Çakır: İşçiler doğru dürüst sondaj yapılmadığını söyledi

Katliamın meydana geldiği TTK Amasra Maden Ocağı’ndaki ihmalleri araştıran Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, eskiden sondörler aracılığıyla kömürlerin içindeki gaz tahliye edilirken artık doğru dürüst sondaj yapılmadığına dikkat çekti.

41 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Taşkömür İşletmesi’nin bulunduğu Bartın Amasra’da sessizlik hakim. Avukatlar delillerin karartılması şüphesine dikkat çekerken, katliama neden olan ihmalleri araştıran CHP’li Bartın Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır ile konuştuk. Ocaktan emekli olan işçilerle konuştuğunu aktaran Çakır, geçmişte sondörler aracılığıyla sondaj vurulup kömürlerin içindeki gaz tahliye edilirken, şu anda o işlemin yapılmadığına, ortamdaki metan gazının sadece sensör cihazlarıyla ölçülebildiğine, bu nedenle anlık çıkışlara reaksiyon göstermenin mümkün olmadığına dikkat çekti. Çakır, şu anda madende çalışan işçilerin ise doğru dürüst sondaj yapılmadığını aktardıklarını söyledi.

‘GRİZU PATLAMASI AÇIK BİR İHMALİN İŞARETİ'

Olay günü 112’den ihbar gelir gelmez maden ocağına giden Çakır, “Bir patlama olduğu netti. Zaten patlama sesi duyulmuştu. Sonra da kendi itfaiye ekiplerimiz kuyuya indi. Öncelikle 4 kişi, sonra 3 kişi daha katıldı. Aynı zamanda bütün ekibimiz de orada çadır kurma, fen işleri, zabıta, güvenlik, koordinasyon işlerine direkt destek verdik” dedi.

Grizu patlaması olmasının üç unsurun bir araya gelmesini gerektirdiğine işaret eden Çakır, bu unsurları metan gazı, kıvılcım ve dinamit gibi ateşleyici unsur ve oksijen olarak sıraladı. Çakır, facianın grizu patlamasından kaynaklandığının ortaya çıkmasının ise burada açıkça bir ihmalin, bir hatanın söz konusu olduğunun işareti olduğunu vurguladı. Bu durumdan her koşulda birilerinin sorumlu olması gerektiğini belirten Çakır, sonuçta 41 canın kaybedildiğini hatırlattı.

‘KADER’ NİYE ALMANYA’DA AYNI DEĞİL?

Eğitimciliğinin yanı sıra hem çevre mücadelesinde aktif olan, hem de sendikacılık yapan Çakır, geçmişten bu yana maden işçileriyle bir yol arkadaşlığı olduğunu anlattı. Bir zamanlar sendika başkanlığı yaptığı dönemde de eylemlerine çokça destek olduğunu söyledi. Facianın tam olarak aydınlatılması için teknik bir rapor gerektiğini belirten Çakır, “Buradaki mesele nedir sorusunun cevaplanması gerekiyor. Çünkü alta doğru inildiğinde açık söyleyeyim, çok çatallanıyor. Gaz sızıntısı mı vardı, ölçer mi çalışmıyordu ya da bu anlık bir şey midir? Bu soru işaretlerinin cevaplanması gerek” diye konuştu.

Katliam için “kader” açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da tepki gösteren Çakır, Almanya örneğini vererek, orada 51 yıldır maden kazası yaşanmadığını kaydetti. Bu durumun gereken önlemlerin alınmadığının açık göstergesi olduğunu vurgulayan Çakır, ancak bunu açıkça dile getirmek için de öncellikle teknik bir rapora ihtiyaç olduğunu söyledi.

NORMALDEN AZ İŞÇİYE DAYATILAN İŞ YÜKÜ!

Çakır, konuştuğu işçilerden edindiği bilgileri şu şekilde paylaştı: “Madenden emekli olan işçiler, eskiden sondörler olduğunu, onların sondaj vurup kömürlerin içindeki gazın tahliye edildiğini anlattılar. Ancak artık bu sondaja başvurulmadan üretim yapıldığını, sadece sansörler aracılığıyla ve kişilerin yanındaki sansör cihazlarıyla ortamdaki metanın ölçülebildiğini söylediler. O nedenle anlık çıkışlara reaksiyon göstermek mümkün değil diyenler var. Şu anda madende çalışmaya devam eden işçiler ise çok az sayıda sondör olduğunu, o yüzden doğru dürüst sondaj yapılmadığını aktardılar” dedi.

Bir diğer önemli konunun ise madende normalden çok az işçinin çalıştırılması ve bütün iş yükünün onların omzuna binmesi olduğuna dikkat çeken Çakır, şöyle konuştu: “Konuştuğum işçilerden iş yükü zorlaması olduğunu da duydum. İşçinin 8 saatlik sürede belli bir miktar kömür çıkartması gerekiyor. Bazı işçiler bu miktardaki kömürü 8 saatten önce çıkaranların kart basıp dinlenebildiğini söylerken, iş yükü zorlaması olduğunu söyleyen işçi arkadaşlarımız da var. Benim şahsi kanaatimi sorarsanız, temel sorun, bu işletmede geçmişte 6 bine yakın insan çalışırken, bugün çalışan sayısının 600’ü bile bulmaması. Geniş bir rezerv alanı var; Türkiye’nin en yüksek taşkömür rezervinin olduğu yerdeyiz. Ve ülkenin en temel sorunu istihdam olduğu için, bu taşkömürünün mümkün olduğunca devlet eliyle çıkarılması yönünde bir talebimiz var. Buradaki istihdam daralmasının temel nedeni, biliyorsunuz enerji maliyetlerinin artmış olması.”

‘HATTAT’IN GÖZÜ HAZIR KÖMÜRDE’

Başka önemli bir hususun ise özelleştirme politikası olduğuna dikkat çeken Çakır, 1980 sonlarından beri özelleştirme hamlelerinin Türkiye’nin genelinde ve özelde de kömür işletmeleri üzerinde devam ettiğini belirtti. 1990’lı yıllardaki bahar eylemleri olarak bilinen süreci hatırlatan Çakır, o süreçten beri devletin maden ocaklarının zarar ettikleri gerekçesiyle özelleştirme politikasının söz konusu olduğunu söyledi. Amasra ocağındaki genel halin ciddi bir bakım yapılmadığını gösterdiğini dile getiren Çakır, “Ne ocağıyla, ne bacasıyla, ne geneliyle ilgili uzun zamandır ellenmemiş gibi bir görüntü var. Bu da bu özelleştirme dayatmasının farklı şekillerde devam ettiğini gösteriyor. Buraya gelip geniş bir sahayı ihale yoluyla alan Hattat Enerji ve Maden firması, aradan 17 yıl geçmiş olmasına rağmen bir kaşık kömür çıkarmadı. Ama şu anda kömür çıkaracağım diyor ve gözü de büyük ihtimalle zaten hazır olan kömürde. Kuruma ait olanı özelleştirme kapsamında alıp hazır kömürü kapatmak istiyor” dedi.

Çakır bu işin sonuna kadar takipçisi olacağını ekledi.