Newroz halkının Kawa’laşma zamanı
AKP-MHP faşist iktidarı tarih boyu var olmuş Dehak’ların uyguladığı zor, zulüm ve baskının kat be katını uygulayarak ayakta kalmaya çalışmaktadır... Newroz halkının tümüyle Kawalaşması zamanı yakındır.
AKP-MHP faşist iktidarı tarih boyu var olmuş Dehak’ların uyguladığı zor, zulüm ve baskının kat be katını uygulayarak ayakta kalmaya çalışmaktadır... Newroz halkının tümüyle Kawalaşması zamanı yakındır.
Leyla Güven’in açlık grevi 120 günü geçti. Dünyanın en zor eylemini büyük bir coşku ve moralle sürdürmesi yurtseverlik ve özgürlük bilincinin ne kadar yüksek olduğunun kanıtıdır. Eyleminin ilk günlerinde “yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerin yoldaşıyım” demesi eyleminin felsefi derinliğini göstermektedir. Bir kişinin devrimci demokratik karakterini her şeyden önce yaşam ve mücadele felsefesi belirler. Önder Apo’nun Kürdistan’daki en büyük çabası topluma yaşam ve mücadele felsefesi kazandırmak olmuştur. Çünkü doğru bir yaşam ve mücadele felsefesi kazanılmadan özgürlük mücadelesi geliştirilemez ve başarıya ulaştırılamaz. Leyla Güven’in karakteri ve mücadele kişiliği Önder Apo’nun çabaları ve mücadelesinin ortaya çıkardığı bir değerdir. Değerli halk önderi Leyla Güven de Önder Apo’nun kadın özgürlük çizgisiyle kendisini tanıdığını ve yaşamının anlama kavuştuğunu söylemiştir. Önder Apo’ya ve halka olan borcunu ödemek için süresiz-dönüşümsüz açlık grevine girmiştir. 14 Temmuz direnişinin öncüsü M.Hayri Durmuş’un “mezarıma halka borçlu olduğum yazılsın” sözünün şu anki temsilcisi Leyla Güven yoldaştır. Böylece yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerin yoldaşıyım, demesi gerçek anlamına kavuşmaktadır.
Leyla Güven duruşu şunu göstermektedir. Kadın, doğru yaşam felsefesine sahip olursa özgürlükte muazzam derinleşir, kazanılan özgürlük tutkusu yenilmez hale gelir. Kadın toplumsal hakikatin merkezindedir. İnsanlık açısından hakikate ulaşmak kadını anlamakla mümkündür. İnsanlığın arayışı olan kutsallık kadın merkezli toplumsal yaşamın ta kendisidir. Önder Apo’nun gücü ve bilgeliği bu hakikati anlamadaki yoğunlaşmasından ileri gelmektedir. Toplumu da toplumsallığı da toplumsal sorunları da kadın gerçekliğini anlayarak kapsamlıca önümüze sermiştir. Bugün toplum gerçekliğini daha iyi anlıyorsak, kadınlar kendi gerçekliklerini tüm boyutuyla kavrıyorsa bunu Önder Apo’ya borçluyuz. Öte yandan tarih boyu en kapsamlı ve derin sömürü ve baskıya kadınlar muhatap olduğu için özgürlük ve demokrasiyi derinliğine ve kapsamlı anlama avantajları bulunmaktadır. Leyla Güven’in gerçek kişiliği ve iradeli duruşu kadınların toplumsal hakikatte kendi konumlarının bilincine varmasından ileri gelmektedir.
Eğer kadın toplumsal hakikatte kendi konumunu bilir, bunun bilincine kavuşursa sezgileri de güçlü olur. Özgür ve toplumcu demokratik yaşam için faydanın da tehlikenin de nerede ve nasıl geldiğini görür. Leyla Güven’in Kürdistan ve Ortadoğu’da özgür ve demokratik yaşamın İmralı’daki tecridin kırılmasıyla bağını görmesi de bu temelde gerçekleşmiştir. Baskının, zulmün, çözümsüzlüğün ortadan kaldırılmasının anahtarının tecridin kırılması olduğunu derinden sezmiştir. Yüzündeki özgüven, mutluluk ve rahatlık bu nedenledir. Ölümü yenerek ölümsüzlüğe ulaşmak böyle oluyormuş. Biz bunu Önderlik gerçeğinde çok iyi görmüştük. Önder Apo’nun yaşamı ve her anı bu hakikati ifade etmektedir.
Leyla Güven, Önder Apo’nun halk için, “benden daha fazla siz tecrit altındasınız” değerlendirmesini de çok iyi anlamıştır. Önder Apo üzerindeki tecridin tüm halk için tecrit olduğunu siyasal mücadele pratiğinde çok iyi görmüştür. Bu açıdan Demokratik Toplum Kongresi eşbaşkanı olarak halk üzerindeki tecridin de, Önder Apo üzerindeki tecridin de mücadele ile kırılacağı bilinciyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevine girmiştir. Bu eylemini kararlıca sürdürmesi, tüm halka da “sizlerin üzerindeki tecridin kırılması için İmralı’daki tecridi kırma mücadelesine katılmalısınız” çağrısı olmaktadır.
Önder Apo’nun “asıl siz tecrit altındasınız” sözünü çok iyi anlamamız lazım. İmralı’da bir halk tecrit altındadır. İmralı’da bir kişinin tecrit altında olduğunu sanmak günümüzün Kürt halk gerçeğini anlamamaktır. Önder Apo ile Kürt halkının bir bütünün parçası olduklarını anlamamaktır. Bir halk, Önderliği ile halktır. Tabi ki var olmak ve özgür yaşamak isteyen halk için… Böyle halkların Önderleri olur. Özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren bir halkın Önderi tecrit olacak ama o halk serbest biçimde yaşamına devam edecek; bu mümkün değildir. Önder Apo, bizler ve tüm Kürt halkına bunu bir daha hatırlatmıştır. Bu açıdan Önderliğin tecrit altında olmasına karşı mücadele aynı zamanda halk üzerindeki tecridin kırılma mücadelesidir.
Olgulara bütünlüklü bakış çok önemlidir. Kapitalizm, onun pozitivist ve olgucu anlayışı, yaşamı parçalı hale getirmektedir. Toplum üzerindeki egemenlik ve sömürü de böyle gerçekleşmekte ve tahkim edilmektedir. Önder Apo üzerindeki tecridin halk üzerindeki tecrit olduğunu anlamamak kapitalist modernitenin toplumda yarattığı zihniyet çarpıtması ve parçalamasının sonucudur. Bu açıdan Önder Apo’nun tecridine karşı olanların, kendi üzerindeki tecridi de derinliğine hissetmesi ve bunu kırmak için harekete geçmesi gerekir. Kürt halkı Önder Apo üzerindeki tecride karşı mücadele geliştiğinde kendi üzerinde yoğun bir tecrit olduğunu daha iyi anladı. Bu açıdan en başta da kendi üzerindeki tecridi kırma anlamına gelen eylemselliğe geçmesi gerekiyor. Leyla Güven ve tüm direnişçiler bu gerçeği gördüler. Şimdi bu gerçekliğin tüm toplum tarafından anlaşılıp harekete geçilmesi zamanıdır. Yoksa kendi üzerindeki tecridin farkında olmamak olur ki, bu da halk olarak kendini ölüme yatırmanın başka bir biçimidir.
Ancak onlarca yıllık mücadele deneyimi olan ve Önder Apo’nun mektebinden ders görmüş olan Kürt halkı, kendi üzerindeki tecridi kabul etmeyecektir. Önder Apo daha esaret altına düşmeden önce defalarca “nasıl bir halk yarattığımızın bilincindeyim, Newroz halkı yaratılmıştır” diyerek, zulmü kabul etmeyecek bir Kürt halk gerçeğinin yaratılmış olduğunu söylemiştir. Kürt halkı onlarca yıllık yoğun mücadele içinde çelikleşen bir halk gerçekliğine sahiptir. Herhangi bir olayın yarattığı öfke patlamasına dayalı bir mücadele verilmemiştir. Her günü büyük bedellerle geçirilen, her anı mücadele olan, yıllar içinde ortaya çıkmış bir halk gerçeği vardır. Newroz halkı bir demokratik devrim halkıdır. Hem de toplumsal hakikatin merkezinde olan kadın özgürlüğüne dayalı bir devrimdir. Böyle bir devrim, yenilmezlik iksirini içmiş bir devrim karakterindedir. Böyle bir halkı uzun süre tecrit altında tutmak zordur. Zaten bu nedenle AKP-MHP faşist iktidarı tarih boyu var olmuş Dehak’ların uyguladığı zor, zulüm ve baskının kat be katını uygulayarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Ancak on yıllara dayalı kadın özgürlükçü devrimin yarattığı bir halk, bu yol ve yöntemlerle uzun süre zapturapt altında tutulamaz. Newroz halkının tümüyle Kawalaşması zamanı yakındır.