Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM), işgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye  yönelik saldırı ve işgal tehditlerine ilişkin Qamişlo’daki Heysem Kico Stadı’nda açıklama yaptı.

Açıklamada Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve Kelar'da şehit düşen Ferhad Şiblî’nin fotoğrafları taşındı.

TEV-DEM Kadın Bürosu Yönetim Ayesi Zeyneb Hesen'in Arapça, Cizre Bölgesi Aydınlar Birliği Eşbaşkanı Kurdiyar Dirêî'in ise Kürtçe okuduğu açıklamada şunlar belirtildi:

“Cizre Bölgesi’ndeki sivil toplum örgütleri ve üyeleri olarak, topluma hizmet vermek ve ahlaki değerleri geliştirmek için çalışıyoruz. Bu hizmetleri gönüllü, insani ve barışçıl bir şekilde toplumumuza sunmak istiyoruz. Amacımız ise siyasi, ahlaki ve kültürel değerleri korumak, onurlu bir yaşam sağlamak, geleceği inşa etmeleri için özgür ve bilinçli bir nesil yetiştirmek.

Başta BM olmak üzere örgütler, insani ve hukuki dernekler sorumluluklarını yerine getirmeli, halkların kaderini belirleme, halkı ve kültürlü soykırım tehditlerine yönelik olan haklarını korumalı. Fakat utanç verici yaklaşımınızdan dolayı Erdoğan destek alıyor. Bu, Erdoğan’ın BM Güvenlik Konseyi’nde yerli halkı göçertip yerine çete ailelerini yerleştirme planının çizili olduğu parçalanmış Suriye haritasını kaldırmasında açıkça görülüyor.

Faşist Türk hükümetinin bölgeye dönük yeni bir saldırı başlatma ısrarının amacı işgal, sömürge, demografik değişim, kültürümüzü ve varlığımızı yok etmektir. Türk devletinin Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ve diğer bölgelerde yürüttüğü siyaseti ortadadır.

İşgalci Türk devletinin bölgelerimize yönelik herhangi bir saldırısı insani facialar ve katliamları da beraberinde getirecektir. Çünkü AKP’nin tehdit ve açıklamaları katledilmemiz ve göç ettirilmemiz yönündedir. Kaç çocuk Türk devletinin uçakları ve yasaklı kimyasal silah saldırılarının kurbanı olacak? Faşist Türk devleti Girê Spî, Efrîn ve Serêkanîyê’de halkımıza dönük kirli savaşında uluslararası toplumun kuşku uyandıran sessizliğinin eşliğinde kimyasal silah kullandı.

Cizre Bölgesi sivil toplum örgütleri ve kurumları olarak, durumun çok tehlikeli ve kötüye gittiğini görüyoruz. Çünkü işgalci Türk devleti her gün yurtseverleri, toplumsal öncü ve liderlerimizi SİHA’larla hedef alıyor. Uluslararası toplum ise yapılan bu saldırılara karşı sessiz kalıyor. 

Uluslararası topluma, garantör devletlere, BM’nin insani, hukuki, kadın ve çocuk haklarıyla ilgili örgütlerine, AB ve bütün siyasi, ulusal ve demokratik güçlere işgalci Türk devletinin bölge halkımızın iradesine ve ahlaki değerlerine yönelik tehditlerine karşı ciddi bir tutum göstermesi çağrısı yapıyoruz.

Bize savaş dayatılması durumunda ahlaki ve kültürel değerlerimiz, tarihi mirasımızı korumak için canlı kalkan olup direneceğiz. Türk devletinin toprağımıza yönelik işgaline karşı devrimci halk savaşı temelinde güçlü kalkan olacağız.”