İstatistikler kötü bir tablo ortaya koyuyor. Avrupa’da en yoksul evlerin yüzde 20’sinde doğan çocukların, beşinci yaş gününe gelmeden ölme riski iki kat daha fazla.

Sivil toplum örgütlerine göre, bu eğilim yoksulluğun çocuğun geleceğini belirlediğinin kanıtını oluşturuyor.

Bu nedenle STK’ler Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nda yetkililerle görüşmelerini sıklaştırdı. Örgütler, çocukların yoksulluk sorunu, gençlerin dışlanma sorunu ve çocuk haklarını, Avrupa kurumlarının politikalarının merkezine almak istiyor.

Euronews’e göre Terre des Hommes isimli STK’nin Genel Sekreteri Delphine Moralis, gençlerin daha fazla dahil edilmesinin önemli olduğuna dikkat çekti. Moralis, “Bu çocuklar için bir stratejidir, o halde onları siyasi tartışmalara dahil etmeyi güvenceye almalıyız” dedi.

2018’de bir çok Avrupa ülkesindeki mali kriz gerekçe gösterilerek özellikle sosyal politikalarda kesintilere gidildi. Bu durum, en kırılgan aileler üzerinde doğrudan etkide bulundu.

Bugün, her dört çocuktan biri yoksulluk tehlikesi altında bulunuyor. AB’nin bazı üye devletlerinde çocukların yarısı yoksulluk sınırı altında yaşıyor.

Özellikle çocuk mülteciler açısından durum daha da zorlu. Dünya genelinde mültecilerin yüzde 52’sini çocuklar oluşturuyor. Sivil toplum örgütleri, bu soruna yanıt olmanın temel anahtarlarından birinin eğitime erişimin sağlanması olduğuna dikkat çekiyor. Eğitim genellikle insani yardımın dördüncü ayağı olarak ifade ediliyor. ChildFund Alliance isimli STK’nin Genel Sekreteri Meg Gardinier, “En genç olanların kamplarda eğitime erişimi var, bu onların geleceğe atılmaları için bir şanstır” diye savunuyor.

Avrupa Parlamentosu da geçtiğimiz yıl Ekim ayında sosyal hakların güçlendirilmesini içeren bir tasarı kabul etti. Bu metin, çocuk yoksulluğuna karşı mücadele ve genç işsizliğini azaltmak için araçlar oluşturulması yönünde bir güvence içeriyordu. Avrupa Komisyonu da bu konu üzerinde çalışıyor ancak Avrupa Birliği’nin çocuk politikasına ne kadarlık bir bütçe ayıracağı henüz bilinmiyor.