PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, Türk devletinin, Suriye’de kalıcı bir barışın gelişmesine engel olduğunu, Suriye’de barışın ve çözümün gelişmesi halinde Kürtlerin bazı haklarını elde edeceğini korktuğunu, bu nedenle barışın olmaması için her türlü oyunu oynadığını söyledi.
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Muslim, 25 Haziran’da başlayan Kobanê’ye yönelik işgal saldırısının yıl dönümüne ilişkin ANF’ye konuştu. Muslim, 25 Haziran 2015’te Kobanê’ye yönelik saldırının öyle sebepsiz ve hesapsız olmadığını belirterek, öncesi ve sonrasına işaret etti. Muslim, şunları söyledi: “Öncesinde Kobanê’de tarihi bir direniş yaşandı. Tüm dünyanın gözü önünde haritada bile yeri bilinmeyen küçücük bir şehirde tüm insanlık adına aylarca büyük bir direniş sergilendi ve bu direnişin sonucunda insanlığın en büyük düşmanı DAİŞ yenildi. O dönem Erdoğan gibi biri ‘Kobanê düştü, düşecek’ bazı hesaplarının olduğunu gösteriyor. Zaten DAİŞ’in oraya gelmesi, Türk devletinin bir planlamasıydı. Kobanê, Rojavayê Kurdistan’da DAİŞ’e karşı verilen mücadelede son direniş kalesiydi. Erdoğan, 2012’de Nusra gibi farklı farklı isimlerle birçok çete grubunu besleyerek Kürtler üzerine salıyordu. En son da DAİŞ adı altında Kobanê’de Kürtlere saldırttı. Onun da kırılması, özellikle Erdoğan ve Türk faşizminin içinde bir ukde olarak kaldı. O zamandan bu yana hiçbir zaman unutmadılar.
KOBANÊ SEMBOL OLDUĞU İÇİN SALDIRILAR DURMADI
Kobanê, Kürt halkının onur sembolü oldu. Sadece Kürtler için değil, tüm ezilen halklar için bir direniş ve onur sembolü oldu. Demokrat, sosyalist ve özgülük sevdalısı insanlar, Kobanê’ye gelmek için Suruç’ta toplandılar. Bunlar Kobanê çocuklarına oyuncak getirmişlerdi ve Erdoğan onu bile hazmedemedi. O insanların içinde bombalar patlattılar ve 33 insanı katlettiler. Bu da gösterdi ki; Kobanê sadece Kürt halkının değil, tüm Kurdistani halkların, ezilen halkların, demokrasi ve özgürlük sevdalısı insanların sembolü oldu. Bu nedenle Kobanê’ye karşı saldırılar bugüne kadar durmamıştır.”
252 İNSANI ŞEHİT ETTİLER
Muslim, 25-26 Ocak 2015’teki Kobanê zaferinin, Türk devletinin düşmanlığının daha da büyümesini sağladığını, bir kez daha işgal girişiminde bulunduğunu kaydederek, şunları paylaştı: “25 Haziran 2015’te yapılan ikinci saldırı için büyük bir hazırlık yapılmıştı. Kobanê çocukları, Kobanê direnişçileri ve savaşçıları, Kobanê’den çıkıp DAİŞ’in peşine düşmüştü. Bunlardan bazıları Minbic’i kurtarmak için hazırlıklara katılmıştı. Bazıları Sirînê’de hala devam eden çatışmalara katılmıştı. Doğu tarafında Girê Spî’ye kadar ulaşmışlardı. Savaş Kobanê’den epey uzaklaşmıştı. Şehir olarak Kobanê tek başına kalmıştı. Bu nedenle onlar kapsamlı bir plan yapmıştı. Firat’ın batısında bulunan çeteler, Cerablus ve diğer yerlerdeki çeteler gemilerle geçip Kobanê’ye saldıracaktı. Yine güneyden Reqa tarafından yüzlerce çete elemanı gelip bir gecede Kobanê’yi tekrar işgal etmeyi planlıyordu. İlk başta Rojava tarafından 100 kişiyi hazırlamışlardı. Bakûr tarafından da hazırlamışlardı. Sınır falan bırakmamışlardı. Saldıranların büyük bölümü YPG savaşçılarının elbiselerini giymişlerdi. YPG bayraklarını kaldırmışlardı. Aslında tarihte Türklerin kullandığı tarzın aynısıydı. Bu şekilde Kobanê’nin içine girdiler ve sivilleri katletmeye başladılar. Yaklaşık 100 kişi Kobanê’nin içine girdi. Kobanê savaşçılarının ve YPG savaşçılarının duyarlılığı sayesinde erkenden müdahale edilebildi. Reqa tarafından ve batı tarafından geleceklerin önünü aldılar. Onlar geçemediler. Kobanê içine girenlerle de Türkiye sınırları içine kadar peşlerine verdiler ve onlarla savaştılar. Bu şekilde onları bir kez daha yendiler. Elbette bu saldırının ağır bir bedeli de oldu. 252 insanımız bu saldırıda şehit düştü. Bunların büyük kısmı kendi evleri içinde katledilen sivillerdi. Yaşlı, kadın ve çocuklardı. Elbette Kobanê halkının yüreğinde açılan büyük bir yara oldu. Kobanê özgürleştirildikten sonra Kobanê’den göç eden insanların geri dönmesini engellemek ve ayrıca bir kez daha Kobanê’yi işgal etmek için bu saldırıyı gerçekleştirdiler.
ERDOĞAN KOBANÊ’Yİ UNUTMUŞ DEĞİL
Erdoğan bugüne kadar Kobanê’yi unutmuş değil. Her tehdidinin başında ilk önce Kobanê’den başlayacağını söylüyor. Kobanê, rüyalarına giriyor. Kobanê’de yaşanan direniş üzerinde bugüne kadar söylenen onca şey bile o tarihi direnişi anlatmak için çok çok yetersiz kalıyor. Kobanê direnişi için söylenecek çok şey var. Romanlar yazılmalı. Orada şehit düşen her insan için anlatılacak çok şey var. Kobanê’de dört parça Kurdistan’dan şehitler var. Silêmanî'den Mahabad’a, Wan’dan Qamişlo’ya kadar her yerden şehit Kobanê şehitliğinde var. Bu nedenle Kobanê hepimizindir ve tüm Kürtlerin, dünyanın sembolü haline gelmiştir. Aynı zamanda düşmanın içindeki korkunun da sembolüdür.”
TÜM KÜRTLER TEK YÜREK OLDU
Kobanê zaferinden 8 yıl sonra Türk devletinin Kobanê’ye destek verenlere ‘Kobanê Davası’ adı altında yüzlerce yıl ceza vermesinin tek nedeninin bu zaferi hiçbir zaman hazmedememesi olduğunu ifade eden Salih Muslim, şöyle konuştu: “Bakur’da binlerce insan sokaklara indi Kobanê için. Çocuk, yaşlı, genç, kadın, erkek, siyasetçi, milletvekili hepsi tek yürek olup Kobanê etrafında kenetlendi. Faşist Kürt düşmanları onlara da saldırdı, yaklaşık 54 insanı orada şehit ettiler. O da yetmedi, 8 yıl sonra bu sefer Kobanê için destek verenlere dava açtılar. O dönem Kobanê’ye destek için demokratik eylemlere katılanlar, hatta tek bir söz söyleyenler bile mahkemeye verildi. O mahkemelerde yargılanan insanların hiçbiri tek bir şiddet eylemine katılmamıştır, tek bir yerde zor kullanmamıştır. Türk devlet güçlerinin hedefi ve mağduru olmuşlardır. Bir taraftan 54 insanımızı şehit ettiler, diğer taraftan da şehit düşen bunca insanımızı katledilmesinin sorumlusu olarak siyasetçilerimizi ve milletvekillerimizi sorumlu tutmak istediler. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve daha birçok insana yüzlerce yıl hapis cezası verildi. Bu mahkeme, meşru ve doğru bir mahkeme değil. Bunu herkes de görüyor ve biliyor. Tam tersine Ahmet Türk, Figen Yüksekdağ ve diğerleri olayların çok büyümemesi için halka seslendi. Önderliğin de çağrısı oldu, bunun üzerine aslında olaylar yatıştı. Yoksa Türkiye için çok daha kötü sonuçlar ortaya çıkabilirdi. Buna rağmen insanlar bugüne kadar hapishanelerde tutuluyor ve ağır cezalar aldılar. Bu anlamda, nasıl ki Kobanê bizim onurumuz ise, Kobanê için tutuklanan ve bugüne kadar faşizmin hapishanelerinde tutulan insanlar da bizim onurumuzdur. Bizim onlara da sahip çıkmamız gerekiyor.”
ZAFER PLANLARINI DA DEŞİFRE ETTİ
Kobanê direnişinin, bazı şeylerin de gün yüzüne çıkmasını sağladığını söyleyen Muslim, şöyle devam etti: “Kobanê savaşı ve zafere ulaşmasının ardından, Türk devletinin bölgeye yönelik planlamaları da ortaya çıktı. Bu plan, Kürt halkının ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiyesi üzerine kurulmuştu. Bu plan, 2014’te kuruldu ve Kobanê savaşıyla birlikte pratiğe koydular. Bu planın esası nedir? Kürt halkının Rojava, Başûr ve Bakur’da tümden tasfiye edilmesidir. Bu plan günümüze kadar da devam ediyor. Aslında Kobanê turnusol görevi gördü. Düşmanın tüm oyunlarının gün yüzüne çıkmasını sağladı. Bakın Kobanê zaferinden sonra, Bakur’da ‘Çökertme Planı’nı başlattılar. Türk devletinin rejimi değişti. Diyalog sürecini bir anda durdurdular. Gülen ve Erdoğan koalisyonu dağıldı, yerine Erdoğan, Ergenekon ve MHP ile koalisyon kurdu. Ne kadar mafya varsa kendi etrafında topladı. Bunu sırf Kürtlerle savaşmak için yaptı. 1990’larda Kürtleri satırlarla katledenlerin hepsini yanına aldı. Bu şekilde bir kez daha Kürt katliamına başladılar. Kobanê’de yaptıklarını Bakur’da da yaptılar. Şirnex'te Cizîra Botan'da, Amed/Sûr’da, Nisêbîn'de yaptılar. DAİŞ eliyle katliamlar yaptılar. Ankara’da yapılan patlamada 103 insan katledildi. Türk devleti, elindeki DAİŞ’lileri her yerde kullandı. Kobanê tüm bu planlarını deşifre etti. Bu nedenle bugüne kadar Kobanê ve Rojava, diyor. Öyle bir kin ve öfke besliyor ki, yapılacak yerel seçimler karşısında bile öfkesini kusmaya başladı. Bu bile Türk devletinin Kürtlere karşı düşmanlığının ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Bu nedenle bugüne kadar ne Kobanê’yi unuttular ne de halkların kardeşliğini kabul edebildiler. Kürtler nerede en küçük bir kazanım ya da haklarına sahip olsa Türk devleti buna tahammül edemiyor.”
BARIŞIN ÖNÜNDEKİ TEK ENGEL TÜRK DEVLETİDİR
Hiçbir ahlaki ve insani ölçüye sahip olmayan bir düşman ile karşı karşıya olduklarını vurgulayan PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, şunları dile getirdi: “Suriye’de kalıcı bir barışın gelişmesine engel olan Türk devletidir. Suriye’de barışın ve çözümün gelişmesi halinde Kürtlerin bazı haklarını elde edeceklerinden korkuyorlar. Bu nedenle barışın olmaması için her türlü oyunu oynuyor. Kürtlere karşı savaşmak ve savaştırmak için Şam yönetimi ile bile oturmaya çalışıyor. Bu planı da şimdiye kadar başarıya ulaşamamıştır. Kürt halkının bunu iyi bilmesi gerekir; Türk devletinin düşmanlığı sadece Kobanê’ye değil, tüm Kürt halkına karşıdır. Nerede bir Kürt varsa Türk devleti orayı düşman belliyor. Bu da çok açık bir şekilde görülüyor. Bugün Başûr’u işgal ediyor. 2012’de bu yana Başika’dan askerlerini çıkartmamıştır. Başika Kurdistan mıdır? Değil. Oradan Kurdistan’ı işgal etmeye çalışıyor. Kürt halkı dört parça Kurdistan’da barbar bir düşmana karşı direniyor. Bu düşman, Kürt halkı kendi haklarını elde etmesin diye her türlü yöntemi kullanabilir. Ahlaki hiçbir ölçüyü tanımıyor. Uluslararası hiçbir ölçünün onun nazarında değeri yok.
KENDİ SONUNU DA GETİRİYOR
Türk devleti sadece bizi değil, bizimle birlikte kendi sonunu da getiriyor. Buna karşı bizim için sesini çıkartacak hiçbir uluslararası güç ve devlet yoktur. Hepsi kendi çıkarları için hareket ediyor. Bir şirket ile bile bir çalışma yapmadan önce Kürt düşmanlığını yapmasını istiyor. Onun ölçüsü Kürt düşmanlığıdır. Bizim yanımızda yer alıp tek söz söyleyecek bir uluslararası güç yoktur. Kurumlarımız ve diplomasimiz ile birlikte çalışan sivil insani kurumlar doğru şeyleri dile getirebilirler. Onlar tavırlarını ortaya koyabiliyorlar. Ancak devletler kendi çıkarlarının peşindeler. Bugüne kadar da tek bir devlet, neden Rojava’da yapılacak seçimlere karşı duruyorsun, demiyor. 1993’ten beri kimyasal silahları kullanıyor. Dünya da bunu hep örtmüş ya da görmezden gelmiştir. Dört parça Kurdistan’da devam eden mücadele ve direniş onun yıkımı olacaktır. Kobanê’de biz kendi onurumuzu ve insanlık onurunu koruduk. Kobanê’de yürütülen mücadele, tüm dünya için onurun ve direnişin örneği oldu. Bugün de insanlık düşmanı olan bu barbar düşmanın yıkımı içinde gereken neyse yapacaktır. Tüm dünyayı bu barbarlıktan kurtaracaktır. Biliyoruz ki; başarı tüm Kürt halkının olacaktır.”