3 kentte hasta tutsakların özgürlüğü istendi

İstanbul, Ankara ve İzmir'de düzenlenen eylemlerde, hasta tutsaklara özgürlük istendi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için her hafta düzenlediği “F Oturumu”nun 563’üncüsünü dernek binası önünde gerçekleştirdi. Bu hafta Ereğli Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutsak Emin Gurban’ın durumuna dikkat çekildi. Eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu’nun yanı sıra hak savunucuları ve tutsak yakınları katılırken, eylemciler, “Tedavi haktır engellenemez” pankartı açarak sık sık “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır", “ Hasta Emin Guban serbest bırakılsın” sloganları attı.
İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu Başkanı Gülseren Yoleri yaptı. Hasta tutsak Emin Gurba’nın cezaevinde tek başına hayatını idame ettiremediğini, ayakta durmakta zorlandığını, temizlik ve kişisel bakımını tek başına yapamadığını belirtti. 26 yıldır cezaevinde bulunan Gurban’nın 6 Aralık 2022 tarihinde hastaneye sevk edildiğini belirten Yoleri, “Yapılan tetkiklerde; ‘boyundan beyne giden ana damarlarda tıkanıklık olduğu, beyincik bölümünde yüzde 60 oranında hasar oluştuğu tespit edilmiş ve aynı tarihte hastanede nöroloji bölümü tarafından verilen raporla ‘Serebellar Felç Sendromu, Serebrovasküler Sendrom’ teşhisi konulmuştur” ifadelerini kullandı.
Gurban’ın 2018 yılında safra kesesinin alındığını, mide kanseri şüphesi bulunduğunu da sözlerine ekleyen Yoleri, Kocaeli Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunurken ani gelişen şiddetli baş ağrısı ve kusma gibi şikayetleri üzerine 2 Aralık 2022 tarihinde Kocaeli Seka Devlet Hastanesine sevk edildiğini fakat aynı gün tekrar cezaevine gönderildiğini belirtti.
Gurban için verilen raporda kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olduğu, sürekli ve yakın bakım gerektirmesinden dolayı refakatçiye ihtiyacı olduğunu hatırlatan Yoleri, “Ailesinin refakatçi olma talebi önce reddedilmiş, yoğun çabalar sonucu sonradan izin verilmiş, ancak izin olmasına rağmen refakatçinin hastanın yanına girişine güvenlik tarafından keyfi olarak engel olunmuştur” dedi.


İZMİR
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için düzenlediği 267’nci eylemini Konak eski Sümerbank gerçekleştirdi. Eyleme, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri katıldı. “Susma suça ortak olma, ölüyorlar” ve “Ağır hasta mahpuslar ölüyor susma”  pankartların taşındığı eylemde konuşan İHD İzmir Şube Hapishane Komisyonu Sözcüsü Ahmet Çiçek, Menemen R Tipi Kapalı Hapishanesi'nde bulunan 82 yaşındaki Sıddık Güler'in durumunu anlattı.

Hasta tutsakların uğramış oldukları hak ihlalleri salt hastaneye sevk işlemlerinin idare tarafından resen yerine getirilmesi ile çözülemeyeceğini söyleyen Çiçek, "Söz konusu genelgede ATK’nin yapısı ve hasta mahpuslar hakkında son karar verici merci olması ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği gibi ilgili genelgenin 5. maddesinde mahpusların haklarında verilecek olumlu sağlık kurulu ve ATK raporlarına rağmen birçok bürokratik evrakı tamamlamaları, kolluk görevlileri tarafından kendileri ve aile bireyleri ile ilgili bilgileri içeren raporların Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne sunulması beklenmektedir. Bu durum mahpusların hapishanede geçirecekleri süreyi uzatarak sağlık durumlarının ağırlaşmasına yol açabilecektir" dedi. 1994’te köyünde gözaltına alınan Sıddık Güler'e 36 yıl hapis cezası verildiğini belirten Çiçek, "Sıddık Güler; hipertansiyon, kalp ve iltihaplı eklem romatizması hastası olup, ileri derecede unutkanlık ve konuşma güçlüğü yanında özellikle soğuk ve rutubetli ortamlarda artan diz ağrıları, morluklar gibi şikâyetleri nedeniyle yürüyememekte, atak geçirdiği dönemler tekerlekli sandalyeye bağlı kalmaktadır. Bu durumun nedenleri tespit edilememiştir. Ayrıca kalp anjiyosu yapılmıştır. İskenderun’da iken Covid-19 rahatsızlığını da geçirmiştir" diye belirtti.

Ailesinin bildirdiğine göre Güler’in uzun süre tek başına kalmasından kaynaklı, artık diyalog kurmakta zorluk yaşadığını aktaran Çiçek, şöyle devam etti:
"Konuşma sırasında, uzun süre karşısındakinin gözlerine bakarak düşünüyor sonra yanıt veriyor. Ayrıca son süreçte başlayan hızla artan unutkanlığının daha da yoğunlaştığını belirttiler. O kadar ki su içmeyi unuttuğu ve içtiğini sandığı için seruma bağlanmak zorunda kalınmıştır. Görüşe sürekli gelmeyenleri de tanıyamadığını, son görüşmeye gelirken duvarlara tutunarak, zorlukla gelebildiğini de kaydetti. Sıddık Güler, ailesine, havalandırmaya çıktığında, tek başına yürümekte zorluk çektiğini, ayakta duramadığını da aktardı."
Sıddık Güler’in, 2 hafta önce ailesiyle yaptığı görüşmede, safra kesesinde sıkıntı yaşadığını söylediğini dile getiren Çiçek, "Tetkiklerinin devam ettiğini duruma göre safra kesesi ameliyatı yapılabileceğinin kendisine söylendiğini ama tarihin belli olmadığını belirtmiştir. Güler’in, hastalıkları ve yaşı nedeni ile yaşamını tek başına sürdürmesi mümkün olmamasına rağmen, halen hapishanede ve tek kişilik odada tutulmaya devam edilmesi, sağlık ve yaşamına ağır tehdit oluşturmaktadır. Güler, Adalet Bakanı’nın genelgesinde bırakılması gereken kişilerin kıstaslarına tam uymaktadır. Biz insan hakları savunucuları, Sıddık Güler’in durumunu yakından takip etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

 
ANKARA
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla eylemlerinin 435’inci haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde bir araya geldi. “Tedavi haktır engellenemez, hasta mahpuslar serbest bırakılsın” yazılı pankartın açıldığı eylemde, Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan ağır hasta Ferit Orak’ın durumuna dikkat çekildi. Açıklamada, İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş sözcüsü ve Merkezi Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen söz aldı.
Orak’ın, 2009 yılından bu yana tutsak olduğunu belirten Çevirmen, 11 yıldır kollarından ameliyat olması gerekmesine rağmen ameliyatı gerçekleştirilemediğini söyledi. Orak’ın 4 yıldır belinden, 5 yıldır da anal fistül ameliyatı bekliyor olmasına rağmen ameliyatın gerçekleştirilmediğini söyleyen Çevirmen, “Hapishanede başkasının yardımıyla yaşantısını devam ettirebiliyor. Bundan dolayı R Tipi’ne gitmek istemiş, heyete çıkarılmış ancak bu talebi reddedilmiştir. Bu süreç içinde yaşadığı ağır ağrılar ve yoğun stresten kaynaklı olarak daha önce tedavi ile kurtulmuş olduğu Bipolar hastalığı tekrar nüksetmiştir. Bu hastalık ile ilgili olarak tedavisine başlanmış ve ilaç kullanıyor” diye konuştu.
Okan’ın, geçirdiği ataklardan kaynaklı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevkinin yapıldığını, daha sonra da hapishaneye geri getirildiğini söyleyen Çevirmen, şunları aktardı: “Gördüğü yoğun halüsinasyonlar için hekim tarafından bunun mekâna bağlı olduğu, mekânı takıntı haline getirdiği için halüsinasyonlarının yoğunlaştığı ifade edilmiştir. Mahpus, bu hastalığının kontrolden çıkmasından ve böyle bir durumda ağır sonuçları olabileceğinden endişe etmektedir. Vücudundaki yanıklardan kaynaklı yüzde 42 doku nakli olmuştur ve bu rahatsızlıktan kaynaklı olarak sürekli çok yoğun ağrılar çekmektedir. Bu hastalıklarının yanı sıra astım, hiperaktif mesane, mide ve bağırsak ülseri, bel fıtığı, menüsküs, Vertigo gibi hastalıkları bulunmakta ve artık bu hastalıklarla ilaç kullanarak baş edemediğini belirtmektedir. Hastalıklarından kaynaklı olarak defalarca daha büyük bir ile veya R Tipi hapishaneye sevk talebinde bulunmasına rağmen hiçbir şekilde bu talebine yanıt verilmemiştir. Bütün bu yaşadığı ağır hastalıklara rağmen 16 Aralık 2022 tarihinde tahliye olması gerekirken cezaevi idare ve gözlem kurulu tahliyesini soyut kararlarla 16 Mart 2023 tarihine kadar ertelendiğini daha önce ‘iyi halli’ olmasına rağmen tahliyesi yaklaştığında birdenbire ‘iyi halli olmadığına’ dair verilen bu karar mahpusun sağlığını daha da olumsuz etkilemektedir. Orak’ın ağır hastalıklarına rağmen sevkini gerçekleştirmeyen idarenin tahliyesini engellemesi kabul edilemez bir karardır. Orak bir an önce tahliye edilmeli.”