Birleşmiş Milletler (BM) Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu, BM Cenevre Ofisi’nde düzenlendiği bir basın toplantısıyla 1 Temmuz- 31 Aralık 2023 dönemini kapsayan Suriye raporunu açıkladı.
Sahada araştırmalarına, 528 kişiyle ve farklı sivil toplum kuruluşları ile yapılan bire bir görüşmelere ve uydudan alınan görüntülere dayandırılarak hazırlanan rapor, 26 Şubat’ta BM Cenevre Ofisi’nde başlayan ve 5 Nisan’a kadar devam edecek olan 55. BM İnsan Hakları Oturumlarında ele alınacak.
‘2020’DEN BU YANA GÖRÜLMEMİŞ BİR ŞİDDET DALGASI YAŞANIYOR’
Suriye’de 2020’den bu yana görülmemiş bir şiddet dalgası yaşandığı uyarısında bulunan Komisyon yetkilileri, Suriye’deki çatışmanın taraflarının sivillere ve sivil altyapıya dönük gerçekleştirdiği saldırılarla savaş suçu işlediğini kaydetti.
Basın toplantısında söz alan komisyon başkanı Paolo Pinheiro, “Ekim ayından bu yana Suriye’deki çatışmalar, son 4 yılın en büyük tırmanışına sahne oldu. Bölge kargaşa içindeyken, Suriye topraklarındaki çatışmaların kontrol altına alınması için kararlı bir uluslararası çaba gösterilmesi şarttır. Suriye’nin de ateşkese ihtiyacı var” dedi.
Suriye halklarının savaşın daha da şiddetlenmesine tahammül edemeyeceğinin altını çizen Pinheiro, “Suriye halklarının bugün yüzde 90’sınından fazlası yoksulluk içinde yaşıyor. Suriye’nin birçok bölgesinde yaşanan çatışmalarda uluslararası hukuk ihlal ediliyor ve savaş suçu işleniyor” diye kaydetti.
PİNHEİRO: TÜRKİYE’NİN SALDIRILARI SAVAŞ SUÇU KAPSAMINDA
Türk devletinin Ekim ayından itibaren Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesine dönük saldırılarını artırdığını ifade eden Komisyon Başkanı Pinheiro, “Türkiye yaptığı saldırılarda sivil alt yapıları hedef aldı. Türkiye’nin enerji santrallerine yönelik saldırıları, uluslararası insancıl hukuku ihlal ederek yaklaşık bir milyon insanı haftalarca su ve elektrikten mahrum bıraktı. Türkiye insansız hava araçlarıyla gerçekleştirdiği saldırılarda siviller hayatını kaybetti. Bu tür saldırılar savaş suçu teşkil edebilir” dedi.
RAPORDA TÜRKİYE’NİN SAVAŞ SUÇLARI SIRALANDI
Komisyon üyeleri yaptıkları basın toplantısının ardından 36 sayfalık raporunu sundu. Suriye’nin politik ve ekonomik durumunun yanı sıra ülkede devam eden çatışmalardan kaynaklı yaşanan insan hakları ihlallerine değinilen raporda, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük hava saldırılarına ve işgali altındaki bölgelerde işlenmeye devam eden savaş ve insanlık suçlarına da yer ayrıldı.
Türk devletinin Ekim ayından itibaren Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarını artırttığına dikkat çekilen raporda, “Türkiye, 5-9 Ekim tarihleri arasında Demokratik Suriye Güçleri’ne ait askeri tesislerin yanı sıra elektrik ve petrol üretim alt yapılarını da vurdu. Bu saldırılarda 200’den fazla yer hedef alınmıştır. Bu saldırılarda, yerinden edilmiş insanların kaldığı bir kamp da hedef alınmıştır. Bu saldırılar nedeniyle bölge halkına sağlanan hizmetler kesintiye uğramıştır. Türkiye, 5 Ekim’de Amudê ve Qamışlo’daki iki elektrik santraline dönük hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu saldırılar elektrik kesintilerine yol açmış ve elektrikle çalışan su pompalarını etkilemiştir. Bu saldırılarla yaklaşık bir milyon insanın haftalarca suya erişimi engellenmiştir. Komisyon bu elektrik santralleri yakınlarında herhangi bir askeri hedefi tespit edememiştir. Bu saldırılarla bölge halkının yeme, içme ve sağlık hizmetleri hedef alınmıştır” ifadeleri kullanıldı.
DOĞRUDAN SİVİLLER HEDEF ALINDI
Türk devletinin insansız hava araçlarıyla farklı tarihlerde gerçekleştirdiği saldırılara da yer verilen raporda, bu saldırılarda aralarında gazeteciler ve özerk bölge temsilcilerinin de olduğu sivillerin hedef alındığı kaydedildi.
Türk devletinin gerçekleştirdiği bu saldırıların savaş suçu kapsamında olabileceğinin işaret edildiği raporda, şu ifadelere yer verildi: “Elektrik ve su santralleri gibi sivil altyapıya dönük saldırılar, uluslararası insancıl hukuku ihlal ederek sivil nüfusun hayatta kalması için vazgeçilmez olan alt yapılara yönelik saldırılar, doğrudan sivillere saldırı anlamına gelir ve savaş suçu teşkil edebilir.
20 Haziran, 23 Ağustos ve 23 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen İHA saldırıları, Türk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen İHA saldırılarına uymaktadır. Bu saldırılardaki mağdurların herhangi birinin, çatışmalarda yer aldığına dair bir bilgi sunulmamıştır. Dolaysıyla, bu olayların sivillere yönelik doğrudan saldırılar teşkil ettiğine ve savaş suçu teşkil edebileceğine inanmak için yeterli ve makul gerekçeler bulunmaktadır”.
SİSTEMATİK ŞEKİLDE SUÇLAR İŞLENMEYE DEVAM EDİLİYOR
Türk devleti ve ona bağlı çete grupları altındaki işgal bölgelerinde yaşanan hak ihlallerine de değinilen raporda, Suriye Milli Ordusu (SMO) ve ona bağlı güçler tarafından Kürtlere karşı savaş ve insanlık suçları işlenmeye devam edildiğine vurgu yapıldı.
Raporda, SMO’ya bağlı silahlı bir gruplar denetimindeki bölgelerde sistematik olarak sivillerin özgürlüklerinden mahrum bırakıldığına, işkenceye ve tacize maruz kaldığına, zorla yerlerinden edildiğine dikkat çekildi. Raporda ayrıca işgal altındaki bölgelerde gözaltına alınan insanların birçoğunun Türk yetkililer tarafından sorgulandığı ve işkenceye maruz kaldığı ifade edildi.
TÜRKİYE SORUMLUDUR
İşgal altındaki bölgelerde yaşanan hak ihlalleri ve işlenen savaş suçlarında Türkiye’nin sorumluluğuna dikkat çekilen raporda, “Türkiye’nin etkin kontrolü altındaki bölgelerde, Türkiye’nin kamu düzeni ve güvenliğini sağlama sorumluluğu vardır. Türkiye, bu bölgelerde bulunan tüm bireylere karşı yükümlülüklerine bağlı kalmalıdır. Türk yetkililer bölgedeki ihlallerden haberdar olduklarında durdurmak için müdahale etmedikleri durumlarda, uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal etme riskiyle karşı karşıya kalırlar. Türkiye bölgedeki işkence ve kötü muameleyi önlemekle yükümlüdür. Türkiye bu raporlara konu olan olayları soruşturmalı” ifadelerine yer verildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu daha önce yayınladığı raporlarda da Türk devletinin Suriye’de işlediği savaş suçlarına dikkat çekmişti.