Covid-19 salgınının durdurulması amacıyla dünya genelinde uygulanan sokağa çıkma yasağı uygulamalarına ek olarak kimi ülkelerde belirli alanlarda maske takma zorunluluğu getiriliyor.
Başta Avrupa kıtasında olmak üzere önümüzdeki aydan itibaren aşamalı olarak kaldırılacak yasaklarla birlikte maske takma zorunluluğunun hangi alanlarda getirileceği belirlenecek.
Ancak maskelerin virüsün bulaştırılmasının engellenmesinde tek başına yeterli olmayacağı kesin gibi. Virüsün tümüyle yok edilebilmesi veya sağlık açısından tehlike olmasının engellenmesi için tek çözüm olarak etkili bir aşının geliştirilmesi gerekiyor. Bu da bir ila bir buçuk yıl kadar süre alabilir.
HALEN TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINDA YAYGINLAŞMIŞ DEĞİL
Neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde farklı biçimlerde uygulanan sokağa çıkma kısıtlamalarına rağmen ülkelerin tümünde temel ihtiyaç maddeleri ile sağlık gibi alanlarda aksama yok. Ayrıca birçok kamu hizmetinin sağlanması gerekiyor ve toplu taşıma araçları da belli oranlarda hizmet vermeye devam ediyor. Bu durum virüsün az da olsa yayılma riskinin devam ettiği anlamına gelirken, bazı istisnalar dışında maske takılması zorunlu değil.
SOSYAL MESAFE KURALI HER ZAMAN İŞLEMEYEBİLİR
Sokağa çıkma kısıtlamalarının kaldırılmasından sonra yeni tip korona virüsünün yayılmasının sınırlandırılabilmesi için sıkça gündeme getirilen sosyal mesafe kuralının sürekli olması gerekecek. Ancak bu kural başta toplu taşıma araçları, mağazalar, sinema veya tiyatro salonları ile restoran gibi alanlarda yeterli gelmeyecek. Bu durumda maske takılması en etkili önlem olarak öne çıkıyor.
VİRÜSÜN BULAŞMASINI NE DÜZEYDE ENGELLİYOR?
Sağlık sektöründe kullanılan cerrahi yüz maskelerinin virüs bulaşmasını önlemede yeterli olmayacağı biliniyor. Cerrahi maskelerin yanı sıra Avrupa Birliği (AB) tarafından sınıflandırılan FFP maskelerinin en basitlerinden olan FFP1 türünün hava parçacıklarına karşı koruma oranı yüzde 80 civarında.
Daha çok sağlık çalışanlarının virüslü hastaların bakımı sırasında kullandığı FFP2 türünde ise, virüs bulaşmasını önleme oranı en az yüzde 94 ile yüzde 97 arasında. FFP3 türünde ise bu oran yüzde 99’un üzerinde.
DOKUMA MASKELER DE RİSKİ AZALTIYOR
Covid-19 salgını yeni bir aşı bulunarak tümüyle yok edilene kadar virüsün yayılmasını engellemek için her gün belki on milyarlarca maske gerekecek. Tek kullanımlık maskelerin aylarca tüketilmesi ise yoğun bir üretim ve aynı zamanda hammadde kullanımını beraberinde getirecek.
Önümüzdeki haftalardan itibaren birçok Avrupa ülkesinde devlet veya yerel yönetimlerce dağıtılması beklenen maskelerin tüm dünyada ücretsiz olarak dağıtılması ise mümkün olmayabilir. Ayrıca günlük milyarlarca kullanılacak şekilde maskelerin üretimi ve dağıtımının ne denli imkân dahilinde olacağı kestirilemiyor.
Öte yandan bugüne kadar yapılan bazı araştırmalar, evde veya atölyelerde yapıla dokuma maskelerin de belirli oranda virüsten koruma imkânı sunduğunu gösteriyor. 2008 yılında ABD’deki Public Library of Science’da yayınlanan bir makalede, dokuma maskelerin de virüs bulaşma ve bulaştırma riskini ‘ciddi biçimde’ azalttığına yer verilmişti.
Yakın dönemde Journal of Medical Virology’de yayınlanan bir başka makalede ise, dokuma maskelerin virüsleri yüzde 95’e kadar bloke edebileceğine yer verilmişti.
Bu maskeler her ne kadar sağlık çalışanlarının kullandığı FFP 2 ve 3 türleriyle kıyaslanamasa da, hem yıkanarak yeniden kullanılabilmeleri hem de uygun malzeme ve tekniklerin kullanımı sayesinde evde dahi yapılabilecek türden. Şu anda birçok internet sitesinde bu tür maskelerin evde nasıl yapılabileceği de anlatılıyor. Ancak bunun için bireylerin paylaştığı videolardan çok, bir sağlık kuruluşu veya alanında uzman şirketlerin yaptıkları paylaşımları örnek almak gerekiyor.