8 Kasım’da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) seçimlerinde 45’inci başkan olarak seçilen Donald Trump, uluslararası toplumdan gelen baskılara karşı yumuşama sinyalleri vermeye devam ediyor.

2015’te Paris’teki COP21 İklim Konferansı’nda kabul edilen anlaşma Obama yönetimince imzalanarak onaylanmıştı. Küresel ısınmanın iklimsel değişikliklerde önemli rol oynadığını ve sınırlanmasını öngören anlaşmaya Donald Trump ve bağlı olduğu Cumhuriyetçi Parti’den yoğun itirazlar gelmişti.

Küresel ısınmaya yol açan zararlı gazların beşte birine yakınından sorumlu tutulan ABD’nin yeni yönetiminin anlaşmaya yaklaşımı önem taşırken, Trump’tan daha önceki vaatlerinde ısrarcı olmayacağı açıklaması geldi.

New York Times’e konuşan Donald Trump, İklim Anlaşması’nı ‘yakından incelediğini’ söylerken, anlaşma konusunda ‘açık kaldığını’ dile getirdi. İklimsel değişiklikler ile insanlık arasında bir bağ olduğunu kabul eden Trump, anlaşmanın getireceği ekonomik maliyetin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savundu.

COP21 zirvesinde kabul edilen anlaşma, küresel ısınmanın 19’uncu yüzyıla oranla 21’inci yüzyıl sonuna kadar 2 derecenin altında tutulmasını hedefliyor. Bu kapsamda ülkelerin petrol, kömür ve doğalgaz gibi klasik enerjiler yerine rüzgar, güneş ve su gibi yenilenebilir enerjilere yönelmesi isteniyor.

Anlaşma ayrıca iklimsel değişikliklerden en çok etkilenen yoksul ülkelere yıllık 100 milyar dolar yardım yapılmasını öngörüyor.