Almanya-Polonya sınırında da mülteci gelişi bekleniyor

Yerel halktan ANF’ye konuşan Jan Hufenbach, Neisse Nehri kıyısında ve sınırdaki polis görünürlüğünün arttığını ve 10 binlerce mültecinin olduğunu tahmin ettiklerini ifade etti.

Polonya- Belarus sınırında yaşananlar Avrupa Birliği için tek mülteci krizi değil. AB’nin hem Türkiye hem de Polonya ile giriştiği mülteci pazarlığı artık daha da büyüyen bir noktaya evrildi, mülteci göçü ise durmuş değil.

Almanya-Polonya sınırındaki Yukarı Lausitz bölgesinde de benzer manzaralar yaşanıyor. Her ne kadar sınırda toplu bir yığılma şu anlık olmasa da bazı Alman vatandaşları da mültecilere yardım etmeye çalıyor.

Bunlardan biri de Almanya-Polonya sınırındaki Yukarı Lausitz bölgesinde ikamet eden Jan Hufenbach.  İş insanı, doğa aktivisti ve terk edilen köylerde yaşamın yeniden canlanması için çalışmalar yapan Hufenbach, Polonya- Belarus sınırında yaşananlarla aynı zamanlarda, bir mülteci aile ile karşılaşmasını ve bölgedeki durumu ANF’ye anlattı.

HEPSİ GERİ GÖNDERİLMEKTEN KORKUYORDU

Evinin bahçesinde otururken mülteci bir aile ile karşılaşan Jan Hufenbach şunları anlattı: “Hafta sonu akşam saat 5 ile 6 arası, evimin bahçesinde sokağa doğru oturmuş sigara içiyordum. Uzaktan dördü yetişkin, üçü çocuk yedi kişinin geldiğini gördüm. Çocuklardan ikisi beş-altı yaşlarında kız çocuklarıydı; biri, iki yaşında bir bebekti. Onlara doğru gittim ve İngilizce konuştum; aralarından biri, bozuk bir İngilizce ile yardım talep etti. Yağmur yağıyordu, sırılsıklam olmuşlardı. Onları evimize aldım, şömineyi yaktım. Ceketlerini ve ayakkabılarını çıkardılar, biraz ısındılar; yemek ve içecek teklif ettik. Birkaç saati böyle, onları ısıtmaya ve korkularını almaya çalışarak geçirdik; kuru ayakkabılar ve iç çamaşırları verdik.

Gelenlerden üçünün akıllı telefonu vardı, evde internete bağlandılar. Aklımdan çıkmıyor: İnternete bağlanır bağlanmaz telefonları üst üste çalmaya başladı. Bir sürü telefonlaşma. Sonra ben de onların Almanya’daki akrabalarıyla konuştum, korkularını almaya çalıştım. Hepsi, geri gönderileceklerinden korkuyordu.”

ON BİNLERCE GELEN VAR

Jan Hufenbach aileyi mülteci merkezine gönderdiklerini belirttikten sonra Neisse Nehri’nin doğusunda 10 binlerce kişinin Almanya’ya doğru geldiğini tahmin ettiklerini ifade etti: “Birkaç saatin ardından polisi çağırdık. Polis önce yalnızca ifadeleri alıp gitti daha sonra yeniden gelip aileyi alarak bir mülteci kabul merkezine götürdüler. 

Bu olay ardından ben de bölgedeki tanıdığım insanlarla iletişime geçtim, onları aktifleştirmeye çalıştım, çünkü çok daha fazla insanın geleceğini düşünüyorum. Burada polisle de, mültecilerle dayanışma örgütleriyle de iyi ilişkilerim var. Neisse Nehri’nin doğusunda 10 binlerce insanın olduğu, Belarus’tan çıkmaya, Almanya’ya ulaşmaya çalıştıkları söyleniyor.”

OLASI BİR FELAKET ÖNLENEBİLİR

Hufenbach’un yaşadığı bölgede ırkçı ve mülteci düşmanı parti AfD, oyların önemli bir bölümünü almış durumda.  Bu yüzden Jan Hufenbach bölgede olası bir felaketin halkla birlikte önlenebileceği kanısında, zira tıpkı Polonya’da olduğu gibi burada da mültecileri Neonazi tehlikesi bekliyor: “Bölgedeki siyasi duruma bakılırsa, buradaki insanların mesela son federal seçimlerde gayet açık bir tercih yaptığı görülebilir. Saksonya Eyaleti’ndeki yabancı oranı zaten çok düşük, yüzde 5 dolaylarında. Buradaki köylerde ise çok daha düşük. Bu nedenle burada bir şeylerin örgütlenmesi çok daha önemli. Devletin önlemlerinden daha fazlasına ihtiyaç var.

Son günlerde Neisse Nehri kıyısında ve sınırdaki polis görünürlüğü belirgin biçimde arttı. Sürekli devriyeler geziyor ve helikopterler de görülüyor. Sınırı geçmeyi başaran mülteciler için gerçekten tehlikeler var mı, bilmiyorum. En kötü senaryo nedir, onu düşünürsek: Faşistler, Naziler, sınırlara gelebilir. Böyle şeylerin daha en baştan önlenmesi için şimdiden bir şeyler yapılması gerekiyor. Devlet, bunun için bölgedeki yurttaşlarla birlikte çalışmalı. İnsanların gidermek için de en mantıklı olan, onları işin içine katmak, onlarla birlikte çalışmak olabilir.”