DBP Kadın Meclisi: Tecrit ve savaşa karşı sesi yükseltmeliyiz

DBP Kadın Meclisi, İmralı tecridinin kırılması için mücadeleyi sürdüreceğini vurgulayarak, "Bu süreçte en güçlü ses ve mücadele savaş karşıtlığı üzerine olmalıdır" dedi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi, 31 Mart Yerel Seçimlerin sonuçlarını 4 Mayıs’taki toplantıda değerlendirdi. Gün boyu süren toplantıda seçim sonuçları, sonrasında yaşanan gelişmeler, kadın kazanımlarına yönelik saldırı ile mücadele hattı tartışıldı.

DBP Kadın Meclisi, toplantının sonuç bildirgesini “Kadın kazanımlarına ve örgütlü mücadelesine yönelik saldırılara karşı jin jiyan azadî şiarıyla her yerde olacağız” başlığıyla açıkladı.

Bildirgede "Cumhur İttifakı’nın devletin bütün gücünü seferber ederek girdiği seçimlerde ortaya çıkan sonuçlar, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi adına yeni ve güçlü bir eşiği açığa çıkarmıştır. Kürt halkının ve özelde de kadınların kazanımlarını ve mücadelesini hedef alan, buradan devşirmeyi hedeflediği güçle toplumu nefessiz bırakmaya çalışan AKP-MHP iktidarı en çok da bu alanların direnişi ile seçimde kaybetmiştir. Kürt halkının iradesine kayyum seçmen ile müdahale etmek isteyen, Kürt ve kadın düşmanı ittifaklarla kendine yeni alanlar yaratmak isteyen iktidar karşısında toplumun değişim talebi, demokratik yeni yaşam talebi kazanmıştır” denildi.

'EN GÜÇLÜ SES SAVAŞA KARŞI ÇIKMALI'

Dünyada ve Ortadoğu’da siyasi ve ekonomik ilişkilerde yeni arayışların öne çıktığına, yürüyen ve olası savaşlarda enerji koridorlarının belirleyici olacağına dikkat çekilen sonuç bildirgesinde şunlar kaydedildi:

"Savaş ve şiddetin tek seçenek olarak dayatılmaya çalışıldığı bu süreçte en güçlü ses ve mücadele savaş karşıtlığı üzerine olmalıdır. Seçimlerde aldığı yenilginin hemen ertesinde sınır ötesi operasyonla savaş politikalarında ısrarda devam eden iktidarın Bağdat ve Hewler ziyaretleri de bu politikanın bir parçasıdır. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümünün yerine inşa edilen tecrit rejimi bu politikanın devamıdır. Ancak tarihsel olarak deneyimlenen bir gerçeklik var ki savaş politikalarında ısrar eden iktidarlar da kaybetmiştir. Savaş politikalarının ülkede yarattığı derin yoksulluk, toplumda yarattığı kutuplaşma ve derinleştirdiği hukuksuzluk artık devam ettirilemez bir noktaya gelmiştir. İnkar ve asimilasyon politikaları iflas etmiştir ve bugün seçim sonuçlarını belirleyen ve iktidara kaybettiren bu politikalardır.

 'KADIN MÜCADELESİ HEDEF ALINDI'

Kurdistan’da yürütülen özel savaş politikaları ile kadınların ve gençlerin örgütlü mücadelesi hedef alınmış, üniformalı şiddet, cezasızlık politikası ve uyuşturucu özel savaşın araçları olarak uygulanmıştır. Yakın zamanda Van ve Şırnak’ta uzman çavuşların kadınlara yönelik taciz, tecavüz ve saldırıları, öncesinde yaşananlar, kolluk güçlerinin Kurdistan’da nasıl konumlandıklarının ve nasıl korunduklarının en açık göstergesidir. Erkek egemenliğine ve onun siyasetine karşı inşa ettiğimiz kazanımlarımızı ve mücadelemizi yükselttiğimiz eşbaşkanlık sistemimiz ve eşit temsiliyet modelimizi hedef alan saldırılar karşısında kadın düşmanı politikalar ve ittifaklar karşısında, sokakları, meydanları, jin jiyan azadî felsefesiyle ören kadınlar bu sürecin en güçlü yürütücüsü olmuştur.

'GÜÇLÜ BİR DURUŞ SERGİLENDİ'

Ülkenin en temel sorunu olan Kürt sorunu ve çözümü konusunda savaş politikasını dayatan ve ülkeyi her türlü şiddetin uygulandığı bir yere dönüştüren iktidar karşısında başta Kürt halkı olmak üzere kadınlar, gençler, emekçiler, emekliler demokratik bir ülke ve politik ahlaki toplum lehine güçlü bir duruş sergilemiştir. 8 Mart’ta, Newroz’da, 31 Mart’ta ve 1 Mayıs’ta milyonlar, emeği, özgürlüğü, eşitlik ve demokrasi için tek ses olmuş ve geleceğini savunmuştur. DBP Kadın Meclisi olarak bu savunun, ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü bir sistemin inşasına dönüşmesini öncelikli bir sorumluluk olarak görüyoruz. Kadın kazanımlarına ve örgütlü mücadelesine yönelik saldırılara karşı jin, jiyan, azadî şiarıyla her yerde olacağız ve kadın dayanışmasını büyüteceğiz. Hukuk katliamı olan tecridin ortadan kalkması, Kürt sorununun demokratik çözümü ve çözümün esas muhatabı olan Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için yaşamın ve barışın siyasetini yapmaya devam edeceğiz.”