Gulo: Yeni Suriye’de eşit temsiliyet olmalıdır
Kongra Star Koordinasyonu’ndan Gulistan Gulo, “Suriye’nin yeni anayasasında kadın haklarının korunması ve yüzde 50 temsiliyet, kırmızı çizgimizdir” dedi.
Kongra Star Koordinasyonu’ndan Gulistan Gulo, “Suriye’nin yeni anayasasında kadın haklarının korunması ve yüzde 50 temsiliyet, kırmızı çizgimizdir” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim Toplumsal Sözleşmesi’nde kadın haklarının güvence altına alındığını ve yaşamın her alanının yüzde 50’lik bir kotayla katılımının garantilendiğini hatırlatan Kongra Star Koordinasyonu’ndan Gulistan Gulo, Suriye Anayasası’nın da bunu örnek alması istediklerini söyledi.
Kongra Star Koordinasyon Üyesi Gulistan Gulo, BAAS rejiminin devrilmesinden sonra Suriye'deki duruma, işgalci Türk devletinin saldırılarına ve HTŞ yönetiminin kadınlara yönelik politikalarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
BAAS rejiminin yerine geçen HTŞ’nin yarattığı endişe veya Suriye’yi yönetebileceğine dair kaygılar nedir?
HTŞ gibi cihadist bir örgütün, Suriye gibi zengin bir ülkeyi nasıl yöneteceği konusunda kaygılar yaşanıyor, çünkü HTŞ, selefi bir yapılanmadır. Şu ana kadar da Suriye halkları, HTŞ’nin Suriye’yi yönetebileceğini düşünmüyor. Yeni bir Suriye’nin nasıl şekilleneceği, yönetim biçiminin ne olacağı ve halkların geleceği hala tartışma konusudur. HTŞ, İdlib’de inşa ettiği modeli Suriye’de de uygulamak istiyor fakat bu model, Suriye’ye hatta hiçbir ülkeye uygun bir model değildir. Dolayısıyla Suriye’de üst düzeyde çelişkilerin yaşandığı bir süreçteyiz. HTŞ yönetiminin etrafında toplananlara bakacak olursak, tümü de İdlib’de işgalci Türk devletinin eğittiği, donattığı, beslediği ve yönettiği kişilerdir.
İşgalci Türk devletinin böylesi bir ortamda hem askeri hem de diplomatik faaliyetleriyle ne yapmaya çalışıyor?
Bu çeteler aracılığıyla Osmanlı hayallerini gerçekleştirmek istiyor. HTŞ’nin rejimi devirdiği süre zarfından Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelmeleri bir kez daha bu tezi doğrulamıştır. Suriye’de yaşanan boşluktan faydalanmak isteyen işgalciler, kontrolü ele geçirmeyi amaçlıyorlar. Tişrîn hattındaki direnişle büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Çeteleriyle işgali gerçekleştiremeyen Türk devleti doğrudan askerleri ve üst düzey tekniğiyle devreye girdi. Bu tarzla da sonuç alamayınca Tişrîn ile sınırlı kalmadan Kuzey ve Doğu Suriye’nin her kentini hedef alıyor. Gerçekleştirilen saldırılarla Kuzey ve Doğu Suriye’de yaratılan iradeyi, Özerk Yönetim modelini ortadan kaldırarak Suriye halklarının modelden faydalanmasının önünü almaya çalışıyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de 10 yıldır Özerk Yönetim modeli var. Kadınlar ve halklar eşit, demokratik ve adaletli bir toplum inşa ettiler.
Özerk Yönetim, tüm Suriye için model olabilir mi?
Suriye, zengin bir coğrafi yapıya sahiptir. Bu coğrafyanın zenginliği kadar halk boyutunda da zengin bir ülkedir. Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında yaşam bulan Özerk Yönetim modeli, Suriye için önemli bir örnektir. Tüm halklar bu model içerisinde kendisini görebilir ve Özerk Yönetim modeli içerisinde farklılıklarıyla eşit, demokratik ve adaletli koşullarda yaşayabilir. Halkları kucaklayan, kadınların özgür bir irade ile söz hakkı olan bu deneyimde, her bir halk iradesi, kültürü ve diliyle yani varlığını sürdürebildi. Dolayısıyla halkların dikkatini çeken birçok yönü vardır. Özerk Yönetim inşası boyunca saldırılara karşı halkların direngenliği gözler önündedir. Halklara hitap eden bir projedir. Saldırılar eşliğinde nasıl bir mücadele ile yaşamın örüldüğüne herkes şahit oldu. Suriye’de iyi bir yaşamın örülmesi Özerk Yönetim modelinden geçmektedir.
Hangi adımlar atıldığında kadın haklarının daha iyi korunacağını düşünüyorsunuz?
Kadınların haklarının korunması ve garanti altına alınabilmesi için anayasada kadınların söz hakkı eşit olmalıdır. Cinsler arası eşitliğin sağlanabilmesi önemlidir. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim Toplumsal Sözleşmesi’nde nasıl ki kadın hakları güvence altına alındı ve yaşamın her alanının yüzde 50’lik bir kotayla katılımı garantilendi, Suriye Anayasası da bunu örnek almalıdır. Suriye’nin yeni anayasasında kadın haklarının korunması ve yüzde 50 temsiliyet kırmızı çizgimizdir.
Suriye'deki kadın hareketleri arasında Kongra Star'ın rolü nedir?
Kongra Star öncülüğünde kadın hareketlerini kapsayan ve 7 Ocak’ta gerçekleşen Kadın Dayanışma Çalıştayı düzenledik. Bu çalıştaya, Kuzey ve Doğu Suriye dışından da katılımlar oldu. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan kadınların geleceğinden ziyade Suriye’deki kadınları bekleyen olası durumlar, yeni Suriye’de kadınların rolü ve kadın kazanımlarının korunmasına ilişkin kapsamlı tartışmalar oldu. Bu tartışmalar doğrultusunda Suriye’de yaşayan kadın hareketleriyle görüşmelerimiz oldu ve olacaktır. Şam’da yaşayan kadınlar, Alevi ve Dürzi kadınlarla önemli görüşmelerimiz ve ilişkilerimiz de bulunmaktadır. Yeni Suriye’nin doğru temeller doğrultusunda inşa edilmesi için kadınların rolü oldukça önemlidir. Bu doğrultuda da Suriyeli kadınlarla diyalog halindeyiz. Önceleri de Suriye’nin kentlerinde yaşayan kadınlarla ilişkilerimiz güçlüydü.
Bu dayanışma nasıl güçlendirilebilir?
Kadın Dayanışma Çalıştayı’nı örnek verebiliriz. Örgütlü bir mücadelenin geliştirilmesi için kararlı bir duruş sergilendi. Suriye’de yaşayan tüm kadınları örgütleyebilecek bir ağa sahip olarak bu dayanışma daha da güçlendirilebilir. Kısa bir süre sonra sonlanacak olan Kadın Toplumsal Sözleşmesi de bu dayanışmanın daha güçlü kılınmasına vesile olacaktır.
HTŞ gibi cihadist grupların hâkim olduğu bir ortamda kadın haklarını korumak için ne tür mücadeleler yürütüyorsunuz?
HTŞ yönetiminin ‘Kadın İşleri Bakanı’ olan Ayşe El Dibis, bir kadın olarak kendisini tanımış değildir. HTŞ’nin kontrolünde olan ve bu zihniyete hizmet eden bir kadındır. Bir kadının, kendi kimliğini, tarihini bilmemesi böylesi yakıcı tablolara şahit olmamıza neden oluyor. Kendi kadın kimliğini, kadın tarihini, direnişini ve mücadelesini bilmişi olsaydı kadınların yaşam alanlarını sınırlamaz, kadını sadece bir eve hapsetme kararı almaz ve ait görmezdi. Erkek egemen zihniyetlere karşı Suriyeli kadınların kadın kimliğini tanıması, kadın haklarını savunması gerekmektedir. Bir Suriyeli kadın kalmayana dek bu bilinci yaymamız en önemli görev ve sorumluluğumuzdur. Eğer bir kadın, kimliğini, tarihini, geçmişini bilmezse ve geleceğini öngöremezse mücadele pozisyonunda olması zorlaşacaktır. Mücadele tarzımız, kadınları ulaşmak ve bilinçlendirme ekseninde olmaya devam edecektir.
Önümüzdeki döneme ilişkin plan ve projeleriniz nelerdir?
Suriye Ulusal Kongresi’nin gerçekleşmesini beklemekteyiz. Bu kongrede yer almak için kadın örgütlülüğünün güçlenmesi için HTŞ yönetiminin engellemelerine rağmen faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Nasıl ki rejim döneminde rahat bir şekilde faaliyetlerimizi sürdüremiyorduk HTŞ yönetimi döneminde de bu durumun geçerliliği söz konusudur. Suriye için demokratik bir projenin inşa edilmesi isteniyorsa atılacak adımların samimi ve güçlü olması gerekmektedir. Böyle bir tablo şu ana kadar söz konusu değildir.
Engellerle karşılaşmaktayız fakat bu engeller mücadelenin zayıflamasına neden olmamaktadır. Kadınlar olarak Suriye Ulusal Kongresi’nde Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınları da temsil edecek bir organizasyonun olması gerekmektedir. Önümüzdeki süre zarfında da Suriye’nin tüm kentlerine ulaşan bir örgütlenme planlaması için çalışmalarımıza aralıksız bir şekilde devam ediyoruz. Bu örgütlenme doğrultusunda Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşam bulan Özerk Yönetim sisteminin yaygınlaştırılması ve nasıl ki Kuzey ve Doğu Suriye’de tüm kadın hareketlerinin örgütlenmesinde emeği, katkısı oldu ve buna öncülük etti, Suriye’de de böylesi bir öncülüğü hedeflemekteyiz.