Hasankeyf Koordinasyonu yaptığı yazılı açıklamada, “Koronavirüsten dolayı dünyada çok sayıda yıkım projesinden (büyük oranda geçici de olsa) vazgeçilirken merkezi iktidar bu durumu fırsata dönüştürüyor” dedi.
Pazartesi günü Silvan, Lice, Ergani ve Batman başta olmak HDP’li çok sayıda belediyenin gasp edildiğini hatırlatan Hasankeyf Koordinasyonu, belediye gasplarını halk sağlığını tehdit ettiğini kaydetti.
HALK SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA
Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Salgına karşı mücadele yürüten, halkların sağlıklı bir yerde yaşamını sürdürmeleri için su ve atık sorununda halkın yanında kararlar alan ve aralıksız hizmet veren bu belediyelerin işgal edilip fiilen kapatılması halk sağlığına tehdit oluşturmaktadır. İktidar Batman ve Diyarbakır belediyelerine kayyım atayarak yerel yönetimleri tahakkümü altına almakta, halkın iradesini gasp etmektedir.”
BİYOLOJİK ARITMANIN OLMAMASI CİDDİ RİSK
Açıklamada devamla şunlar belirtildi: “HDP’den seçilen Batman Belediye Eş Başkanları, Ilısu Barajı yüzünden göç ettirilecek insanlardan on binlercesinin hazırlıksız şekilde Batman gibi kentlere gelmesiyle sosyo-ekonomik sorunların derinleşmesi ve 12 bin yıllık geçmişe sahip evrensel bir mirasın yok edilmesinin yanı sıra, uzun bir süredir Ilısu projesinin ortaya çıkaracağı tahribatın farklı bir boyutuna dikkat çekmekteydi: Baraj göletine dökülen atık sularda sadece fiziksel tutma işlemi/ ön arıtma yapılmakta, biyolojik arıtmanın olmaması halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturmaktadır. Buna endüstriyel-kimyasal ve sulamaya dayalı tarımdan gelen ve hiç arıtılmayan atık suları eklersek bu risk daha da artmaktadır.
EKOSİSTEM TÜMÜYLE TAHRİP EDİLİYOR
Hukuksuz kayyım atamasının Ilısu Barajı ve HES projesiyle de doğrudan ilişkili olduğu ortadadır. Daha önceki kayyım atamaları sonrasında ortaya çıkan tahribat bunun göstergesidir. Kayyım atamasının Batman Belediyesi’nce su faturalarının ödenmesini erteleme kararının üstünden daha 12 saat geçmeden gerçekleşmiş olması, halkçı/ devrimci belediye anlayışıyla kayyım politikasının su hakkı konusunda da karşı karşıya geldiğini göstermektedir. Kayyım ataması salgın ortamında halkın suya ücretsiz erişim hakkına da saldırıdır. İktidar bu koşullarda bile su hakkına karşı yürüttüğü politikaları sürdürmektedir.
Bilindiği üzere Ilısu Barajı’nda su tutma işlemi 2019 Temmuz’undan beri devam etmektedir ve suni baraj gölü Hasankeyf’i su altında bırakmaya başlamıştır. Milyonlarca canlı su tutmadan dolayı suya erişemeyerek, yaşam alanları yok olduğu için ölüyor, öldürülüyor. Ekosistem tümüyle tahrip ediliyor. Baraj göletinde oluşan çöp yığınlarına karşı DSİ’nin hiçbir temizleme işlemi yapmadığı gözlemlenmiştir.
KÖYLER SULAR ALTINDA KALIYOR, KONUT HAKKI İHLAL EDİLİYOR
Türkiye’de ve dünyada insan sağlığını tehdit eden koronavirüse karşı evde kal kampanyaları yürütülürken, kısmi sokağa çıkma yasakları uygulanırken Ilısu Barajı’nın kapakları kapatılmadığı için köyler su altında kalıyor. Tamamen ya da kısmen su altında kalması planlanan 199 köyden sadece beş tanesi için yeni yerleşim yerleri inşa edildiğini burada hatırlatalım. Gidecek bir yeri olmayan köylüler her an sular evlerine yetişecek riski ile yaşamaya devam ediyor. Köyleri sular altında kalan ve gidecek bir yeri olmayan köylüler kendi imkânlarıyla kurdukları derme çatma çadırlarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Kötü yaşam koşulları köylüleri salgına karşı da korumasız bırakıyor.
SUS TUTMA İŞLEMİ ACİLEN DURDURULMALI
Ilısu Barajı ve HES’inde su tutma işleminin acil bir şekilde durdurulması gerekmektedir. Başlangıcından, hazırlık aşamalarından beri bütün işlemlerin hukuksuz bir şekilde yürütüldüğü projede hukuksuzluk salgın döneminde de devam etmektedir. Bu hukuksuzluk acil olarak durdurulmalıdır. Merkezi iktidar evde kal kampanyası yürütürken Dicle Vadisi boyunca 5 büyük ili ve ilçelerini olumsuz etkileyen ve milyarlarca canlı ile birlikte 3 milyona yakın insana risk teşkil eden, birçok köy halkını evinde kalamaz hale getiren su tutma işleminin devam etmesinin hiçbir açıklaması yoktur. Köylerde oluşacak salgının sorumlusu DSİ ve merkezi iktidardır. Su tutma işlemi devam ederse 5 büyük kent ve ilçelerde salgın kaçınılmaz olacaktır.
Hasankeyf Koordinasyonu olarak kayyım kararlarının derhal geri çekilmesini, Ilısu Barajı ve HES’inde su tutma işleminin acilen durdurulmasını, kapakların kontrollü olarak açılarak suyun serbest akışına geçmesini talep ediyoruz.”