaşı yürütüyor. Bu en önemli göstergedir” ifadelerini kullandı.
El Mihbaş, “Türkiye’nin içinde bir kriz durumu yaşandığı ve Türk hükümetinin politikaları sonucunda devlet üzerindeki baskıların artmış olması nedeniyle Erdoğan, Türkiye’deki kamuoyunun dikkatini bu sorunlardan uzaklaştırmak istiyor ve dışarda başka tehlikeler olduğunu göstermek çalışıyor” diye ekledi.
ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI
Türk devletinin işgal tehditlerini kınayan El Mihbaş, “Uluslararası topluma bu tehditleri sonlandırması ve Türkiye’nin bu söylemlerine son vermesi çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca BM kurumlarına, Türk devletinin Suriye’de işlediği suçlara ve uygulamalarına karşı görevini yerine getirmesi için harekete geçmeye çağırıyoruz” dedi.
ULUSLARARASI GÜÇLER KONUŞLANDIRILMALI
Açıklamada devamla şunlar belirtildi: “Türk devletinin bu şantajlarına karşı uluslararası güçlerin bölgeye konuşlandırılması, ateşkes için garantör olan ülkelerin Suriye’deki sorumluluklarını yerine getirmelerini ve Türkiye’nin bu yaptıklarına bir sınır koymalarını istiyoruz.”
Açıklama şu ifadelerle son buldu: “Büyük bedellerle elde edilmiş halkımızın kazanımlarına el uzatmaya çalışan her türlü girişime karşı halkımıza ve tüm bileşenlere direnmeye çağırıyoruz. Türk devleti DAİŞ’e karşı elde edilmiş kazanımlara dönük büyük tehlike oluşturuyor. Bu tehlike sadece Kuzey ve Doğu Suriye sınıra karşı değil aynı zamanda Suriye, bölge ve tüm dünya üzerinde tehlike oluşturuyor.”