İşgalci Türk devleti ve çeteleri tarafından işgal edilen bölgelerde halk ağır yaşam koşullarından ve baskılardan kaçarak özerk yönetim alanlarına geliyor. Girê Spî’nin güneyinde Türk devletinin işgal ettiği köylerde iki yıldır, baskı, şiddet ve yoklukla mücadele eden siviller, asayiş güçleri ve Girê Spî Askeri Meclisi’nin ortak çalışması sonucu açılan güvenli yoldan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimindeki alanlara getirildi.
İşgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim alanlarına direkt işgal saldırıları 2017’de başladı. El -Nusra, DAİŞ ve Türk devletinin bu çetelerden devşirdiği ÖSO gibi çetelerle önce Cerablus, Bab ve Halep gibi yerleri işgal etti. Daha sonra Efrîn’de savaş suçları kapsamında pratikler sergiledi. İşgalci Türk devleti, işlediği suçlar karşısında herhangi bir yaptırıma maruz kalmadığını görünce 2019 yılında Girê Spî ve Serêkaniyê’yi işgal etti.
İşgal altındaki bölgelerde fırsat buldukça Türk devletinin zulmünden kaçan halk, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne sığınıyor.
24 kişiden oluşan dört aile, dün sabah saatlerinde asayiş güçlerinin ve Girê Sipî askeri meclisinin yoğun çabaları sonucu, Eyn Îsa’nın batısında bulunan alana getirildi. Demokratik Suriye Güçleri (QSD) güçleri tarafından karşılanan halk, ilk ihtiyaçları temin edildikten sonra Eyn Îsa Halk Meclisi’ne teslim edildi.
‘HAPİSTEN ÇIKMIŞ GİBİ HİSSEDİYORUZ’
İşgal bölgesinde zor şartlar altında yaşadıklarını dile getiren ve iki yıl boyunca sadece bulgur yediklerini söyleyen Casim El Mihemmed, şunları dile getirdi: “Geldiğimiz yerde sadece bulgur yiyebiliyorduk. İlk işgal sürecinde bize iyi görünmek için bazı yardımlar yapıyorlardı. Ama bir iki aydan sonra bunu da tümden kestiler. 7 aydır hiçbir şeyimiz yoktu. Üç yıldır buğday olmuyordu. Zaten onlar geldiği günden bu yana her şey bozuldu. Geçen sene kaldırdığımız buğday üzerinden yaşıyorduk. Ve bu sene hiçbir şey kalmadı. Buraya geldiğimizde başta çok korktuk. Yolda başımıza bir şey gelmesinden korktuk. Ama buraya ulaşabildik. Bize yardım eden herkese çok teşekkür ediyoruz. Buraya ulaştıktan sonra rahatladık. Çünkü biz orada hapisteydik. Kendimizi hapishanedeki mahkumlar gibi hissediyorduk. Ve bugün hapishane kapıları açıldı ve bizler özgür kaldık.”
‘AÇLIĞA VE ZULME TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI’
Girê Spî’den açlıktan kaçtıklarını belirten Şehe El Ubêt ise şöyle konuştu: “Biz açlıktan kaçtık. Ne mazotumuz ne de temel ihtiyacımız kalmıştı. Yemeklerimizi ateş yakarak yapabiliyorduk. Ne bizim ne de hayvanlarımızın yiyebilecek bir şeyi kalmıştı. Aylardır arpa yiyorduk. Zaten köyde hapis gibiydik. Köyün dışına çıkamıyorduk. Bu nedenle kendimiz için kaldırdığımız her şey bitmişti. Artık açlığa ve zulme tahammülümüz kalmamıştı. Evlerimizi ve arazilerimizi terk etmek zorunda kaldık, bunun için çok ağladık. Bize başka çare bırakmadılar. Ancak buraya ulaşabildiğimiz için de çok mutluyuz.”
‘KAÇIP GELMEK İSTEYEN ÇOK SİVİL VAR’
İşgal bölgelerinde yaşayan siviller için her türlü çabayı göstereceklerini belirten Eyn Îsa Sivil Meclisi üyesi Şîrî Ebîd; “Burada toplanmamızın nedeni, Türk devletinin işgal ettiği bölgelerde maruz kaldıkları zulümden kaçan halkımızı karşılamaktır. Biz Eyn Îsa Meclisi olarak ne gerekiyorsa onlara yardım edeceğiz. Sadece bunlar değil, oradan kaçıp gelmek isteyen çok sayıda sivil var. Biz imkanlarımız dahilinde elimizden geldiğince halkımızı oradan çıkartmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Girê Spî Askeri Meclisi üyesi Osman Şahin ise şunları belirtti: “Bizim içerden sivillerle bağlantımız vardı. Bunun üzerine asayiş güçleriyle birlikte, ortak bir çalışmayla onları oradan çıkarttık. Uzun zamandır Türk devleti ve çetelerinin zulmüne karşı direniyorlardı. Çok zor şartlarda yaşıyorlardı. Bu son zamanlarda artık sadece buğday yiyebiliyorlardı. Onları oradan çıkardığımız için biz de çok mutluyuz. Bundan sonra da çabalarımız devam edecek. Çünkü daha çıkmak isteyen çok kişi var.”