Strasbourg’da çadır eylemi: İrademizi özgürleştireceğiz

“Abdullah Öcalan’a Özgürlük; Kürt Sorununa Çözüm Hamlesi” kapsamında Strasbourg’da çadır eylemi düzenlendi. Dağıtılan broşür ve okunan metinlerle Türk devletinin tecridi teşhir edildi, Kürt sorununun çözüm iradesinin Abdullah Öcalan olduğu ifade edildi.

Dünyanın bir çok yerinde Kürtler ve dostları “Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm Hamlesi” kapsamında eylemliliklerine devam ediyor. Hamle kapsamında düzenlenen eylemlerin adreslerinden birisi de gün içerisinde Fransa’nın Strasbourg kenti oldu.


Strasbourg Demokratik Kürt Toplum Merkezi (DKTM – Strasbourg) ve Zin Kadın İnisiyatifi ortaklığında Strasbourg Garı önünde çadır eylemi düzenlendi. Açılan çadır Kürt Halk Önderi Öcalan’ın sözlerinin yer aldığı fotoğraflar ve özgürlüğüne vurgu yapan afişlerle donatıldı.

Çadır önüne kurulan standa ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecritin tarihçesi, tecritin neden bir insanlık suçu olduğu ile ilgili broşürlerle, Öcalan’ın mücadelesi ve paradigmasını ele alan farklı dillerde kitapçıklar yer aldı. Kitle çalışmasının yanı sıra Zin Kadın İnisiyatifi aktivistleri ile Öcalan’a Özgürlük İnsiyatifi’nden Sarah Glynn konuşmalar yaptı.

ÖNDERLİĞİMİZİN ÖZGÜRLÜĞÜ KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

Zin Kadın İnisiyatifi aktivistleri yaptıkları konuşmada Kürt kadınları olarak yeni bir dünyanın inşasında verdikleri özgürlük mücadelesinin Demokratik Konfederalizm’le mümkün olabileceğini belirttiler. Kürt Halk Önderi Öcalan’ın paradigmasının kadın özgürlüğünü esas aldığının ifade edildiği konuşmalarda Öcalan üzerindeki tecrdin aynı zamanda kadınların özgürlük mücadelesine yönelik bir saldırı konsepti olduğuna dikkat çektiler.

İşgalci Türk devletinin bir yandan tecriti derinleştirirken, diğer yandan özgürlükleri için mücadele eden kadınlara yönelik baskıyı arttırdığının altı çizilen konuşmalarda, uluslararası güçlerin de bu saldırı politikasına destek verdiği vurgulandı.

Kadınların erkek egemen sistem ve ulus - devlete karşı mücadelesinin Kadın Kurtuluş İdeolojisi (Jineoloji) ve kadın ordulaşması ile büyüdüğünün vurgulandığı konuşmalarda Abdullah Öcalan’ın bu ideoloji ve mücadelenin öncüsü olduğu ifade edildi.

“Kürt kadınları olarak Önderliğimizin özgürlüğü, mücadelemizin kırmızı çizgisidir” denilen konuşmalarda Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve kadınların özgürlüğü sağlanıncaya kadar mücadelenin devam edeceği vurgulandı.

ABDULLAH ÖCALAN VE KÜRT HALKININ SESİ OLACAĞIZ

“Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi”nden Sarah Glynn ise konuşmasında Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin bir insanlık suçu olduğuna dikkat çekti. “Kürt halkının dostları ve Öcalan’ın yoldaşları olarak bizler işlenen bu suça karşı enternasyonal dayanışmayı büyüteceğiz” diyen Glynn, Öcalan’a yönelik tecritin ve esaretinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Kürt sorununun çözüm iradesine karşı işlenen bu suç aynı zamanda Kürt halkına, dünyada eşit ve adil bir yaşam isteyen tüm insanlığa karşı işleniyor” diyen Sarah Glynn durmayacaklarını ve uluslararası bu sessizliğe karşı Abdullah Öcalan’ın ve Kürt halkının sesi olacaklarını belirtti.

EGEMEN GÜÇLER ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR

TEV – ÇAND hunermendlerinden Sidar Amed ise Avrupa ülkelerinin Kürt halkının iradesi Abdullah Öcalan üzerinde tecrit ve esaretine karşı üç maymunu oynadığını ifade etti. ”İmralı’daki tecrit tüm Kürdistan’da uygulanıyor” diyen Sidar Amed “Önder Apo ile halk bir bütündür. Bugün başlatılan hamleye dünyanın birçok yerinden insanlar katılıyor. Bizim çağrımız tüm Kürt halkınadır. Tecriti kırmak ve Önderliğimizin özgürlüğünü sağlamak için herkesin alanlara akması gerekiyor”dedi.

HEDEP Avrupa Konseyi temsilcisi Fayik Yağızay ise başlatılan hamlenin çok önemli olduğunu vurguladı. Yağızay, “Türk devleti ve uluslararası güçlerin Sayın Öcalan’a yaklaşımı tamamen siyasidir. Sayın Öcalan’a dönük tecrite insan hakları ve hukuk çerçevesinde yaklaşmak elbette önemli fakat uluslararası güçlerin ve Türk devletinin yaklaşımı tamamen siyasidir. Dolayısıyla Kürt halkının da tamamen siyasi bir duruş içerisinde olması gerekiyor. Özellikle Türk devletinin Sayın Öcalan’a yaklaşımı siyasi ajandasına bağlı ilerliyor. Özellikle savaşa ve çatışmaya ihtiyacı olduğunda, daha gergin bir atmosfere ihtiyacı olduğu zaman İmralının kapılarını kapatıyor; tecrit uyguluyor. Sayın Öcalan’ın sesinin duyulmasını; kendi fikir ve düşüncelerini dışarıya ulaştırmasını engelleyen bir tavır içerisine giriyor. Herkes biliyor ki Sayın Öcalan konuştuğu zaman dönemin ruhuna uygun bir atılım yapar ve tarihin akışını değiştirir”dedi.

Kürt halk Önderi Öcalan üzerindeki son 3 yıllık tecridin tamamen Türk devlerinin ve mevcut iktidarın çıkarlarına uygun şekilde yürütüldüğüne dikkat çeken Yağızay devamında şu değerlendirmede bulundu, “Oysa Sayın Öcalan eğer Kürt sorunun siyasal çözümüne katkı sunma ve kendi rolünü oynama imkânına sahip olsa inanıyoruz ki şu anda siyasal atmosfer çok farklı olurdu. Uluslararası güçlerin Türk devletine yaklaşımı çok farklı olurdu.”

Kürt halkının savaş değil demokratik bir çözüm istediğini ifade eden Fayik Yağızay, “Bu sorunun siyasal ve demokratik çözümünü isteyen herkesin, tüm Kürt halkının bu kampanyaya güç vermesi gerekiyorki Sayın Öcalan konuşabilsin, kendi rolünü yerine getirebilsin”.