Türk devleti Fırat Suyu'nu da özel savaş aracı yaptı!

Türk devleti, Kuzey-Doğu Suriye halkına karşı Fırat Suyu'nu bir özel savaş özel savaş aracı olarak kullanıyor.

Türk devleti 2017’den bu yana sistematik olarak Kuzey-Doğu Suriye üzerinde Fırat Suyu'nu kesiyor. 2020’den bu yana ise saniyede 500 metre küp suyun gelmesi gerekirken, Türk devleti sadece bu suyun 200 metre küpünü bırakıyor. Ve bu suyun yüzde 60'ı da Irak topraklarına geçiyor. 28 Ocak 2021’den beri de Türk devleti Kuzey-Doğu Suriye üzerinde Fırat Suyu'nun yüzde 60’nı kesmiş durumda.

FIRAT NEHRİ’NİN BÖLGE İÇİN ÖNEMİ

Fırat Nehri, başlangıç noktası Ağrı Diyadi'nde kaynayan ve Erzurum Dumludağ'da devam eden karasu nehridir. Bu nehirler Elazığ il sınırında birleşerek Fırat Nehri’ni oluşturuyor. Erzincan, Dersim, Malatya, Amed, Adıyaman, Antep ve Urfa’dan geçerek Kuzey-Doğu Suriye topraklarına geçiyor. Buradan da Irak topraklarına akan Fırat Nehri, ‘Şattül Arap’ bölgesinde Dicle Nehri ile buluşuyor, daha sonra Basra Körfezi'ne dökülüyor. Fırat Nehri bu konumu ile Türkiye, Suriye ve Irak olmak üzere bu üç ülkeye hayat veriyor.
Türkiye topraklarında nehir üzerinde 6 baraj bulunuyor. (Atatürk, Keban, Karakaya, Birecik ve Karkamış.) Bu barajlar 48 milyar metreküp suyun Türkiye topraklarında kalmasını sağlıyor.

Fırat Nehri’nin Suriye toprakları içindeki uzunluğu 600 kilometre. Genişliği de 4 kilometre. Üzerinde üç baraj bulunuyor. Rojava Barajı (Tişrin), Minbic şehrinin batı-doğusunda bulunuyor. Fırat Barajı, Suriye’nin en büyük barajı ve Reqa şehrinin yanında bulunuyor. Onun arkasında da Fırat Gölü bulunuyor ve 14 milyar küp suyu taşıyabiliyor. Özgürlük barajı yine Reqa’nın yanında bulunuyor. Suriye halkı için Fırat Suyu bir yaşam kaynağı. Halep şehri ve ona bağlı tüm köy ve şehirlerde yaklaşık 6 milyon insan içme suyu ihtiyacını Fırat’an karşılıyor. Kuzey-Doğu Suriye Tarım Kurulunun verilerine göre,  400 bin hektar ekin arazisi Fırat Suyu üzerinde bulunuyor. Bu arazi Cerablus’tan Dêra Zor’a kadar uzanıyor. Buğday, arpa, meyve ağaçları, mevsimlik bahçe ve sebze bahçelerinden oluşuyor. Yine Fırat Suyu'nun etrafında bulunan onlarca köy, Fırat Nehri'nden avladıkları balıklarla geçimini sağlıyor. Tam sayısı belli olmamakla birlikte yüzlerce insan balıkçılık üzerinden geçimini sürdürüyor.

TÜRK DEVLETİ İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR

Türk devleti, Suriye ve Irak arasında 1987 yılında Fırat ve Dicle nehirlerine yönelik bir su anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre, saniyede Suriye topraklarına 500 metre küp su geçecekti ve bu suyun yüzde 60’ı da Irak topraklarına geçecekti. Bu şekilde onlarca yıldır sistematik olarak Suriye topraklarına akan Fırat Suyu, 2017 yılından bu yana Türk devleti tarafından sistematik bir şekilde kesiliyor. 2017 yılının ramazan ayında Türk devleti tarafından tümden kesilen Fırat Suyu, genişlik olarak sadece bir kilometre kalmıştı. Bu şekilde sürekli olarak suyu kesmeyi devam ettiren Türk devleti, 2021’in 28 ocak ayından bu yana da suyu yüzde 60 kesmiş ve sadece Kuzey-Doğu Suriye’ye 200 metre küp su geçebiliyor. Bu suyun yüzde 60’ı da Irak topraklarına geçiyor. Tişrin Barajı yönetiminin belirttiğine göre, halkın elektrik ihtiyacını karşılayabilmek için en az 300 metre küp suya ihtiyaç var ve bu şekilde suyun kesilmesi durumunda Kuzey-Doğu Suriye barajları tümden duracak ve halkın elektrik ihtiyacının karşılanması mümkün olmayacak. Çünkü, gelen su ancak halkın içme suyunu asgari olarak karşılayabiliyor. 4 kilometre genişliği olan Fırat Suyu, bugünlerde genişliği 2 kilometreye düşmüş ve su yaklaşık olarak 4 metre azalmış durumda. Kuzey-Doğu Suriye halkının en büyük kaygısı Türk devletinin suyu kesip bir anda bırakması ve böyle bir durumda halka ait onlarca arazi ve ev zarar görmekte. 2017 yılında Türk devleti suyu kesip bir süre sonra bir anda bırakmıştı ve özellikle Kobanê'deki halka ait onlarca arazi ve ekilen tarlalar telef olmuştu. Halkın ektiği mevsimlik tarlaları, buğday, karpuz tohumu ve daha birçok tarla heba olmuştu.

Kuzey-Doğu Suriye’ye çoğu dönem pek fazla yağış olmaz, bu nedenle halk tarlalarını bu suyla sulamak zorunda. Ancak Türk devleti en çok ihtiyaç duyulduğu zamanda suyu kesiyor ve halkın ekinlerinin zamanı geldiğinde bir anda bırakıyor. Bu şekilde aniden taşan su, birçok yere zarar veriyor. Yine kış aylarında, elektrik ihtiyacının en çok olduğu zamanlarda kesiyor; Kuzey-Doğu Suriye halkına karşı bunu bir özel savaş aracı olarak kullanıyor. Bununla birlikte uluslararası hukuku da çiğneyerek bir kez daha insanlık suçu işliyor.