COP26 yine ertelendi: Tehlikenin boyutu ne?

Küresel ısınmaya karşı mücadelede en önemli uluslararası zirve olan İklim Zirvesi’nin 26’ncısı en az 1 yıl ertelenirken, gezegenin geleceği yeni bahanelerle tehlikeye atılıyor.

Birleşmiş Milletler İklimsel Değişiklikler Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) tarafından yapılan açıklamada, Covid-19 nedeniyle daha önce 2021 yılının ilk aylarında yapılacak COP26 zirvesinin yıl sonuna ertelendiği duyuruldu. UNFCCC’ye göre, normal şartlarda Kasım 2020’de İskoçya’nın Glasgow şehrinde yapılacak zirvenin en erken Kasım 2021’de düzenlenebileceği kaydedildi.

Kesin kararın UNFCCC yetkililerinin düzenleyeceği toplantıdan sonra duyurulacağı açıklamada, korona virüsü krizine rağmen iklim tehlikesinin ‘mola vermediğinin’ de altı çizildi.

TEHLİKENİN BOYUTU NE?

UNFCCC tarafından düzenlenen 2015’teki İklim Zirvesi’nde (COP21) küresel ısınmaya neden olan sera etkili gazların sınırlandırılmasına dair 1,5 veya en fazla 2 derece hedefinde uzlaşılmıştı. Bu hedef, 19’uncu yüzyılda kaydedilen ilk sıcaklık ortalamaları baz alınarak belirlendi. Şu anda ise 19’uncu yüzyıl seviyesinden en az 1 derece daha fazla sıcaklık ortalamaları kaydediliyor. Ayrıca iklimsel etkenlerle mücadele ve etkilerini azaltma amacıyla yoksul ülkelere yıllık 100 milyar dolar mali yardım öngörülüyordu.

Yapılan tüm araştırmalar, küresel ısınmanın 2 derecenin üzerinde bir artışa ulaşması halinde dünyadaki yüz milyonlarca insanı doğrudan etkileyecek, milyarlarca kişiyi de dolaylı olarak vuracak felaketler yaşanabileceğinde hemfikir. Büyük doğa olaylarının neden olacağı tarım ve yaşam alanlarının yok olması tehlikesinin yanı sıra kutuplarda ve soğuk bölgelerdeki buzul erimeleri nedeniyle okyanus seviyeleri yükselecek. Bu da onlarca ada ve kıyı ülkesi ile yüzlerce şehrin sular altında kalmasını beraberinde getirerek, yüz milyonlarca kişinin ülkesi içinde veya dışında ‘iklim mültecisi’ konumuna düşmesine neden olacak.

VAATLER YETERLİ Mİ?

COP21 sonrasında imzaya açılan İklim Anlaşması’nı 2016’dan itibaren tüm ülkeler imzalamıştı. Ancak daha sonra küresel ısınmaya karşı ‘şüpheci’ yaklaşımın önde gelen isimlerinden ABD Başkanı Donald Trump, anlaşmadan çekilme kararı aldı. Bu ise, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Türkiye gibi iklim konusunda şüphecilik anlayışına yakın duran ülkelerin pozisyonlarını güçlendirirken, diğer adım atmak isteyen ülkeleri de belirsizliğe sürükledi. ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Türkiye gibi ülkeler toplamda salınan gazların yüzde 40’ından fazlasından sorumlu. 

Ancak BM anlaşmasında birçok vaatte bulunan ülkeler olmasına rağmen güçlü bir mücadele azminin olmadığı da bir gerçek.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (PNUE) tarafından kabul edilen farklı araştırmalar, 2020 itibariyle sürdürülen politikaların aynen devamı halinde küresel ısınmanın bu yüzyılın sonuna kadar 3,4 ile 3,9 derece artmış olacağını gösteriyor. BM anlaşması kapsamında bugüne kadar ülkelerin yaptığı karbondioksit (CO2) emisyonlarını azaltma vaatlerinin gerçekleştirilmesi halinde dahi ısınma artışı 3,2 dereceye ulaşmış olacak.

Normal şartlarda bu yılın kasım ayı sonunda başlaması planlanan ancak ertelenen COP26 zirveye 200 kadar ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılması planlanıyordu. Ayrıca zirve kapsamındaki esas çalışmaları yürüten bilim insanları, kuruluşlar ve dernekler bünyesinde 30 bin kişinin katılımı planlanıyordu.