İç Anadolu raporu: 3 ayda 23 tutsak katledildi

İHD, İç Anadolu cezaevlerinde son 3 ayda 23 tutsağın katledildiğini, çok sayıda tutsağın işkenceye uğradığını belirtti, "Harekete geçilmeli" dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Hapishaneler Komisyonu, İç Anadolu bölgesinde bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini içeren 3 aylık raporu dernek binasında açıkladı. Rapor, İHD Ankara Şubesi Hapishaneler Komisyonu’na yapılan başvurular, avukatların cezaevlerine yaptıkları ziyaretler, tutsakların yolladığı mektuplar ve aile görüşmelerinden derlendi.
İHD’nin 2022 yılı Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları içerisinde derneğe yapılan 71 başvuru nezdinde hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için ilgili kamu kurumlarına yazı gönderdiği belirtildi.
Rapor İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen ile İHD'den Ömer Faruk Yazmacı ve Ümitcan Akbulut tarafından açıklandı.
Çevirmen, 2022 yılı Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında en az 23 tutsağın katledildiğini belirtti.
Çevirmen, infaz yakma, tedavi hakkının engellenmesi ve keyfi olarak verilen disiplin cezaları nedeniyle cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerinin sürdüğünü kaydetti.

 TEDAVİLERİ ENGELLENİYOR

Çevirmen, cezaevlerinde en az 651’i ağır olmak üzere en az bin 517 hasta tutsağın bulunduğunu aktararak, derlenen veriler ve gelen başvurular çerçevesinde İç Anadolu Bölge Hapishanelerinde en az 48 tutsağın sağlık hakkının ihlal edildiğini belirtti.
Tutsakların göz ameliyatı, diş tedavileri, hastane kontrollerinin yapılmadığını söyleyen Çevirmen, gelen başvurularda bir tutsağın siyasi tutsak olduğu için tedavisinin yapılmadığını ifade etti. Çevirmen, ağır hasta tutsakların infazlarının keyfi olarak yakıldığını söyledi.

PSİKOLOJİK VE FİZİKİ İŞKENCE

Çevirmen, son 3 ayda en az 20 tutsağın işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belirterek, Adalet Bakanlığı’nın bu konudaki verileri paylaşmaması, hapishanelerle haberleşmenin sürekli olarak engellenmesi, haberleşmenin sıkı bir biçimde denetlenmesi, özellikle taşra hapishanelerinden haber alma konusunda yaşanan güçlükler, adli mahpusların yaşadıklarını basına, yetkili makamlara ve insan hakları örgütlerine iletmemesi nedeniyle işkence ve kötü muameleye maruz kalan tutuklu sayısının belirtilen sayının çok üzerinde olduğunu vurguladı.
Çevirmen, cinsel ve sözlü taciz işkenceleri, hastanede darp raporlarının kayıtlara işlenmemesi ve çıplak aramanın dayatılmasının temelinde cezaevi görevlilerine yönelik cezasızlık politikası yattığını söyleyerek, Adalet Bakanlığı'na yapılan hak ihlali başvurularının yanıtsız kaldığı bilgisini dile getirdi.
Çevirmen, şunları söyledi: “Hapishane yaşanan hak ihlallerini ve baskıları dışarıya bildirmek de disiplin soruşturmasına gerekçe olabiliyor. Disiplin soruşturmaları neticesinde tutsak haberleşme hakkı cezaları, hücre cezaları verilebilmektedir. Ancak daha önemlisi bu soruşturma ve cezalar bahane edilerek infazları yakılmaktadır. Zaten İnfaz Kanunu’ndan kaynaklanan haklar hapishane idarelerinin tercihlerine göre uygulanabilmektedir. Ağır hasta olan ve cezalarının son yılında olan mahpuslar, iyi hali olan mahpuslar dahi tahliye edilmemektedirler. Disiplin soruşturmaları ve cezalar nedeniyle iyi halden denetimli serbestlik hakkı zaten mahpuslara kullandırılmamaktadır.”
Çevirmen, hapishane yönetimlerinin, çok çeşitli yöntemlerle tutsaklar üzerinde baskı kurmaya çalıştığına dikkat çekerek, “Bu ailelerinden uzak hapishanelerde bulunan mahpusların sevk talepleri kabul edilmemektedir. Hapishanelerdeki bazı mahpuslar ekonomik koşullarından kaynaklı olarak dosyaları ile ilgili hukuki yardım talebinde bulunmuştur" diye aktardı.

 'HAREKETE GEÇİLMELİ'

Çevirmen, yaşanan ve sessiz kalınan hak ihlallerine ilişkin öneri ve çözümlerde bulunularak, cezaevlerinde yaşanan hak ihlali ve işkencelere karşı ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların harekete geçmesi çağrısı yaptı. Çevirmen, son olarak şunları söyledi: “Heyetlerimiz ve kurumumuz; hapishane rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolü’ne uygun şekilde, ‘bağımsız’ ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. Tüm cezaevlerinde yaşananlara, hak ihlallerine, sağlığa erişim engellerine karşı Adalet Bakanlığı’nı, ilgili tüm kurum ve kuruluşları göreve davet ediyoruz."