‘KDP-TC ortaklığını ulusal kongre yıkacaktır’
TEV-DEM Eşbaşkanı Ruken Ehmed “Büyük emekler verilerek oluşturulan ulusal ruh, Türk devlet saldırıları ile KDP-ENKS propagandalarını kıracaktır” dedi.
TEV-DEM Eşbaşkanı Ruken Ehmed “Büyük emekler verilerek oluşturulan ulusal ruh, Türk devlet saldırıları ile KDP-ENKS propagandalarını kıracaktır” dedi.
‘Kürdistan’ın herhangi bir yerine saldırıyı kabul etmeyiz ve Rojava’ya saldırı hesaplarız’ diyen Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Eşbaşkanı Ruken Ehmed şöyle konuştu: “Türk devleti yeni saldırılar için fırsat kolluyor. KDP’de bu saldırılara dahil olma peşinde. Halk ve hareket olarak hiçbir zaman bu saldırıları kabul etmeyiz.”
TEV-DEM Eşbaşkanı Ruken Ehmed, Türk devletinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uyguladığı ağırlaştırılmış tecride karşı verilen mücadele, yeni işgal saldırıları için yapılan hazırlık ve planları, ENKS/KDP ikilisinin propagandaları ile ulusal birliğin önemine ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.
İmralı tecridi ağırlaşarak sürüyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan en son bir yıl önce kardeşiyle telefonda görüşebilmişti ve bu görüşme tamamlanmadan kesilmişti. Tecride karşı neler yapıyorsunuz ve neler yapılmalıdır?
Aslında 2015’ten bu yana Önder Apo’ya görüşmeler istendiği gibi olmadı. Görüşmelerin tümden kesildiği söylenebilir. En son bir yıl önce kardeşiyle telefon görüşmesi oldu, ancak yarıda kesildi. Önder Apo’nun fikirlerini ulaştırmasına izin vermediler. Önder Apo, 24 yıldır tutsak ve bir tutsak gibi bile hakları verilmiyor. Bu çok büyük haksızlıktır. Avrupa Konseyi’nin İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) başta olmak üzere kimse görevini yerine getirmiyor.
TEV-DEM olarak bu durumu yakından takip ediyor ve mücadele yürütüyoruz. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için başlatılan “Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesine biz de katıldık. TEV-DEM İnsan Hakları Komitesi tecride ilişkin sürekli açıklamalar yaptı, seminerler verdi. CPT açıklamalara cevap vermeli ve görevini yerine getirmelidir. Önder Apo’yla görüşmelere izin verilmemesine karşı eylemlerimiz sürüyor. Eylemlerimizi daha güçlendirmeliyiz. Bu yılki Newroz’un amaç ve hedefi de Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamaydı. Bu hedef ve amacımızdır. Mücadelemizi yürütüyor eylemlerimizi sürdürüyoruz.
TÜRK DEVLETİ SAVAŞ HAZIRLIĞI İÇİNDE
Son günlerde Türk devletinin yeni kapsamlı işgal saldırılarına hazırlandığına ilişkin birçok kaynaktan gelen bilgiler basına yansıyor. Bu konuda size ulaşan bilgiler var mı?
Türk devleti hiçbir zaman saldırılarını durdurmadı. Yıllardır Kürdistan dağlarına, Medya Savunma Alanları’na, Başûr ve Rojava Kürdistanı’na dönük saldırılarını durdurmadı. Ancak Türk devletinin özellikle Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı planları için fırsat yapmak istiyor ve kendini hazırlıyor. Bu fırsatla bir boşluk gördüğünde bir kez daha saldırır. Bu konuda aldığımız bazı bilgiler var.
Bölgeye dönük saldırılara bakıldığında sistematik olarak gerçekleştiği görülüyor. Bir taraftan DAİŞ çeteleri, diğer taraftan Türk devleti ve güdümündeki çeteler saldırıyor. Bir taraftan da kuşatma ve ambargo var. Sistematik konsept dahilinde olan bu saldırılar nasıl görülmeli ve nasıl karşı durulmalı?
Türk devletinin bölgeye dönük saldırıları çoğu zaman boşa çıkarıldı, sonuçsuz bırakıldı. Ancak sivil halka yönelik saldırılarını ısrarla sürdürüyor. Bir taraftan bölgeye dönük var olan ambargo, bir taraftan Türk devletine bağlı çetelerin suyu kesmesi vb. birçok saldırı var. Elinde bir şey kalmayan Türk devleti ömrünü uzatmak için bunları yapıyor. Saldırı ve ambargoyla, bölgede ve toplumda istikrarın oluşmasını istemiyor. Bu saldırılara karşı toplumda hazırlıklar var, halk uyarılıyor. Saldırıları ve ambargoyu yıkmak için toplumsal örgütlülüğe ve duyarlılığa ihtiyaç var. Türk devletinin saldırı konseptini durduracak şey toplumun örgütlenmesi ve kendi öz gücüne güvenmesidir. Bu konuda planlamalarımız var. Bu saldırı ve ambargonun başarısız olması, Türk devletinin planlarını boşa çıkarmak için toplumsal çalışmalarımız sürüyor.
Yine ENKS-KDP gibi organizasyonların da işin propaganda/sindirme vb. politikaları üstlendiği görülüyor. Niçin böyle bir paylaşıma gidildi. Bu organizasyonlara verilen görev paylaşımının nedenleri ve sonuçları ne olacaktır?
ENKS ve KDP gibi organizasyonları topluma verecekleri bir şey yok. ENKS’nin Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye’de etki yaratacak ve toplumu örgütleyecek gücü yok. Kürt halkının düşmanlarının isteklerine göre halkının arasında propaganda yapıyor. Toplumunu etkisizleştirmek ve iradesizleştirmek için propaganda yapıyor. Görüşümüzce dışarıdan yönetiliyor. Çünkü ENKS’nin bu siyaseti tek başına yapacak kökü ve mecrası yoktur.
Bunların Türk devletiyle ortaklığı artık en üst düzeydedir. Halkımız da bunu bilmelidir. Eğer halkımız KDP ve ENKS gerçeğini bilirse yaptıkları propagandalar etkisiz olur. Efrîn için ENKS ‘Efrîn şimdi cennettir’ biçiminde propaganda yapıyor. Efrîn’de günlük olarak kadınlar tecavüz ediliyor, kaçırılıyor. Çocuklar okullarda çetelerin mermileriyle vuruluyor. Türk devletinin bayrağı Efrîn’deki okullara asılmış, Efrîn’in ağaçları kesiliyor. Bunun neresi cennet? ENKS neyin propagandasını yapıyor? ENKS’nin yaptığı bu propagandanın sonuca ulaşmasının bir temeli yok, toplum da artık inanmıyor. Çünkü ENKS ve KDP toplumu için bir şey yapmamıştır. Toplumumuz kendini güçlü biçimde örgütlerse ENKS ve KDP’nin bu propagandaları tamamen boşa çıkmış olacak.
ULUSAL KONGRE ORTADOĞU İÇİN İLHAM KAYNAĞI OLACAK
Güney Kürdistan veya Medya Savunma Alanları’na dönük kapsamlı bir saldırı olursa sizin nasıl bir tutumunuz olacaktır? Diğer parçalardaki örgüt ve hareketlerle bu konuda iletişiminiz var mı?
Saldırı Şengal, Medya Savunma Alanları, Rojava, Rojhilat’a olsun, Kürdistan’ın hiçbir yerine dönük saldırıyı kabul etmeyeceğiz ve tutum sahibi olacağız. Medya Savunma Alanları’ndaki gerillalar, Rojava’nın Başûr’un, Rojhilat’ın, Şengal’in çocuklarıdır. Bizi dört parça yapanlar bugün bir kez daha bu bölgelere saldıranlardır. Onun için de halk ve hareket olarak hiçbir zaman bu saldırıları kabul etmeyiz. Özellikle kahraman Başûrê Kürdistan halkı başta olmak üzere tüm Kürdistan halkları, birlik olarak bu konsepti boşa çıkarmalıdır. Bu konuda ısrarcı olmalıyız. Özellikle TEV-DEM olmak üzere Rojava olarak Ulusal Kongre’nin inşasına ihtiyacımız var. Ulusal Kongre sadece Kürt halkını savunmayacak, Ortadoğu için de ilham kaynağı olacaktır. Arapların, Süryanilerin, Çerkezlerin, Türkmenlerin vb. hakların birliğini de sağlayacaktır. Bu kongrenin inşasıyla Ortadoğu geneline dönük konsepti boşa çıkaracağız. Böylece KDP’nin Türk devletiyle ortaklığını da yıkacağız.
TEV-DEM olarak saldırılara karşı diğer hareketlerle ilişki içerisindeyiz. Ortak bir tavır almak için temas halindeyiz. Şengal giderse Rojava da gider. Hepimiz tek parçayız, etkisi her yere olur. Rojava’da zaferin etkisi Şengal’e de olur. Eğer 2014’te Rojava halkının ve gerillanın Şengal’e müdahalesi olmasaydı büyük bir katliam olurdu. 5 bin kadın DAİŞ çetelerinin eline geçti. Herkes sınırları aşarak oraya gitti. Rojavalı gençler sınırları tanımadı. Medya Savunma Alanları’ndaki gerillalar saldırılara karşı harekete geçti. Hewlêr’e dönük saldırılarda gerilla güçleri yardıma koştu ve Hewlêr’i korudu. Maxmur’a dönük saldırılarda da aynısı oldu. Bu oluşturulan ulusal ruhtur. Bu ruh ne Türk devlet saldırılarıyla ne KDP-ENKS propagandalarıyla kırılır. Tek mevzide savaştılar, şehit düştüler. Bu ruhun kırılması mümkün değildir. Bunun için diğer yerlere saldırıyı Rojava’ya saldırı olarak hesaplarız.
KDP gibi kendini Kürt gösteren güçlerin bu saldırılara doğrudan katılacağı konusu ‘iddia’ bile olursa ne anlama geliyor?
Bunların bir Kürt gücü olduğuna şüpheyle yaklaşmak gerekir. Çünkü 21. yüzyıl, Kürt halkının da içerisinde olduğu halkların soykırım yüzyılıdır. Kürt halkı da yüzyıllardır birçok saldırı, katliam, işgale karşı durmuş serhildanlarla bunu kırmıştır. İhanete ve düşman ortaklığına karşı durmuştur. KDP, Türk devletinin ortağıdır. Kürt halkının tamamı ve tüm örgütler, düşmanla ortaklık yapıp üzerimize gelerek gücümüzü kırmaya çalışanların Kürtlükten çıktığını kabul etmelidir. KDP, Türk devletiyle Medya Savunma Alanları’nda bulunan gerillaya saldırıyor. Dünyayı DAİŞ çetelerinin saldırılarından ve vahşetinden koruyan, toplumu koruyacak tek güç olan gerillaya saldırıyor. İnsanlıktan çıkmıştır. Bakur, Başûr, Rojava ve Rojhilat Kürt kazanımlarını korumak ve zafer için 40 bin şehit verdi. Eğer onlar da işgalcilerle ortaklık yaparsa, insanlıktan çıkmıştır.
Başûrê Kürdistan’daki halkımıza, özellikle de kadınlara seslenmek istiyorum. Saldırılar özellikle kadınlar olmak üzere toplumun tamamını hedef alıyor. Bu savaşı durdurmak için hem genel hem de kadınlar olarak birliği dayatmalı sonuca ulaştırmalıyız. Elde ettiğimiz kazanımları korumak için tutum sahibi olmalıyız.
HESEKÊ’DE BAŞARILI OLSALARDI ROJAVA’YI ELE GEÇİRECEKLERDİ
Toplumu saldırılara karşı nasıl örgütlüyorsunuz? Sürekli Devrimci Halk Savaşı’ndan bahsediliyor. İşgal saldırılarına karşı bu doğrultuda bir cevap olacak mı?
Toplum, topyekun saldırılara karşı Devrimci Halk Savaşı temelinde örgütleniyor. Bu sadece silah kaldırmak değildir. Herkes çalışmalarına göre bir savaşçı olmalıdır. Doktor da, mühendis de, avukat da birliğine göre savaşçıdır. Herkes kendi birliği içerisinde savaşçı ruhla hareket etmelidir. Bu konuda birçok çalışma yürütüldü. Ancak Devrimci Halk Savaşına göre çalışmalarımızda halen eksiklikler var. Hesekê cezaevi saldırısında az da olsa Devrimci Halk Savaşı yürütüldü. Halk savaşçılarıyla çetelerin etrafını kuşatmasaydı Hesekê’yi işgal edeceklerdi. Rojava’yı ele geçirecek bir konsept hazırlanmıştı. Tek bir Hesekêli bile bu büyük tehlikeye rağmen kentinden çıkmadı. Toplum göç ederek ülkesini koruyamayacağının kanaatine vardı. Topyekun saldırılara karşı ülkemizi korumak için halkımızı topyekun hazırlamalıyız.