Af Örgütü: Sistematik saldırılar ve kısıtlamalar var

Uluslararası Af Örgütü, Avrupa'nın 21 ülkesinde protesto hakkı konusunda ciddi endişeler bulunuyor. Raporda Türkiye'de cezasızlık ve hesap vermemenin olduğu, polisin aşırı güç kullanımı ve keyfi tutuklamalarına da dikkat çekildi.

AF ÖRGÜTÜ RAPORU

Uluslararası Af Örgütü yayımladığı 2022 ve Eylül 2023 tarihleri arasındaki raporunda birçok Avrupa ülkesindeki toplanma özgürlüğüne yönelik "sistematik saldırılar ve kısıtlamalara" karşı uyarıda bulundu.

Uluslararası Af Örgütü'nün "Avrupa'nın 21 ülkesinde protesto hakkının durumu" raporuna göre, Türkiye'de "cezasızlık ve hesap vermeme" durumu bulunuyor. Örgüt, 2022 ile Eylül 2023 arasındaki raporunda birçok Avrupa ülkesinde toplanma özgürlüğüne yönelik "sistematik saldırılar ve kısıtlamalar" uyarısında bulundu. Rapora göre, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, Portekiz, Sırbistan, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye ve İngiltere gibi ülkelerde baskıcı yasalar, gereksiz veya aşırı güç kullanımı, keyfi tutuklamalar ve haksız veya ayrımcı kısıtlamalar görülüyor.

Raporda, protesto haklarının geri alınmasına yol açan gözetleme teknolojisinin arttığına da dikkat çekiliyor. Uluslararası Af Örgütü'nün Almanya Genel Sekreteri Julia Duchrow, araştırmanın Avrupa çapında toplanma özgürlüğüne yönelik bir saldırıyı ortaya koyduğunu belirterek durumu "son derece rahatsız edici" olarak nitelendiriyor. Raporda, polisin protestolar sırasında işkenceye varan olaylar da dahil olmak üzere aşırı ve gereksiz güç kullandığına dair örnekler yer alıyor.

Araştırma aynı zamanda Almanya, Fransa, İtalya, İsviçre, İngiltere ve Türkiye dahil 21 ülkeden en az 13'ünde polisin "cezasızlık veya hesap vermeme" vakalarını ortaya koyduğunu belirtiyor. Uluslararası Af Örgütü, protestolara yönelik karalama eğilimini ve barışçıl sivil itaatsizliğin "kamu güvenliği ve düzenine yönelik bir tehdit" olarak algılanmasını eleştiriyor. Ayrıca, Almanya, İtalya, İspanya ve Türkiye'deki yetkililerin iklim aktivistlerini "eko-terörist" veya "suçlu" olarak etiketlediğine ve bu kişileri terörle ilgili yasalar kullanarak hedef aldığına dikkat çekiyor. Önleyici yasaların ise sivil itaatsizliği engellemek için kullanıldığını ve belirli faaliyetleri yasakladığını veya gözaltına almayı mümkün kıldığını vurguluyor.