Britanyalı Têkoşîn: Rojava’nın bir parçasıyım

Britanyalı Têkoşîn, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın savunmalarını okuduktan sonra Rojava’ya gelme kararı aldığını belirterek, kendisini Rojava’nın bir parçası hissettiğini söyledi.

Kendisini Rojava’da tanıdığını, hayallerine kavuştuğunu kaydeden Têkoşîn, “Demokrasinin ne olduğunu Rojava’da öğrendim, önceden demokrasi benim için sadece sayılardan ibaretti. Hiyerarşik bir sistem yok. Ben varım, halkın kararı var ve halk kendi kendini yönetiyor. Böyle olunca kendimi Rojava’nın bir parçası hissediyorum. Avrupa’da toplumun bir parçası değildim. Kendimi robot gibi hissediyordum” dedi.

Britanya’da doğan ve büyüyen Têkoşîn, Rojava Devrimi’ne katılma kararı ve Rojava’ya gelişi sürecini ANF’ye anlattı.

30 yıl boyunca teknoloji çalışmalarıyla yakından ilgilenen Têkoşîn, Bilgisayar Mühendisliği’ni okur. Têkoşîn, yaşam arayışlarını şu şekilde anlatıyor: “Yaşamı anlamaya çalışıyordum, her zaman bir arayış içerisindeydim ama bir türlü neyi aradığımı bilmiyor, anlamlandıramıyordum. Toplumsal ve felsefi bakış açısından çok uzak bir yaşamın içerisindeydim. Rojava’ya gelmeden 5 yıl önce felsefeye merak saldım ve okumaya, araştırmaya başladım. Tabi bu benim için çok geç bir başlangıç oldu. Gün boyunca kütüphaneye gidiyordum. Sorularıma cevap bulabilmek için sürekli bir arayış içerisindeydim. Murray Bookchin, Michel Foucault ve Pyotr Kropotkin okumaya başladım. Bu arayışlar esnasında farklı dünyaları keşfettim. 

ABDULLAH ÖCALAN’IN KİTAPLARINI OKUDUKTAN SONRA

Felsefe arayışım Abdullah Öcalan’ın kitaplarını okumama yol açtı. Abdullah Öcalan ve Murray Bookchin kitaplarının konuları aynıydı ama ele alış tarzları farklıydı. Abdullah Öcalan, soruna dikkat çekiyor ve yanında çözüm sunuyor, pratikleştiriyor. Bu benim dikkatimi çekti. Rojava’dan haberdar değildim, bu bilince sahip de değildim. Rojava’yı koruyalım, savunalım grupları vardı. Abdullah Öcalan’ı okuduktan sonra bu grupla ilişkilendim. Ardından Rojava üzerine araştırmalara başladım. Rojava’nın Toplumsal Sözleşmesi’ni okudum. Para, mülk ve serbest ekonomiden bahsediyordu. Tabi aklımda soru işaretleri oluştu. Kapitalizmde de para ve mülk vardı. Okuduğum bölümü anlamadım ve Rojava’da olan biriyle bağlantıya geçtim. Yanlış anladığımı söyledi. O an Rojava’ya gitme kararı aldım. Rojava’yı kendi gözlerimle görmeliydim, kendim tanımalıydım. Rojava’ya gelerek anladım.”

KESKİNLİĞİM AİLEMİ İKNA ETTİ

Rojava’ya gelme kararı almasının uzun sürmediğini ama ailesini ikna etme aşamasında zorlandığını belirten Têkoşîn, kapitalist yaşam içerisinde bir gün bile kalmaya tahammülü kalmadığını, toplumsallıktan uzaklaşan Avrupa’dan çıkmakta kararlı olduğunu vurgulayarak, ailesinin de ikna olmasını sağladığını söyledi. 
Yoldaşlık ve kolektif yaşamdan etkilenen Têkoşîn, yıllarca yaşadığı boşluğu ve açığı Rojava’da kapatabildiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Rojava’da doğrudan yoldaşlık var, kimle konuşmak istiyorsan karşı taraf diyaloga geçmeye hazır. Komşuna gidebiliyorsun, kapısını çalıp evine girebiliyorsun. Sıcak bir karşılama var. Bu beni çok mutlu ediyor. Avrupa’da bir komşunu bile ziyaret edemiyorsun, toplumsallık ölmüş durumda.” 

KENDİMİ ROJAVA’DA TANIDIM

50 yıllık yaşamı boyunca kendisini Rojava’da tanıdığını, hayallerine kavuştuğunu kaydeden Têkoşîn, şunları dile getirdi: “Demokrasinin ne olduğunu Rojava’da öğrendim, önceden demokrasi benim için sadece sayılardan ibaretti. Hiyerarşik bir sistem yok. Ben varım, halkın kararı var ve halk kendi kendini yönetiyor. Böyle olunca kendimi Rojava’nın bir parçası hissediyorum. Avrupa’da toplumun bir parçası değildim. Kendimi robot gibi hissediyordum. Toplumsallığı çok seviyorum. Rojava’da Arap, Kürt ve Türkmen arkadaşlarım oldu. Rojava’yı daha da yakından tanımak şimdi en büyük hayalim.”

JİNEOLOJİ’YE OLAN İLGİSİ

Rojava’ya geldiğinden bu yana Jineoloji bilim dalına dair araştırmalar yapan Têkoşîn, “Jineoloji’ye dair iki kitap okudum. İlk kitap İngilizceydi, ikinci kitap ise Dilzar Dilok’un kitabıydı. Jineoloji kitabında, Jineoloji’nin bütünlüğü esas aldığı, sadece kadını ilgilendiren bir bilim dalı olmadığı belirtiliyor ve kalıplara karşı olduğuna dikkat çekiliyor. Bu benim için çok önemli, dönüm noktasıydı diyebilirim. Rojava’nın temeli Jineoloji bakış açısıyla atılmış. Rojava’da en çok kadın örgütlülüğü dikkatimi çekti. Kadın ve erkekler Rojava’da eşit koşullarda çalışıyor. Komünal bir çalışma yürütülüyor. Erkeklerin değişim ve dönüşümleri için de birçok çalışma yürütüyor. Kadının gücü Rojava’da çok dikkat çekici. Rojava’da çözüm kadının elinde, bunu gözlerimle gördüm.”