'Amaç Ocak’ta HDP’ye yapılacak hazine yardımını engellemek'

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının HDP'nin hazine yardımı bulunan hesaplarının bloke edilmesini talep etmesine değerlendiren Avukat Serhat Eren, bu talebi ocak ayında yapılacak hazine yardımının engellenme çabası olarak yorumluyor.

HDP Kapatma davası ile ilgili olarak Habertürk TV Ankara temsilcisi Fevzi Çakır, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının HDP'nin hazine yardımı bulunan hesaplarının bloke edilmesini talep ettiğini öne sürdü. HDP kapatma davasında 6 Aralık’ta alınan karar göre başsavcının 10 Ocak’ta sözlü mütalaa vermesi bekleniyor. Bu yeni gelişme ise şimdilik bir kulis bilgisi.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Avukat Serhat Eren bu gelişmeyi ANF’ye değerlendirirken eğer böyle bir karar varsa talebin HDP’nin ocak ayında alacağı hazine yardımına yönelik olduğunu söylüyor: “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kapatma davası açarken Anayasa Mahkemesi'nden yine HDP'nin hesaplarına bloke konulması için talepte bulunmuştu. Ancak Anayasa Mahkemesi bu talebi reddetmişti. Davanın açıldığı günden bugüne kadar hukuksal olarak değişen hiçbir şey olmamasına rağmen Cumhuriyet Başsavcısı yine böyle bir talepte bulundu. Muhtemelen talebinin nedenlerinden biri de ocak ayı içerisinde partimize yapılacak hazine yardımını fiili olarak engellemek.”

MHP’NİN TALEBİNİ YERİNE GETİRMEK

Avukat Eren, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu talebinin hukuksal olarak mümkün göründüğünü söylerken, siyasal olarak ise MHP’nin istekleri sonucunda yapıldığına dikkat çekiyor: “Daha önce böyle bir talep iletilmiş Anayasa Mahkemesi de bu talebi reddetmişti. O günden bugüne bu talebin yapılmasını haklı kılacak hukuksal hiçbir gerekçe oluşmuş değil. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu davayı açarkenki motivasyonu, MHP'nin baskısı ve talebi sonucuydu. Son zamanlarda iktidarın ortağı olan MHP'nin partimize yönelik ‘bir an önce kapatılması gerek’ şeklinde hem Anayasa Mahkemesi'ne hem kamuoyuna yönelik telkinlerinin bir sonucu olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından henüz partimizle ilgili bir karar verilmeden, partimizin siyaset yapamaz hale getirilmesini sağlayacak bir talepte bulunmuş olacak. Kuşkusuz teorik ve hukuksal olarak böyle bir talepte bulunabilir. Ama bu talebi yaparkenki motivasyonu tamamen MHP'nin arzusunu, talebini yerine getirmek şeklinde.”

TALEBİN REDDEİLDİMESİNİ UMUYORUZ

Avukat Eren eğer varsa talebin sürecinin ise şöyle olması gerektiğini açıklıyor: “Bundan sonraki süreçte Anayasa Mahkemesi’nin doğrusu Cumhuriyet Başsavcısı'nın bu talebini reddedeceğini düşünüyoruz daha doğrusu umuyoruz. Dediğim gibi talebi kabul etmeyi haklı kılacak hukuksal hiçbir gerekçe olmadığı gibi hiçbir gelişme de olmuş değil. Ama Anayasa Mahkemesi en kısa süre içerisinde bunu reddetmeyecekse de savcının bu talebini partimize resmî olarak bildirmesi gerektiğini düşünüyoruz. En nihayetinde kapatma davasında uygulanan usul, ceza muhakemesi kanununda belirtilen usuldür. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bir talepte bulunur, mahkeme Cumhuriyet Başsavcısı'nın bu talebini HDP'ye iletir. HDP bu taleple ilgili varsa itirazlarını sunar. Buna ilişkin bir savunma hazırlar ve mahkemeye sunar. Mahkeme akabinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın bu talebini değerlendirir ve bir karara bağlar.”

2015’TEN BU YANA DEVAM EDEN SALDIRININ PARÇASI

Avukat Serhat Eren tüm bu sürecin ise 2015’ten bu yana devam eden HDP’ye yönelik saldırı konseptinin bir ürünü olduğunu da vurguluyor: “Davanın normal seyri çerçevesinde Anayasa Mahkemesi 6 Aralık'ta vermiş olduğu kararla savcının 10 Ocak’ta sözlü mütalaasını sunması için karar almıştı. Başsavcı sözlü mütalaasını sunduktan sonra Anayasa Mahkemesi sözlü savunmasını yapmak üzere partimizi çağıracak. HDP sözlü savunmasını yaptıktan sonra dosya raportöre gönderilecek. Raportör de raporunu hazırlattıktan sonra mahkemeye sunacak. Mahkeme bütün üyelere bu raportörün hazırlamış olduğu raporu iletecek. Sonra da bir gün belirleyecek ve o gün de Anayasa Mahkemesi bir karar verecek.

Bu yaşananları son günlerde partimize yönelik saldırıların bir parçası olarak değerlendirmek lazım. 2015 yılından beridir HDP'ye karşı bir saldırı konsepti var. Bir yandan belediyelerimize kayyum atanması, eş başkanlarımızın, milletvekillerimizin tutuklanması, il -ilçe teşkilatlarımıza fiziki saldırılar, İzmir'de Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilmesi ve cezaevlerindeki uygulamalar, tecrit... Bütün bunlar HDP'ye yönelik ortaya konan stratejinin birer parçası ve kapatma, Kobanê kumpas davası da bu stratejinin birer parçasıdır.”