Siyasi Analist Mihemed Sabir, Türkiye’nin Şam’la görüşme çağrılarına, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük işgal tehditlerine, Türkiye’deki Suriyeli göçmenlere dönük saldırılara ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı.
Son dönemde Erdoğan’ın Beşar Esad üzerı̇nden Şam hükümetı̇ne görüşme çağrıları bı̇r polı̇tı̇ka değı̇şı̇klı̇ğı̇ mı̇dı̇r? Bu bı̇r değı̇şı̇m ı̇se neden böyle bı̇r değı̇şı̇me ihtiyaç duyuldu?
Erdoğan'ın Suriye hükümetiyle uzlaşma çağrıları yeni bir gelişme değil, özellikle Şam'la yakınlaşmanın sağladığı siyasi ve ekonomik çıkarlar nedeniyle bu çağrılar Ağustos 2022'den bu yana, yani neredeyse iki yıl boyunca defalarca tekrarlandı. Şu sıralar bu çağrıların arttığı ve Erdoğan'ın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Özerk Yönetiminin son dönemde elde ettiği kazanımlar ve Türkiye'nin bu konudaki kaygılarıyla ilgili gerçekleştirmek istediği bir toplantı düşünüldüğü görülüyor.
Şam hükümeti içerisinde bu değişim nasıl karşılanıyor?
Suriye hükümeti, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın açıklamalarında da belirtildiği gibi Ankara ile ilişkileri yeniden tesis etmeye yönelik her türlü girişime ve yaklaşıma açıktır. Fakat Esad’ın şartları kabul görülürse bu görüşme gerçekleşecektir. Suriye hükümetinin, Türk kuvvetleri geri çekilmeden ve müdahaleye son vermeden -ki Ekim 2023’te Humus’taki Harp Okulu’na düzenlenen saldırı İdlib’den gerçekleşmişti- herhangi bir anlaşmayı kabul edebileceğini düşünmüyorum. Türk işgalinin sona ermesini garanti etmeden, Türkiye'nin Suriye hükümetine muhalif silahlı milislere sağladığı her türlü desteği bırakmadan uzlaşmayı kabul etmesi Şam için kolay değil.
Şam hükümetinin işgal edilmiş bölgelerden Türkiye’nin çekilmesi şartı ne kadar uygulanabilir? Türkiye böyle bir şartı kabul ederse gelişmeler ne yönde olabilir?
Türkiye'nin ilk etapta çekilme kararını şu anda düşündüğü görülmüyor. Bu da Türkiye-Suriye uzlaşma çağrılarını öncelikli olarak siyasi hedefleri olan resmi çağrılar haline getiriyor; ki, bu da Washington ve Avrupa üzerinde baskı oluşturmak anlamına gelebilir.
Son zamanlarda AKP’nin popülaritesinin azalması, Recep Tayyip Erdoğan'ın “sorunları sıfırlama” politikaları benimsemesine neden oldu ki herhangi bir düzeltme yapılamadı. Ankara'nın, Suriye hükümetiyle anlaşmaya varılması halinde güçlerini Kuzey Suriye'den çekmeye hazır olduğundan bahsedilmedi. Çünkü Ankara, Rusya'nın Şam ile Özerk Yönetim arasındaki olası mutabakata onay vereceğinden korkuyor.
Türkı̇ye’dekı̇ Surı̇yelı̇ göçmenlere saldırıların temelinde hangi sebepler var? Son dönemde yaygınlaşan ırkçılığın Suriye polı̇tı̇kalarıyla ne kadar bağı var?
Suriye-Türkiye yakınlaşması silahlı Suriye muhalefetinin bekası için tehlike kaynağı, öyle görünüyor ki Suriye muhalefeti bu anlaşmayı kabul etmiyor ve Türkiye'deki Suriyeli mülteciler konusunda gerilimi artırmak için çalışmaya devam edecek. Suriyelilere ve Araplara yönelik ırkçılık konusuna gelince, son dönemde özellikle Suriyeli mültecilerin sayısının artmasıyla birlikte Türkiye'de de yaygınlaştı. Ayrıca Türk hükümetinin bu ırkçılığın ciddiyetini azaltması gerekiyor.
Bı̇r yandan Erdoğan’ın Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük tehdı̇tlerı̇ ve dı̇ğer yandan ı̇se Surı̇ye ı̇le görüşme çabaları neyı̇n göstergesı̇dı̇r? Rojava’ya ı̇lı̇şkı̇n planlamaları nedı̇r?
Türkiye'nin askeri operasyon tehdidinin devam etmesi, Ankara'nın Kuzey Suriye'den güçlerini çekme konusundaki isteksizliğinin ve acizliğinin en iyi kanıtıdır. Bu çerçevede de Suriye hükümeti ve Özerk Yönetimi tehdit ediyor. Bu da gösteriyor ki Türkiye’nin Şam’la yakınlaşması siyasi çıkarlar doğrultusundadır. Fakat Suriye’nin şartlarını kabul edecek bir yaklaşım içerisinde de değildir.
Özerk Yönetı̇m çatısı altında bı̇rleşen halkların bu tehdit ve ı̇şgal sı̇yasetı̇ne karşı tavrı nedı̇r ve nasıl olmalıdır?
Türkiye'nin ve Suriye'deki çatışmaya müdahil olan iktidar güçlerinin çıkarlarının kurbanı olan her tür din ve ulustan olan Suriye halkı, benzer çıkarların var olduğu dönemde Şam hükümetiyle uzlaşmayı ve yabancı güçlerin geri çekilmesini teşvik etmelidir ki uluslararası koalisyon da bu güçler içerisine dahildir.