Xwînda Evîn: Dağlarda bir destan

Xwînda, Bakurê Kurdistan’a bu defaki dönüşünde artık daha tecrübeli ve profesyonel bir gerilladır. Apocu militan sorumluluğu ile hareket ederek Xerzan’da mücadeleyi yükseltti.

XWÎNDA EVÎN (SELMA AKSU)

Kürdistan dağları Kürtler için hep bir savunma ve varlığını koruma mekânı olmuştur. Bu nedenle dağlar, Kürtlere bir ana kucağı gibidir. Bir ana nasıl çocuğunu tüm tehlikelerden koruyorsa dağlarımız da halkımızı bağrına basmış, koruyup kollamıştır. Kürtler için dağ, yaşam ve özgürlüktür, yok olmaya karşı ayakta kalmanın bir diğer adıdır. Kürtler teslim olup yok olmaktansa dağlarda özgür kalmayı ve topraklarından kopmamayı seçmiştir. Bu nedenle Kürt'ün sert, asi, savaşçı ve doğa gibi sade kişiliği bu dağlarda şekillenmiştir. Dağların ne anlama geldiğini, işgallere karşı direnmeyenler bilemez. Dağ, Kürtler için varlıklarını korudukları kutsal bir mekândır. Nasıl ki Kürtler hiçbir işgale boyun eğmediyse, dağlar da işgalcilere bağrını açmadı, onlara yar olmadı. Bu yüzden dağlar, bağrında büyüttüğü kahramanlar gibi başı dik ve onurlu durur.

Dağın koruyuculuğu, her onurlu Kürt'ün yüzünü döndüğü hakiki bir gerçeklik olmuştur. Kürt halkı hiçbir zaman işgale, zulme karşı kendini var etmenin mekanı olan dağlara dönmedi sırtını. Böylece onun başkaldırdığı, kendini savunduğu yer dağlar oldu. Xwînda Evîn de bu işgalcilere başkaldırarak dağlara yönelen binlerce onurlu yürekten biriydi.

Selma Aksu, 1988'de Amed’in Bismil ilçesinde, yurtsever ve kendi kültürünü koruyan bir ailede büyür. Her Kürt çocuğu gibi, onun da çocukluğu düşman saldırıları altında geçer. Düşman, yurtsever ve özgürlük hareketine bağlı olan ailesine sürekli baskı ve işkence yapar. Ancak Selma’nın ailesi, bu saldırılar karşısında duruşundan taviz vermez; kimliklerini ve onurlarını korur. Çocuklarını da bu direniş kültürüyle büyütürler. Aile içinde yurtseverliği ve toprağa bağlılığı öğrenen Selma, daha çocuk yaşta Özgürlük Hareketi ile tanışır. Düşman saldırılarına ve halkına yapılan zulme şahit oldukça, içindeki öfke ve intikam duygusu büyür. Selma, her yurtsever ve onurlu Kürt gibi, onurunu ve değerlerini korumak için dağları ve özgürlüğü hayal eder. İşgal altındaki bir ülkede doğmuş ve işgalcilerin tüm kirli yüzüne şahit olmuştur. Ülkesini özgürleştirmek ve işgalden kurtarmak için 2009'da özgür dağlara yol alarak gerillaya katılır.

DAĞLARLA BÜTÜNLEŞEN XWÎNDA

İşgal altındaki ülkesinde 'Selma' adıyla doğup büyür; kendini yeniden var ettiği özgür dağlarda ise ‘Xwînda Evîn’ ismini alarak kendi hikayesini yazmaya başlar. Böylece, ülkesinin özgürlüğü için savaşan bir gerilla olarak dağlarda yol alır. Mêrdîn alanı üzerinden gerillaya katılan Xwînda, gerillacılıkla ilgili temel eğitimlerini ve ilk tecrübelerini burada öğrenir. Gerilla yaşamına uyum sağlamakta zorlanmaz çünkü Kürtler her zaman dağlarla olan bağlarını korumuştur. Yüreklerinde dağlara ait olduklarını hisseden Kürtler, dağ yaşamına hızla uyum sağlarlar. Xwînda’da da bu gerçeklik açığa çıkar ve dağlarla bütünleşir. Dağlar, onun için kendini, toplumunu korumanın ve var etmenin yeridir. Bu nedenle PKK'nin dağda var ettiği özgür yaşama büyük bir anlam vererek katılır.

Gerillaya katıldığı ilk günden itibaren kendini, toplumunu ve tarihini daha iyi anlamak için Önder Apo’nun eserlerini okur. Okudukça toplumunu tanır ve anlar. En çok da Önder Apo’nun kadın çözümlemeleri onu etkiler. Xwînda, özgür kadın kimdir ve nasıl yaşar soruları üzerine yoğunlaşarak, bu kimliği kendinde oturtmak için mücadele eder. Bir süre Bakur alanında kaldıktan sonra Başûrê Kurdistan’a geçer ve burada gördüğü askeri eğitimlerle kendini daha da geliştirir. Profesyonel bir gerilla olmak için kendini yeni dönem perspektifiyle güçlü bir şekilde hazırlar. Eğitime büyük bir özveri ve istekle katılan Xwînda, bu süreçte sabotaj alanında uzmanlaşır. Kendini bütünüyle amacına kilitleyerek öğrendiği her şeyi yaşamda pratikleştirmek ister.

Kendini dağlarda yeniden özgürce oluşturan Xwînda, bir kadın olarak güçlü bir mücadelenin sahibi olur. Dağlarda, kendi kişiliğini geliştirip, kişiliğindeki güzellik ve ilkelerde ısrar eden bir kadın gerçekliği açığa çıkarır. Özgür kadın kimliğine sahip çıkmak, onun için Önderlik çizgisinden sapmamak ve büyük bir savaşın sahibi olmaktır. Yaşamında sürekli olarak bu ilkeleri esas alan Xwînda, hayatını özgür kadın estetiğiyle dokur. Yoldaşlarıyla olan ilişkilerinde her zaman özgürleştirici ve geliştirici bir duruş sergiler. Onun sade, emekçi ve özverili katılımı, yoldaşlarının da dikkatini çeker ve korkusuzca sırtlarını dayadıkları dağlı bir kadın olur.

ZOR KOŞULLAR YENİLMEZ KİŞİLİKLER YARATIR

Zor koşullar büyük ve yenilmez kişilikler yaratır. Bu nedenle her gerilla, kendini en zor şartlara göre hazırlar ve iradesini bu zorluklarda biler. Aynı zamanda, zorluklar insanın kendini tanımasını yardımcı olan en iyi öğretmenlerdir. Xwînda da bu gerçeklikle hareket eder, her zaman kendini en zor koşullara göre hazırlar. Bir konuşmasında şunları dile getirir: ‘Zorluklar, her zaman insanı en iyi eğiten öğretmendir. PKK'de yaşadığımız her zorluk bizi daha da güçlendirir. Kaldı ki yaşamın her yerinde zorluklar vardır. Önemli olan insanın verdiği anlamdır ve amacına olan bağlılığıdır. Güzel olan hiçbir şeye kolayca ulaşılamaz; güzel olanı anlamlı kılan, onun için verdiğin mücadele ve aştığın zorluklardır.’

PKK, zor koşullarda kendini var etmiş bir harekettir, bu yüzden bu kadar anlamlı ve yıkılmaz bir hareket olmuştur. Bazen bir yük alıp saatlerce yürürüz. Fiziken zorlanabiliriz ama bir zirveye ulaşıp ülkemizin güzelliklerine baktığımızda tüm yorgunluğumuzu unutur ve şunu söyleriz: “Senin için her şeye değer.” Eğer yaptıklarına anlam yüklüyorsan yaşadığın zorluklar o anda sadece fiziki olarak kalır ve ruhen olarak büyük bir güce dönüşür. Dağlarda her gerilla bu şekilde yaşar.

Xwînda da yaşama büyük anlamlar yükleyerek düşmanla savaşır. Yıkılan her işgalci mevzisi, ülkesini özgürlüğe götürecek yoldur. Sürekli olarak sürece güçlü bir cevap verebilmek için yoğunlaşır. Bu yoğunlaşmalarını yoldaşlarıyla paylaşarak tekrar Bakurê Kurdistan’a gitmek için öneride bulunur. Önerisi kabul edilir ve Xerzan alanına gider.

XERZAN’DA ÖLÜMSÜZLEŞEN BİR DESTAN

Xwînda, Bakurê Kurdistan’a bu defaki dönüşünde artık daha tecrübeli ve profesyonel bir gerilladır. Geldiği Xerzan alanı, onun için manevi anlamı büyük bir yerdir. Mizgînlerin, Arjînlerin mekanında olmak, ona göre tanrıçaların huzuruna çıkmak gibidir. Burada, bu büyük komutanların izinden yürümek ve onlar gibi özgür kadın kimliğini temsil etmek ister. Xerzan’daki mücadelesinde bu arkadaşların tarihi direnişini her zaman esas alır ve ruhunda onları hissederek işgalcilere karşı sürekli eylemler geliştirir. Apocu militan sorumluluğu ile hareket ederek Xerzan’da mücadeleyi yükseltir. Zafer ve direniş bayrağını, birçok ölümsüz kahraman gibi son nefesine kadar savaşarak taşır.

2017’nin Newroz gecesi Mazlumların, Mizgînlerin ve Arjînlerin direniş ruhuyla işgalcilere karşı savaşır ve çıkan çatışmada, son mermisine kadar direnerek büyük komutanların izinden giden fedai bir Apocu militan olur. Bugün yoldaşları, onun gibi binlerce Kürdistan kahramanının izinden yürüyerek zafer bayrağını yükseltmeye devam ediyor.