Nagazaki’den 75 yıl sonra nükleer tehlike sürüyor

Bundan 75 yıl önce, Hiroşima’dan üç gün sonra Japon kenti Nagazaki’ye atom bombası atıldı. Hayatta kalanlar dünyanın nükleer silahlardan vazgeçmesini istiyor.

6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya “Little boy” adı verilen Amerikan atom bombası bırakıldıktan üç gün sonra, 9 Ağustos’ta Nagazaki kenti nükleer alevler arasında kaldı.

Dönem açısından yeni olan bu iki büyük yıkıcı bomba, Japonya’nın diz çökmesini sağladı. 15 Ağustos 1945’te imparator Hirohito İttifak güçleri karşısında teslim olduklarını açıkladı ve böylece İkinci Dünya Savaşı sona erdi.

Pazar günü Nagazaki kurbanları anısına, patlamaya yakın bir yerde olan Urakami Kilisesi’nde bir ayin düzenlendi. Başka kişiler de Barış Parkı’ndaki bir törende toplandı. Törene katılanların sayısı geçen yıllara oranla, koronavirüs nedeniyle yüzde 90 oranında kısıldı.

AFP’ye konuşan 88 yaşındaki Terumi Tanaka, bombardımanın olduğu gün 13 yaşında olduğunu hatırlıyor.

Tanaka, “Yanıkları ve korkunç yaraları olan çok sayıda insanın ölmüş kişileri, bir barınağa çevrilmiş ilkokula taşıdıklarını gördüm” diyor. Tanaka, atom bombasının atıldığı gün iki teyzesini kaybetmiş.

Hayatta kalanların dünyanın nükleer silahlardan vazgeçmesi gerektiğini düşündüğünü ifade eden Tanaka, “Çünkü genç kuşakların aynı şeyi yaşamasını istemiyoruz” diye kaydediyor.

Tanaka, “İnsan varlıkları bugün 13 bin dolayında atom bombasına sahip. Buna nasıl izin verilebilir? İnsanları bunların bir daha asla kullanılmayacağına inanıyor. Ama bunu asla bilemeyiz, asla bilemeyiz” diyor.

Hiroşima’ya atılan atom bombası 140 bin kişinin ölümüne yol açtı. Çok sayıda kişi bombalama anında, bazıları yaralarına yenik düşerek, bazıları da haftalar ya da aylar sonra radyasyondan dolayı can verdi. Nagazaki’ye atılan ikinci Amerikan atom bombası ise 74 bin kişinin ölümüne neden oldu.

ABD hiçbir zaman resmi olarak özür dilemedi. Ama 2016 yılında dönemin başkanı Barack Obama, görevi sırasında Hiroşima’yı ziyaret eden ilk ABD başkanı oldu. Obama hayatını kaybedenleri anarken, nükleersiz bir dünyaya çağırdı. Bugün nükleer silahların çoğu Rusya ile ABD’nin elinde bulunuyor.