Aktaş: CHP belediyeleri AKP’yle işçi düşmanlığında yarışıyor

Eşit hizmete eşit ücret talep ettiği için CHP’li Şişli Belediyesi’nde işten çıkartılan, sendika tarafından yüzüstü bırakılan ve mahkemeyi kazanmasına rağmen işe geri iade edilmeyen Turan Aktaş, “CHP belediyeleri AKP’yle işçi düşmanlığında yarışıyor” dedi.

Şişli Belediyesi’nin iştiraki Kent Yol’da çalışırken diğer çalışanlarla aynı haklara sahip olmak için dava açan işçi Turan Aktaş’ın başına gelmedik kalmadı.

Davayı geri çekmek istemediği için önce belediyede 7 yıldır çalıştığı temizlik işlerinden atıldı, üye olduğu DİSK Genel-İş 3 No’lu Şube tarafından yüzüstü bırakılarak üyeliği iptal edildi, defalarca gözaltına alındı, hakkında dava açıldı, işe geri iade mahkemesini kazanmasına rağmen bu karar uygulanmadı.

Bu zincirleme hukuksuzluğa karşı aynı haksızlığa uğrayan işçiler Kakil Yazar ve Salih Bitnel ile birlikte direnişini Şişli Belediyesi’nden CHP Genel Merkezi’ne taşıyan Aktaş, tam 839 gündür mücadele ediyor ve her seferinde karga tulumba gözaltına alınıyor.

Kendilerine yaşatılan eziyeti, “CHP belediyeleri AKP’yle işçi düşmanlığında yarışıyor” diye özetleyen Aktaş, süreci ANF’ye anlattı.

‘EŞİT HİZMETE EŞİT ÜCRET TALEBİYLE DAVA AÇTIĞIM İÇİN İŞTEN ATILDIM’

CHP yönetimindeki Şişli Belediyesi’nde temizlik işlerinde çalışan Aktaş, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL döneminde AKP’nin çıkarttığı Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) bağlı oldukları alt taşeron şirketten yüzde 99’u belediyeye ait Kent-Yol Şirketi’ne geçiş yaptığını anlattı.

AKP’nin o dönem insanlardan oy toplamak için “taşerona kadro veriyoruz” diye 2017 yılında KHK çıkarttığına işaret eden Aktaş, 2018 Nisan ayında da sözde kadro denilen ama yine taşeron olan Kent-Yol şirketine yaklaşık 560 işçiyle birlikte geçiş yaptıklarını söyledi.

O dönem Şişli Belediyesi’nin başında Hayri İnönü’nün olduğunu belirten Aktaş, süreci şöyle anlattı: “Kent-Yol’a devlet soruşturmasıyla geçmemize ve sendikalı olmamıza rağmen, şirkete bağlı olarak çalışan işçi arkadaşlarımızla aynı ücretleri almıyorduk. Onlar sosyal haklarıyla birlikte mesela 8000 TL alıyorsa, biz alıyorduk 2500 TL. Üye olduğumuz Genel-İş 3 No’lu Şube ile birlikte eşit hizmete eşit ücret talebiyle dönemin Şişli Belediye Başkanı Yardımcısı Halil Özen’in yanına gittik ve konuştuk. O zaman Genel-İş 3 No’lu Şube’nin başında Şenol Erdem vardı. Özen, bu ücreti ancak dava açıldığında ve dava kazanıldığında verebileceklerini söyledi. Sendikanın avukatı bütün işçiler adına bir kişinin dava açmasını tavsiye edince, ben dava açtım. O esnada yerel seçimler vardı ülke çapında ve Şişli Belediye Başkanlığı’na Hayri İnönü’nün yerine Muammer Keskin seçildi. O da Kent-Yol’un başına Eyüp Birgül’ü getirdi. O da Mustafa Sarıgül’den kalmış eski bir belediyeci. Dava açtığım için ilk yaptığı beni işten atmak oldu. ‘Ya mahkemeden vazgeçeceksin ya da seni işten atacağız’ diye tehdit etti. Tabii ben vazgeçmedim ve 2019 yılının Eylül ayında işten atılmış oldum.”

‘ÇEŞİTLİ AYAK OYUNLARIYLA SENDİKA DA YÜZÜSTÜ BIRAKTI’

Keyfi bir biçimde işten çıkartılmasına karşı o süreçte Genel-İş 3 No’lu Şube başkanı seçilen Zeynel Yiğit ile birlikte Şişli Belediyesi önünde oturma eylemi başlatan Aktaş, ancak Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan’ın Yiğit’i arayıp “Niye orada oturuyorsun? Fazla kurcalama kapat konuyu” diye azarlamasının ardından çeşitli ayak oyunlarıyla sendikanın da kendisini yüzüstü bıraktığına dikkat çekti.

Sendika tarafından tekrar Eyüp Birgül ile masaya oturtulduğunu anlatan Aktaş, şöyle konuştu: “Sendikanın şu anki 3 No’lu Şube başkanı Nurettin Ateş de vardı masada. Gittik konuştuk. Eyüp Birgül tekrar davadan vazgeçmemi istedi. Vazgeçtiğim takdirde haklarımızın verileceği sözünü verdi. Ben de sendikaya güvendiğim için davamı geri çektim. O zaman tekrar işe başladım. 27 gün bekledim. Eyüp Birgül’ü arıyorum cevap vermiyor, randevu istiyorum cevap vermiyor. Ben de sendika avukatını değiştirdim ve davayı tekrar açma sürem 1 ay olduğu için tekrar davacı oldum. Telefonlarımı açmayan Birgül aradı ve neden davayı tekrar açtığımı sordu. Ben de sözünde durmadığını hatırlattım. ‘Bak seni yalnızlaştırırım, yanında kimse duramaz’ diyerek hem tehdit etti hem de davayı geri çekmem için para teklif etti. Ben kabul etmedim. Ama buna rağmen Muammer Keskin bir toplantıda iftira atarak, oğlumu belediyeye aldırmadıkları için haklarında dava açtığımı söyleyebildi. Halbuki ben davayı tekrar açtığım dönemde oğlum askerdeydi. KHK ile Kent-Yol’a geçiş yaptığımız gerekçesi öne sürülerek toplu iş sözleşmelerinden de faydalanamıyorduk. Aslında hiçbir engel yok. Ama bize daha fazla ücret vermek işlerine gelmiyordu. Ve akabinde bir kez daha işten atıldım. 7 yıl orada çalışmama rağmen tazminatım da belli bir süre ödenmedi” dedi.

‘SENDİKANIN ŞİKAYETİYLE POLİS ÜZERİMİZDEKİ DİSK ÖNLÜKLERİNİ PARÇALAYARAK ALDI’

Sendikanın bu süreçte kendisine sahip çıkmadığı gibi Genel-İş 3 No’lu Şube’sinde yapılan seçimlerde aday olmak isteyen Şişli Belediye Kent-Yol’un daimi işçisi Kakil Yazar’ın da emeklilik bahanesiyle kapı önüne konulduğunu anlatan Aktaş, onunla birlikte belediyenin önünde direnişe başladıklarını belirtti.

Kendilerine maddi ve manevi destek olan belediye işçilerinden Salih Bitnel’in de emeklilik bahanesiyle işten çıkarıldığına dikkat çeken Aktaş, üç işçi olarak Şişli Belediyesi önünde oturmaya başladıklarını anlattı.

Muammer Keskin’in kendilerini işten atmasıyla sendika üyeliğinin de iptal edildiğine işaret eden Aktaş, Genel-İş 3 No’lu Şube Başkanı Nurettin Ateş ve Şube Sekreteri Aslan Güngör’ün belediyeye, “Şişli Belediye Başkanlığı önünde eylem yapan kişilerin eylemleriyle ilgili sendikamızın bir kararı olmamakla birlikte sendikamızın ilgisi yoktur” şeklindeki yazıyı gönderdikten sonra da direndikleri DİSK önlüklerinin polis tarafından paramparça edildiğine dikkat çekti.

Aktaş, “İşten çıkartılmamızla Remzi Çalışkan bizim sendika üyeliklerimizi iptal etti. Ama bununla da yetinmedi. Direnirken DİSK’in önlükleri üzerimizdeydi ve 3 No’lu Şube’nin belediyeye yazı yazması üzerine belediye bizi polise şikayet etti, gözaltına alınıp ve üzerimizdeki önlükler parçalanarak alındı. Düşünebiliyor musun? Halbuki o önlükler ne belediyeye ne de sendikaya ait; onlar işçilere ait. Biz de gittik Perpa’dan önlük alarak matbaada yazı yazdırdık” dedi.

‘DEMOKRASİYİ BÖYLE Mİ GETİRECEKLER?’

2021 Eylül ayında direnişlerini Şişli Belediyesi’nden CHP Genel Merkezi önüne taşımaya karar verdiklerini anlatan Aktaş, Şişli Belediyesi önünden yürüyüşe geçtikleri an, belediyenin şikayeti üzerine darp edilerek gözaltına alındıklarını ama vazgeçmediklerini vurguladı. Ankara’ya giderken bu kez Düzce’de operasyonla gözaltına alındıklarını anlatan Aktaş, İstanbul Vatan Emniyet Terörle Mücadele Şubesi’nde tutulduklarına işaret etti. Aktaş, Düzce’de gözaltına alındığı polislerce bilinmesine rağmen kardeşinin de evine baskın yapıldığına, kapısının kırıldığına ve 5 yaşındaki yeğenine özel harekatçılar tarafından silah doğrultulduğuna, tekme ile yere yatırıldığına dikkat çekti. O dönem Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde 4 gün gözaltında kalan Aktaş, “örgüt üyeliği” iddiasıyla hakkında dava açıldığını ve 2 ay ev hapsinde kaldığını, o yüzden Ankara’ya yürüyüşünün de orada sonlandığını belirtti.

Bu süreç sonrası direnişi Ankara’daki CHP Genel Merkezi önüne taşıyan arkadaşlarının yanına giden Aktaş, beraber direndiği Kakil Yazar’ın da, kendisinin de açtıkları davaları kazanmalarına rağmen işe geri iade edilmediklerine dikkat çekti.

CHP’nin şikayeti üzerine her gün karga tulumba gözaltına alınan Aktaş, “Bugün CHP belediyeleri AKP’yle işçi düşmanlığında yarışıyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu birkaç sene önce ‘Hak, hukuk, adalet’ sloganıyla Ankara’dan İstanbul’a yürüyordu. Biz de bugün hak, hukuk, adalet istediğimiz için yerlerde sürüklenerek gözaltına alınıyoruz. Kılıçdaroğlu ile defalarca görüşme talebinde bulunduk ama kabul etmedi. Bir Muammer Keskin’e söz geçiremeyen bir genel başkan ülkeye demokrasi getireceğim diyor. Nasıl getirecek o demokrasiyi? Biz sonuna kadar direneceğiz ve işe geri iade edilip haklarımızı alana kadar mücadele edeceğiz” vurgusunda bulundu.