Açlık Grevi İzleme Heyeti’nden Kandıra raporunu açıkladı

Açlık Grevi İzleme Heyeti, Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne gerçekleştirdiği ziyaretin raporunu açıkladı.

Raporda “Açlık grevini sürdürdüğü tespit edilebilen 2 bin 983 mahpus yanında, ölüm orucuna başladığı duyurulan 15 mahpusun yaşamı ciddi tehdit altındadır. Devlet yetkililerini, derhal çözüm yolunda adımlar atmaya çağırıyoruz” dedi.

Açlık Grevi İzleme Heyeti, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine dair yaptıkları cezaevleri ziyaretinin 7’ncisini dün Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne gerçekleştirdi. Heyet, yaptığı ziyarete ilişkin hazırladığı raporu yazılı olarak açıkladı. Ziyaret amacı, devam eden açlık grevleri sürecinde tutukluların sağlık sorunlarını ve cezaevi koşullarının bu cezaevinde izlemek ve raporlaştırmak olduğu belirtilerek, “Cezaevi idaresi ile görüşme gerçekleştirilemediğinden raporumuz mahpusların beyanlarına ve gözlemlerimize dayanmaktadır” denildi. 16 Aralık’tan başlayarak değişik tarihlerde açlık grevine başlayan ve halen sürdürenlerin yanında dayanışma amacıyla 10’ar günlük açlık grevi yapan toplam 7 tutuklu ile de görüşme yapıldığı belirtildi.

Görüşme yapılan tutukluların anlatımına göre hazırlanan raporda, “Açlık grevi süresince cezaevi idaresinin yumuşak bir tavır içinde olmakla birlikte yasak ve disiplin cezası uygulamasının arttığını, her açlık grevi sonrası disiplin soruşturması açılarak 3’er aylık disiplin cezaları verildiği belirtildi. Yine bu cezaların ağırlıklı olarak ÇİM olarak tabir edilen spor hakkının kullanımına yasak getirilmesi biçiminde uygulandığını, bu nedenle 9 aydır bu haktan mahrum bırakılanlar olduğunu, kimi mahpusların henüz itiraz sürecinin devam ettiğini, Yeni Yaşam gazetesinin keyfi olarak yasaklandığını, gönderilen ve alınan mektuplarda gecikmeler yaşandığını, sansür uygulamasının arttığını, mektuplarda ‘sakıncalı’ olduğuna karar verilen bölümlerin, kelimelerin karalandığını, belirtmişlerdir” denildi. Raporda konuya ilişkin yapılan değerlendirmede de “Yukarıda sıralanan yasaklar ve disiplin cezaları ile mahpuslara uygulanan tecrit ağırlaştırılmaktadır” denildi.

Açlık grevinin tutukluların sağlık durumlarında yarattığı sorunlara dikkat çekilen raporda, şu şekilde devam edildi: “Ortaya çıkan sorunların çeşitlilik ve seviye bakımından açlık grevinde bulunulan gün sayısı ile paralellik gösterdiği genel varsayımına karşılık, ziyaretlerimiz sırasında 30’uncu günde olan kimi mahpusların 90’ıncı gündeki ile aynı sağlık sorunlarını yaşadığı tespit edilmiştir. 8-18 kilogram aralığında kayıpları, mide bulantısı, eklem ağrıları, kemik ağrıları, baş ağrısı, baş dönmesi, algılama zorlukları, halsizlik, kol ve bacaklarda uyuşma, kramplar, uyuyamama, yaygın ödem, sese ve kokuya aşırı duyarlılık, sıvı almada güçlük, bulanık görme, çift görme, 3-4 gün sürekli kusma, yaklaşık 15 gün süren ishal, yüksek/düşük tansiyon, düşük şeker, burun kanaması.”

Raporda açlık grevinde olanların düzenli doktor kontrollerinin yapıldığı belirtilerek, “Pek çok hapishanede ihmal edilen tıbbi takibin düzenli olarak ve doktorun da katılımı ile gerçekleştiriliyor olması olumlu olmakla birlikte, sağlık durumlarında meydana gelen bozulmaların resmi kayıtlara geçmesi durumunda zorla müdahaleye imkan doğacağı düşüncesindeki mahpuslar sorunlarını aktarmaktan çekindiklerinden, açlık grevinde bulunan mahpusların bağımsız hekim heyetleri tarafından takibine imkan sağlanmalıdır” denildi.

Raporun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi: “Açlık grevinin 140’lı günlere vardığı bu aşamada mahpusların pek çoğunun görüşe çıkmakta zorlandığı izlenmiştir. Hukukun uygulanması ile çözülebilecek bir sorun nedeniyle, açlık grevini sürdürdüğü tespit edilebilen 2 bin 983 mahpus yanında, ölüm orucuna başladığı duyurulan 15 mahpusun yaşamı ciddi tehdit altındadır. Heyetimiz bu sürecin daha fazla can kaybı yaşanmadan çözüme kavuşturulması gerektiği düşüncesindedir. Mahpusların yaşamından ve hukukun uygulanmasından sorumlu olan devlet yetkililerini, derhal çözüm yolunda adımlar atmaya çağırıyoruz.”