KJC: Genç kadınları öz savunmanın kalesi olmaya çağırıyoruz

“Genç kadınlar öz savunmanın kalesidir” denilen Komalên Jinên Ciwan Koordinasyonu'nun açıklamasında, öz savunmasız bir yaşama yaşam denilemeyeceğinin altı çizildi.

Komalên Jinên Ciwan (KJC) Koordinasyonu, genç kadınların KJK ve PAJK’ın öz savunmaya dair ilan ettikleri deklarasyonu doğru kavrayıp bilince çıkarması gerektiğini vurgulayarak, “Kadınlar olarak kendi savunmamızı, haklarımızı erkeğin insafına ve onun kurumlarına bırakamayız. genç kadınları öz savunma mücadelesini geliştirmeye, öz savunmanın öncü gücü, kalesi olmaya çağırıyoruz” ifadeleri kaydedildi.

KJC Koordinasyonu’nun açıklamasının tamamı şöyle:

Gençliğimizin anlamı onurlu yaşanılabilir bir dünya kurmaktır. Bu anlama yaraşır bir genç kadın öz savunma sistemini geliştirmek toplumsal ahlaki görevlerimizdendir. Biz genç kadınlar bunu gerçekleştirmek için varız ve mutlaka başarmalıyız. KJK ve PAJK kadın öncü örgütlerimizin son olarak birlikte ilan ettikleri öz savunma deklarasyonundan biz genç kadınlara yapılan çağrıyı doğru bir şekilde kavramalı ve bilince çıkartmalıyız. Gençlik tutku ve zaferimizi bu temelde ayaklandırmalı ve ne olursa olsun öz savunmasız bir yaşamı amaç edinmemeliyiz. Biz genç kadınlar olarak öz savunmasız bir yaşama yaşam diyemeyiz. Bu ancak başkalarının denetimi iktidarı ve egemenliği altına girmiş bir köle yaşamıdır. Özgür bir yaşam gibi bir hakikat bizler ile buluşmayı beklerken köleliğe boyun eğmek asla kabul edilemezdir. Bundan dolayı genç kadınlar olarak tüm yaşamımızda öz savunmayı egemen kılmak bizler için insanca yaşamanın gerekçesidir.

DÜŞMANIN GÖLGESİ ALTINDA GELECEK HAYALLERİ KURULAMAZ

Genç kadınlar olarak öz savunmanın ilk gereği düşmanını tanımaktır. Karşında seni yok etmeye çalışanı, yaşam içinde sana ölümü dayatanı doğru tanımak ve ona kaşı durmaktır. Bu yüzden genç kadınlar olarak ilk görevimiz; düşman kimdir, bizlere nereden ve nasıl saldırıyor, bunu doğru kavramalı ve bilince çıkarmalıyız ki savunma kalkanlarımızı doğru bir şekilde yaşam mevzilerimizde güçlendirelim. Öbür türlüsü her yerden saldırıya ve imhaya açık bir durumda kendimizi bırakmak olur. Erkek egemen sistemin kurumlarından erkek aklı ile donatmış olduğu üniformalıları ve üniformasız tacizci ve tecavüzcülerinin tek amacı her yerde erkek iktidarını yaymaktır. Bu temelde de yaşamı kadına dar etmek ve yaşanılamaz kılmak tek hedefleridir. Kadınlar olarak kendi savunmamızı, haklarımızı erkeğin insafına ve onun kurumlarına bırakamayız. Erkek egemen sistemin polisi, jandarması, hukuku, eğitim sistemi, sanat adı altında dayattığı kölelik kültürü, insanlığı kandıran sözde insan hakları yasaları kadına ölümden başka bir şey vermemektedir. Düşman sana karşı olandır, seni yok etmek isteyendir. Düşmandan ne yar olur, ne adalet beklenir ne de onun gölgesi altında gelecek hayalleri kurulabilir. Düşmana karşı yapılacak olan tek şey savaşmaktır, mücadele etmektir bunun da tek yolu öz savunma sistemini geliştirmektir!

Kurdistanlı genç kadınlar olarak Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da faşist sömürgeci AKP-MHP eliyle Deniz Poyrazlardan, Gülistan Dokulara, İpek Erlere, Özgecan Aslanlara ve daha adını buraya yazmadığımız binlerce kadının ve gençlerimizin katledilmelerine tanık olduk. Faşist Erdoğan ve katliamcı rejimi adeta bir tecavüz devleti olup çıkmıştır. Tüm sistem bu tecavüz devletinin ayakta kalması için donatılmaktadır. Adeta ne kadar kadın katleder ve iradesini kırarsa o kadar güçlenirim esası ile kadınlara karşı bir savaş içerisindedir. Tüm yaşam sahalarında kadınlar ve erkek egemen sistemi bir savaş içerisindedir. Böyle bir topyekûn savaş içerisinde kendimizi savunma dışında bir yolumuz yoktur. Varlık için, XWEBÛN olabilmek için öz savunma dışında bir yol yoktur. En son Botan Şırnak’ta faşist Erdoğan’ın tecavüzcü çetelerinden olan unsurun sokak ortasında bir genç kadına saldırması ve taciz etmesi , bunun karşısında onurlu Botan halkının ve gençlerinin o tecavüzcüyü linç etmeleri tüm Kurdistan gençliğine ve kadınlarına, tecavüzcü rejime karşı yapılması gerekeni göstermiştir. Öz savunma sistemimizi örgütleyerek Kurdistan’ın tüm sokaklarını, mahallelerini köylerini ve şehirlerini düşmana ve onun erkek aklı ile donatılmış kişilerine ve kurumlarına dar etmeli ve Kurdistan’dan defetmeliyiz! Her yerde Şırnak gençlerinin ve halkının ruhu ile tecavüzcülerden ve katliamcılardan hesap soruldukça, onurlu ve ahlaklı bir yaşamı kurabiliriz.

Kurdistanlı genç kadınlar olarak bu tecavüzcü sistemden bizden aldıklarına karşın soracağımız büyük bir hesap ve almamız gereken binlerce kadının intikamı bir görev olarak önümüzde durmaktadır! Efrîn’de ve Serêkaniyê’de katledilen kaçırılan Melek İlhamlar gibi binlerce genç kadın, Şengal’de DAİŞ-KDP ve faşist Erdoğan rejimi saldırıları ile kaçırılan ve hala akıbeti belli olmayan binlerce Êzidî kadını ve çocukları, Güney Kurdistan’da KDP-MİT ortaklığı ile katledilen Nagihan Akarsel ve her gün Güney Kurdistan’da KDP aklının kurbanı olan Maryalar,…, İran’da Jîna Emînîler, Armitalar, Rimalar devlet eli ve aklı ile yaşanan katliamların ve almamız gereken intikamın adı olmaktadırlar.

ÖZ SAVUNMA SİSTEMİMİZİ ÖRELİM

Ne kadar öz savunmalı olursak o kadar kölelik zincirlerini kırabilir ve özgürlüğe yakın oluruz. Ne kadar öz savunma gücünü oluşturursak, erkek sisteminin katliamcı elleri biz kadınları eksiltemez. Öz savunma örgütlülüğü ile her gün giderek güçlenen iradeli kadın özgürlük sistemine kavuşuruz. Bilinçlendikçe, kendimizi hem düşünsel hem de fiziki anlamda eğittikçe ve donanımlı hale getirdikçe şiddet ve baskıları aşıp iradeleşmeyi, öz savunmayı geliştirebiliriz.

Bu anlamda şunu doğru anlamda bilince çıkarmalıyız ki kadın ulusu olarak bizler bir  bütünüz. Kadının ırkı, dili, ulusu, kültürü birdir. Kadınlık, toplumların ortak vicdanı ve aklının simgesidir, özüdür. Bu anlamda dünyanın neresinde olursa olsun Kurdistan başta olmak üzere Afganistan’dan Fransa ya, İran’dan Avusturya’ya, Ukrayna’dan Filistin’e kadar uzanan kadın kırımlarının amacı birdir. Bu anlamda nerede olursak olalım kadınlar ve gençler olarak tecavüzcü-faşist erkek sistemlerine, kurumlarına ve ordularına karşın ortak mevzide yer aldığımız bilinci ile kadın devrimi saflarımızı güçlendirmeli ortak ruh, akıl ve savunma ile hareket etmeliyiz. Bu anlamda biz genç kadınlara düşen görev ortak mücadele ruhunu her alanda ve eylemsellikte oluşturmak ve buna göre öz savunma sistemimizi örmektir.

Önder APO ‘nun eşsiz formülü JIN JIYAN AZADÎ’nin nasıl bir topyekûn savunma, direniş ruhu oluşturduğunu yarım asrı aşkındır gelişen kadın devrimi mücadelesinin nasıl bir düzeye geldiğini tüm dünya halklarının gözleri önüne sermektedir. Önder APO kadın öz savunmasının kurucusu ve önderidir. Tüm dünya kadınlarına ve halklarına PAJK’ı, KJK’yi, YJA-Star’ı , KJC’yi, YPJ, YJŞ, YPS-JIN, HPJ ve KBD-H’yı armağan ederek erkek aklına ve onun binlerce yıllık sömürgeci sistemine karşı görkemli bir öz savunma mücadelesini geliştirmiştir. Bu öz savunma sistemini daha güçlendirip büyüterek Önderliğin fiziki özgürlüğünü garantileyebiliriz. Gelişen öz savunma sistemi yıkılan imha ve soykırım politikasıdır.

Bu bilinç ile öz savunma mücadelesinin öncü gücü olan genç kadınlar olarak tarihi rol ve misyonumuzun farkındalığı ile PAJK ve KJK ‘nin öz savunma çağrısına doğru cevap olmalıyız! Bakûr,Rojava,Başur, Rojhilat ve Avrupa mücadele alanlarında yaşam gerekçemiz olan öz savunma sistemini örerek kadın katliamlarının ve kırımının intikamını almalıyız.

Bu temelde PAJK ve KJK’nin “Bi Jin Jiyan Azadî Ber bi Şoreşa Jinê” şiarıyla başlattığı hamleye bizler de dinamizmi ve öncülük misyonu ile yüreği özgürlük için atan, her türlü kirli politikanın hedefi olan ve bunun için de yaşamın gerçek anlamına kavuşma arayışında olan tüm genç kadınları öz savunma mücadelesini geliştirmeye, öz savunmanın öncü gücü, kalesi olmaya çağırıyoruz. Tüm genç kadınları özgürlüğü için, özgür bir yaşam için mücadele de seferber olmaya çağırıyoruz. Yükselen Kadın Özgürlük Devrimi mücadelesi bayrağını gururla taşımaya çağırıyoruz. Kadın devrimini garantilemek için şimdi en önde mücadele etme ve direnişe geçmenin zamanıdır diyoruz!