Naci Sönmez: Sistem yaşam alanlarımızı hedef alıyor

İktidarın doğaya yönelik saldırısını sadece bir çevre felaketi olarak ele alınamayacağını söyleyen HDP MYK Üyesi Naci Sönmez, kapitalist sistemin yaşam alanlarını hedef aldığını kaydetti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Naci Sönmez, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün 48. yılında Türkiye iktidarının neoliberal politikalarına dikkat çekti. Türkiye’nin her köşesinde doğanın tahrip edildiğini, yaşam alanlarının ekolojik yıkım projeleriyle yok edildiğini vurgulayan Sönmez, "Bu yıl 5 Haziran Çevre Günü’ne aslında bizim için ‘ekolojik yıkım’ haftasına, salgın pandemi sürecinin sorunları ile girilmekte. İktidar neoliberal politikaları acımasız bir şekilde uyguluyor.

Enerji ihtiyacını nükleer santrallerle giderme noktasında ısrarlı. Nükleer santralleri gelişmiş kapitalist ülkeler ya tümüyle terk ettiler ya da terk etmek üzereler. Ancak bizdeki ısrar devam ediyor. Yetmiyor, HES’ler JES’ler her yerde ruhsatlandırılıyor. Bir de tabi siyanürle altın ayrıştırılmasında ülkemiz bu iktidarın sayesinde uluslararası şirketlerin at koşturduğu bir alan. Kaz Dağ’larında simgeleşen bu sorun aslında şu anda Karadeniz başta olmak üzere birçok yurt köşesinde sondaj çalışmalarıyla sürdürülüyor" diye konuştu.

KAPİTALİZM EMEĞİN SÖMÜRÜSÜYLE YETİNMİYOR

Tüm canlıların yaşamının tehdit altında olduğunu belirten Naci Sönmez, "Uzun yıllardır küresel kapitalizmin ve onun neoliberal politikalarının doğa katliamlarıyla direkt bir bağlantısı var. Kapitalizm artık sadece insan emeğinin sömürüsüyle yetinmiyor. Büyük kapitalist şirketler artık bütün doğal kaynakları, yaşam alanlarını, karın, rantın ve sermaye birikiminin temel saldırı alanı olarak değerlendiriyorlar.

Pandemi süreci bunun açığa çıktığı, toplumda daha görünür bir gerçek olmasına vesile oldu. Bugün kapitalizmin sınırsız büyüme perspektifinin durdurulamamasının sonuçlarını yaşıyoruz. Eko sistem tahrip edildikçe bütün canlı yaşamı büyük tehdit altında. İnsanlık bunu son pandemi süreciyle birlikte büyük bir yıkım ve çaresizlik şeklinde yaşıyor. Doğaya, yaşam alanlarına, kültürel miraslara saldırı artık siyasetin merkezindedir. Bugün sadece insan merkezli bir gelecek hayal etmek mümkün değil. Artık emeğin ve doğanın sömürüsüne karşı birleşik ve eş zamanlı bir mücadele verilmek zorundadır.

Bugünkü iktidarın durdurulması, geriletilmesi ve bu iktidara karşı yeni bir seçenek ortaya konulması, ekolojik mücadele işlevlendirilebildiği ölçüde ve toplumsallaştırılıp siyasallaştırıldığı oranda mümkündür. Sermayenin ve iktidarın doğaya yönelik saldırısı sadece bir çevre felaketi olarak ele alınamaz. Esasen sistem yaşam alanlarımızı hedef alıyor. Yeni mücadele ve halkın söz karar sahibi olduğu yeni bir sistem inşa etmek, yaşam alanlarına sahip çıkmadan, yaşam alanlarını kapitalizme karşı mücadelenin merkezine almadan olanaklı olmayacaktır" ifadelerini kullandı.

KORONAVİRÜSÜN EKOSİSTEME YAPILAN SALDIRILARLA BAĞI VAR

Bugün yaşanan salgının ekolojik yıkım ve savaşlardan bağımsız düşünülemeyeceğinin altını çizen HDP Ekolojiden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Naci Sönmez, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Yaşadığımız Covid-19 salgınının direkt olarak ekosisteme yapılan saldırılarla bağı var. İnsanların diğer canlılarla kurduğu ilişki ile ve diğer canlı yaşam alanlarına müdahale ile bağı var. Kapitalizmin sınırsız büyüme ve kalkınma politikaları bütün yaşam alanlarına müdahaleyi ve saldırıyı zorunlu kılıyor.

Doğal yaşamın bir dengesi ve sürdürülebilir olması için bir ahengi var. Bunu bozduğunuz zaman doğa kendisini savunacak bir püskürtme hareketine girişiyor. Dolayısıyla bugün kapitalizmin endüstriyel kalkınma politikaları sorgulanmadan ve yerine doğayla uyumlu bir iktisadi siyasi düzen inşa edilmeden, dünya bu salgınların daha kötülerini yaşamaya devam edecektir. Bölgemizde hem sınır ötesinde, hem de içerinde süren savaş ile çatışmalara bağlı ekolojik yıkımlar yaşanıyor. Uzun yıllardır coğrafyamızda savaşın çatışmaların sonucunda birçok tarım arazisi işlevsiz hale getirildi, yakıldı, yıkıldı yok oldu.

Bu yok olan alanlar canlı yaşamının başkalaşmasına, yer değiştirmesine neden oldu. Özcesi bugün yaşadığımız pandemiyi bu ekolojik yıkımlardan ve savaşın doğurduğu sonuçlardan bağımsız düşünemeyiz. Dolayısıyla toplumsal mücadeleyi de demokrasi ve barış mücadelesini de bu gerçeklerden azade ele alarak başarılı kılamayız."