Qamişlolu Ahmed Yusuf Ahmed, 7 yıl boyunca KDP’nin kurduğu ve Türk subaylarının eğittiği Roj güçlerinde komutanlık yaptıktan sonra ayrılıp geçtiği Rojava’da QSD’ye katıldı. Dört yıldır Rojava savunmasının bir neferi olan Ahmed Yusuf Ahmed, Kürtlerin ulusal birliğine KDP’nin engel olduğunu kaydederek, “Artık halkım için çalıştığım, Kürt’e karşı silah sıkmadığım için çok mutluyum” dedi.
KDP’ye bağlı Roj, Zêrevanî ve Dihok Komutanlığı güçlerini, MİT ve Türk ordusu tarafından eğitildiğine; KDP’nin 3 Ağustos 2014’de Şengal’de Êzîdîleri DAİŞ saldırısıyla yüz yüze bırakmasına; 3 Mart 2017’de KDP’nin Xanesor’daki ihanet savaşına ve Ekim 2017’de ilerleyen Heşdi Şabi karşısında tek mermi atmadan geri çekilmesine şahit olan Ahmed Yusuf Ahmed için son nokta, Efrîn’in işgal edilmesi olur. Ahmed Yusuf Ahmed, Mayıs 2018’de bir grup arkadaşıyla Roj güçlerinden ayrılarak Rojava’ya gelir. Bugün Demokratik Suriye Güçleri’ne (QSD) bağlı Erka Xwe Parastin’ın akademilerinde yer alan Ahmed Yusuf Ahmed, tanıklıkları ve yaşadıklarını anlattı.
TÜRK SUBAYLARI VE MİT EĞİTİYOR
Barzanici bir ailenin çocuğu olan Ahmed Yusuf Ahmed, 2011’de Başûrê Kurdistan’a gider. Burada 2012’de kendi isteğiyle Barzani tarafından kurulan Roj güçlerine katılır. Ahmed Yusuf Ahmed, Roj güçlerinin Rojava’ya geçmek için Barzani tarafından 24 Aralık 2011’de Başûrê Kurdistan’da kurulduğunu hatırlatarak, 2013’te ENKS’nin bu gücün yönetimini eline aldığını ve komutanlarının neredeyse büyük çoğunluğunu ENKS’ye bağlı ve Başûrlu kişilerden belirlediğini söyledi.
Roj güçlerinin ikinci devresinde eğitim aldığını ifade eden Ahmed Yusuf Ahmed, bu ilk devrelerin eğitimlerini Başûrê Kurdistanlı KDP komutanlarının verdiğini belirterek, “2013-2014’le birlikte bu durum değişti. Bize ‘Uluslararası Koalisyon güçleri gelip eğitim verecek’ diyorlardı ama askeri eğitimleri Türk subayları ve MİT veriyordu. Ben kendim de buna Pêşxabur’daki karargahta tanık oldum. Hatta Ahmed Davutoğlu gelip ziyaret etti ve Türk subaylarının bu güçleri eğitmesini izledi. Sadece Roj güçleri değil Zêrevanî, Gulan, KDP Dihok komutanlığına bağlı güçleri de birçok karargahta Türk askerleri ve MİT eğitiyor” şeklinde konuştu.
O GECE ŞENGAL’DEN ÇEKİLDİK, GERİLLA VE YPG KOŞTU
DAİŞ’in 3 Ağustos 2014’te Şengal’e geliştirdiği saldırısı sırasında Şengal KDP Roj güçlerinde yer aldığını ifade eden Ahmed Yusuf Yusuf, şunları dile getirdi: “Musul düşmüştü, sonra DAİŞ Şengal’e saldırdı. Biz de Şengal’deydik, KDP’ye bağlı diğer güçler de vardı. Deyim yerindeyse biz kaçtık. Yani KDP talimat verdi, ‘çekilin’ dedi ve güçleri çekildi. Şengalli gençler, ‘Tamam siz kaçıyorsanız kaçın ama silahlarınızı bize verin biz kendimizi savunalım’ dedi ama halka da tek silah verilmedi. Sadece Şengal değil, Rabia ve Rojava sınır hattından da talimatla çekildi. Til Koçer’den Irak’a geçen YPG-YPJ Şengal’in yardımına koştu. O hattaki KDP güçleri, önce o hattaki Mahmudiyê köyüne geçti. Ardından bir grup sınırdaki Şhêla köyüne, bir grup Pêşxabur’a, bir grup da Xinis karargahına geçti. Biz oradaydık. KDP bugün bunları inkâr ediyor ama Şengal’deki halkın yardımına YPG, YPJ ve PKK gerillası koştu.”
GERİLLA ŞENGAL’İN YÜZDE 90’INI ÖZGÜRLEŞTİRMİŞTİ
Ahmed Yusuf Ahmed, Şengal’in özgürleştirildiği Kasım 2015’te de Roj güçleri olarak KDP tarafından Şengal’e gönderildiğini, bunun KDP’nin ‘Şengal’i biz özgürleştirdik’ şeklindeki manipülasyonu için yapıldığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Tarih ve halk şahit ki; hepimiz talimatla Şengal’i katliamla yüz yüze bıraktık. Gerilla ve YPG hem katliam başlayınca Şengal’in hawarına koştu. Hem de Şengal’i gerilla, YPG, YPJ ve YBŞ özgürleştirdi. Şengal neredeyse tümden özgürleştirilmişti. Bir iki küçük köy kalmıştı. Bizi Roj güçleri olarak buralara gönderdiler. Ben de onların içindeydim. Bu köylerde savaştık ama öyle büyük bir savaş değildi. Biz gittiğimizde zaten gerilla esas savaşı yürütmüştü ve Şengal’in çok büyük bölümünü özgürleştirmişti. Evet, KDP’nin Dihok komutanlığına bağlı ağır silah güçleri de Şengal’in özgürleştirilmesi hamlesinde yerini aldı ama onlar sahada savaşmadı. Uzak bir yerde konumlanmışlardı. Sadece DAİŞ’in bulunduğu bazı alanları biraz bombaladılar. KDP güçleri olaya dahil olduğunda Şengal’in yüzde 90’ını gerilla, YPG-YPJ ve YBŞ güçleri özgürleştirmişti. Biz bu emeği inkar edersek tarih bizi affetmez. Gerilla Şengal’de birçok şehit verdi.”
ROJAVA’YA GİTMEK İSTEYİNCE KDP BİZİ HAPSETTİ
Ahmed Yusuf Ahmed, Kürtlerin ulusal birliğine ENKS ve KDP’nin engel olduğunu kaydederek, ENKS’nin tümden Türk devleti ve MİT’in talimatlarını yerine getirdiğini söyledi. Yusuf Ahmed, şunları ifade etti: “Amerikalılar, 2015’te Roj ve Zêrevanî güçleri komutanlarıyla toplantılar yaptı. Amerikalılar, Rojava’ya gidip DAİŞ’e karşı QSD’yle birlikte savaşmaya hazır olup olmadığımızı sordu. Biz de ‘hazırız’ dedik. Bir ekip de QSD ve Genel Komutan Mazlum Ebdî ile bunu görüşüyordu. Anlaşıp tek bir güç olarak DAİŞ’e karşı savaşmamızı istiyorlardı fakat ENKS’liler bunu sabote etti. Sonraki toplantıya bizim komutanlarımızın gitmesine izin vermediler. Kendilerine bağlı olan komutanlar bu toplantıya katıldı. Bunu da Türkiye’nin emriyle yaptılar. Eğer ENKS engel olmasaydı birçok Roj gücü Rojava’ya gelip QSD’ye katılacaktı ama Türkiye ve ENKS Kürtlerin bir olup güçlenmesini istemedi. Ben artık Başûr’da kalmak istemiyordum. Biz Barzanileri seviyorduk. Kürdistan diye Başûr’a gittim. Roj güçlerine katıldım ama gördüklerim tamamen başkaydı. Taburumla birlikte 1 Aralık 2016’da Rojava’ya geçmeye çalıştım. Silahları ve araçları bize Barzani vermişti. Askeri güçtük ve bize aitti. Rojava’ya geçip QSD’ye katılacak ve DAİŞ’e karşı savaşacaktık. Zaten Rojavalıydık ama KDP güçleri sınırda önümüzü kesti. Bizi tutukladılar. Komutanımız Riyad arkadaşı da tutuklayıp getirdiler. ‘Siz hainsiniz, PKK’lisiniz, QSD’yle çalışıyorsunuz’ dediler. Onların çıkarlarına göre hareket etmiyoruz diye bizi dört ay hapiste bıraktılar. Sonra ‘siyasal olaylara karışmayacaksınız’ diyerek şartlı bıraktılar. Heval Riyad’ı Hewlêr’de pasif bir göreve, orada Zêrevanî güçleri komutanlığına, beni de sınır güçlerine verdiler.”
KDP, BİZİ GERİLLA VE YBŞ’NİN ÜZERİNE SÜRDÜ
Ahmed Yusuf Ahmed, KDP’nin 3 Ağustos 2017’de Xanesor’da YBŞ, YJŞ ve gerilla güçleri üzerine sürdüğü Roj güçleri içerisinde de yer alır fakat çatışmalar başlayınca daha geride bir noktaya çekerek çatışmalara katılmaz. KDP’nin “Gidin PKK ve YBŞ’yi sınırdan çıkarın, tek bir direniş gelişirse vurun” şeklinde savaş kararıyla Xanesor’a gittiklerini aktaran Ahmed Yusuf Ahmed, şunları paylaştı: “Biz Til Afer’deki karargahımızdaydık. Burada bize talimat geldi. Önce ilk güç Xanesor’a hareket etti. Biz ikinci güçteydik. Ben de bir tabura yakın savaş gücünün komutanıydım. Oraya gittik. YBŞ sınırdan çıkmayı kabul etmedi. ‘Biz burayı savunduk, şehit verdik ve çetelerden özgürleştirdik. Şimdi gelmiş el koymaya çalışıyorsunuz’ diyerek Xanesor’dan çıkmayı kabul etmediler. Zaten KDP askeri komutanlığının savaş kararı vardı ama bir süre görüşmeler oldu. Biz de ‘belki savaş olmaz’ diye sevindik fakat sonra Roj güçleri zırhlı araçlarla ilerlemeye başlayınca videolarda da görülen iki gerilla aracın önüne geçti. Savaşı durdurmaya çalışıyorlardı, ‘kardeş savaşı olmasın’ diyorlardı. Aynı anda ‘vur’ talimatıyla merminin patlaması bir oldu. Başûrlu bir Roj güçleri komutanı talimatı verdi. Her iki gerilla arkadaş şehit oldu. Sonra çatışmalar başladı. Savaş durunca genel güçler çekildi. Ben orada KDP Roj güçlerinin komutanlarından biriydim. Birakujî’yi kabul etmedim. Bu olayı görüncü, çatışmalar başlayınca ben ve benim gibi birçok kişi çatışmadı. Kendini bir kademe geri çekti ve çatışmaya dahil olmadı. Bu iki gerillanın katledilmesi ve ihanet savaşının sorumlulularından şehitlerin aileleri hesap istemezse bile tarih onlardan hesap isteyecek.”
ŞENGAL’İ İKİNCİ DEFA TERK ETTİK
“Bağımsızlık Referandumu” ardından Ekim 2017’de Heşdi Şabi’nin ilerleyişi karşısında KDP’nin yine savaşmadan güçlerini Şengal ve Rojava sınırından çektiğine şahit olan Ahmed Yusuf Ahmed, “Şengal’i bir kez daha terk ettik. Hem DAİŞ saldırısı karşısında hem de Heşdi Şabi ilerlerken çekildi. Aynı KDP konu Kürtler olunca savaş talimatı veriyor. KDP’nin Xanesor saldırısı böyleydi. Bugün de ‘PKK Şengal’i Başur’dan ayırıyor. Şengal’e girmemize PKK izin vermiyor’ diyorlar. Bu da yalandır. Artık halk KDP’yi kabul etmiyor. KDP şimdi de Irak ordusunu Êzîdîlerin ve YBŞ’nin üzerine sürüyor. Ayıptır, insan biraz utanır gerçekten. Sen Kürtlükten bahsediyorsun ama Türkiye’nin emrine girmişsin” dedi.
QSD’YE KATILINCA KENDİMİ VE ÜLKEMİ TANIDIM
Türk devletinin ENKS ve KDP ortaklığıyla Efrîn’i işgal etmesi ardından artık Başûr’da hiçbir şekilde kalmayı kabul etmediğini ve Mayıs 2018’de bir grup arkadaşıyla birlikte Rojava’ya geçerek QSD’ye katıldığını söyleyen Ahmed Yusuf, şöyle sürdürdü: “Roj güçlerindeyken bizi bir gün siyasi ve ideolojik olarak eğitmediler. Kürdistan neresidir, tarihi nedir, neler yaşanmış hiçbirini bilmiyorduk. Sadece arada bir gelip Mayıs devriminden bahsediyorlardı. Onun dışında hep PKK’nin, YPG’nin anti propagandasıydı. ‘Rojava’ya giderseniz, PKK orada. Evlerinizi yakıyorlar. Sizi tutuklayıp BAAS rejimine teslim edecekler vb. gibi birçok şey söylüyorlardı. Rojava’ya geldim, QSD’ye katıldım. Kendimi ve ülkemi tanıdım. Arkadaşlar beni çok iyi karşıladılar. ‘Ülke senin ülkendir’ dediler. Ben 7 yıla yakın Roj güçlerinin komutanlarından biriydim. Şimdi dört yıldır Rojava’dayım. Halkım için çalıştığım, Kürt’e karşı silah sıkmadığım için de çok mutluyum.”
BAŞÛR’U TÜRK DEVLETİNE TESLİM ETMİŞ
Ahmed Yusuf Ahmed, Roj güçleri içerisinde geçirdiği 7 yıl boyunca KDP ve ENKS yönetimlerinin Başûr’u tümden Türk devletinin talimatları doğrultusunda yönettiklerini gördüğünü ve Başûrê Kurdistan’ın Türkiye işgali altında olduğunu söyledi. Yusuf Ahmed, “Ben gözlerimle gördüm ki birçok KDP’li ve ENKS’li siyasetçi MİT’le çalışıyor. Başûr’un bütün kaynaklarını Türkiye kullanıyor. Bütün ticaret Türkiye’yle yapılıyor. Her yerde Türk üsleri var” dedi.
ŞEHİT AİLELERİNDEN UTANIN
Ahmed Yusuf Ahmed, son olarak KDP’nin güçlerini Türk devletinin hizmetinde Medya Savunma Alanları’na göndermesine tepki göstererek, şunları ekledi: “Türk subayları, MİT onları eğitiyor. KDP dağda PKK’ye karşı yürütülen savaşa ortaktır. Bu konuda KDP yönetimine ve ENKS’ye talimat MİT’den geliyor. Türk devletine yardım edip gerillayı kuşatıyor, pusu kuruyor. Ben kendim çok net olarak biliyorum; dağa yolladıkları KDP güçlerini savaşa çok katmıyorlar ama onlardan istihbarat işi istiyorlar. Yani gerillanın yerini, araçlarının nereden çıktığını MİT’e bildiriyor ve Türk uçakları vuruyor. Ben KDP ve Roj güçlerine sesleniyorum; Kürtler hepsi birdir. Gerillalar Kürtlerin savaşçılarıdır. Bu işi bırakın. Türkiye’nin talimatıyla hareket etmeyin. Türkiye’yle birlikte PKK’ye karşı savaşmak, onun istihbaratını vermek ayıptır. Şehit ailelerinden utanın. Kürt’e karşı savaşmamak için silah bırakan pêşmergeleri örnek alın ve silahınızı bırakıp evinizde oturun.”