Avukat Rezan Gezer: Silivri’de işkence sistematik ve çok yaygın

Silivri Cezaevi’nde mahpuslarla görüşen ÖHD’li Gezer, adli tutuklulara karşı ihlallerin arttığını, siyasi tutsaklara yapılamayanların onlara yapıldığını ve adli tutukluların bu süreçlerde çoğu kez yalnız kaldığını söyledi.

Silivri 5 No’lu L Tipi Cezaevi’nde meydana gelen toplu intihar ve mahpus Ferhan Yılmaz’ın hayatını kaybetmesi üzerine cezaevine giden ÖHD’li avukatlar olay hakkında bir rapor yayınladı.

Raporda adli suçluların bulunduğu koğuşta birçok hak ihlalini kayda geçen heyet, raporda aynı zamanda adli mahpusların cezaevi yönetimi ve gardiyanlar tarafından intihara sürüklediği gözlemlerine de yer verdi.

ANF’ye konuşan ve heyette bulunan Avukat Rezan Gezer, normalde 7 kişiyle görüşmek istediklerini fakat üç mahpusla görüşebildiklerini anlattı. Sebebi ise, birçoğunun başka cezaevlerine nakil edilmiş olması. Öte yandan Gezer, güvenlik için adını vermedikleri üç mahpusun son derece tedirgin ve psikolojilerinin bozuk olduğunu gözlemlediklerini de aktardı.

YAPAMIYORUM, DAYANAMIYORUM’

Avukat Rezan Gezer’e göre adli tutuklular üzerinde ciddi bir baskı mevcut: “Son dönemde artan bir baskı var ama son yansıyan olayda herkes gibi biz de bir sebep aradık ancak net bir şey yok. Sadece giderek artan hem psikolojik hem de fiziksel baskıya ulaşan bir durum var. Görüştüğümüz tutuklu arkadaş, psikolojik açıdan intihara meyilli olduğunu ve giderek durumunun kötüye gittiğinden bahsediyordu. Yaptığım gözlemde de net bir şekilde görebiliyordum bunu. Artık gerçekten ‘ya buradan gideceğim ya da kendimi öldüreceğim’ noktasındaydı. Özellikle birkaç kelimesinden biri maalesef ki buna dönüyordu. Kendimi öldürmek istiyorum, yapamıyorum, dayanamıyorum diyen tutuklulardı bunlar.”

YALAN SÖYLEDİM DİYECEKSİN

Halil Kasan’ın yoğun bakımda olduğu ve toplamda 6 mahpusun intihara kalkıştığı olayı anlatan Avukat Gezer şunları söyledi: “6 Nisan, akşam 19.30 civarındaki sayıma gelen gardiyanla bir mahpus arasında geçen diyalog sonucu, gardiyanın mahpusa tokat atması ve kişinin olayı ailesine bildirmesiyle başlıyor her şey. Mahpus ailesine bunu söyleyip şikayet hakkını kullanmak istedikten sonra zorla özür dilemeye çalışıyorlar ama bunu da zorla yapıyorlar. Hatta ‘biz senden özür dileyeceğiz ama sen de ben yalan söyledim diyeceksin’ diye baskı yapılıyor. CİMER'e de şikayette bulunmayacaksınız deniliyor.”

BURADAN ÇIKAMAYACAKSINIZ’

Avukat Gezer’in bahsettiği olay 60 kişilik bir koğuşta gerçekleşiyor. Bu zaman zarfında idare ve gardiyanlarla karşı karşıya gelen ise yaklaşık 10 kişi var.

Avukat Gezer; “Diğerlerinin başına neler geliyor bilmiyoruz. Bize yansıyan sadece 10 kişinin yaşadığı” diye belirtti ve şöyle devam etti: “Tokat olayından sonra arkadaşlarını korumak isteyen diğer mahpuslar da olaya müdahil olunca fiziksel ve psikolojik şiddet başlıyor. Ayın 7’sinde baş memur mahpusları direkt gelip tehdit ediyor. Aynı cezaevi müdürü gelip, ‘biz size burada film çektireceğiz’ ‘Buradan çıkamayacaksınız. Rahat duracaksınız’ gibi tehditkar söylemlerde bulunuyor. Yine bu ziyaretler neredeyse mahpus sayısı kadar yani 60 -70 kişilik gardiyanlarla yapılıyor, özellikle sindirmek için.

Zaten bu toplu intihar mevzusu da bundan sonraki aşamalarda gerçekleşiyor. Çünkü biraz sesi yükselenleri zorla sürükleyerek koğuştan çıkarma, yumuşak oda olarak da bilinen süngerli odalarda tutma vs. oluyor. Orada bir şiddet görüyorlar, yaralananlara da hiç kimsenin bir müdahale etmesine müsaade etmiyorlar.”

SÜREKLİ İNFAZ YANMA KORKUSU

Mahpuslara görüşme sırasında neden bu yolu seçtiklerini sorduklarını da kaydeden Avukat Rezan Gezer, şu yanıtı aldıklarını ifade etti: “Artık gerçekten dayanamıyoruz, son raddeye geldik. Ailelerimizle görüşemiyoruz. Her görüştüğümüzde bir şekilde disiplin cezaları yiyoruz diyorlardı. Normalde disiplin cezalarındaki usul şudur; karar kesinleştikten sonra infaz yakmaya gider. Ya da mesela telefon cezası verilirse karar kesinleştikten sonra telefon cezası verilir. O süreçte telefonla görüşmeye devam edersiniz. Ancak öyle bir duruma geliyor ki daha onlara karar söylenir söylenmez, daha savunmalara bile alınmadan telefon hakları elinden alınıyor. Dışarı çıkma hakları elinden alınıyor ya da tek kişilik koğuşlara gönderiliyorlar. Sürekli olarak infazın yanması korkusu ve ben buradan çıkamayacağım duygusu ile baş başalar.”

İŞKENCE SİSTEMATİK VE ÇOK YAYGIN

İşin ilginç yanı toplu intihara kalkışanlar, kalp krizi nedeniyle öldü denilen ve işkenceye uğramış hali ortaya çıkan Ferhan Yılmaz’ı tanımıyor.

Avukat Gezer bunun işkencenin sistematik ve tahminlerden daha yaygın yaşandığına işaret olduğunu söyledi: “Silivri'de görüştüğümüz arkadaşların Ferhan Yılmaz'dan hiçbir şekilde haberi yok. Böyle bir mahpus olduğunu, intihar ettiğini, öldüğüne dair hiçbir şekilde bilgileri yok. Bu da tek bir yer ya da tek bir sıkıntılı bir grup var denilebilecek biri durum olmadığını gösteriyor. Başka yerlerde de var bu durum. Belki de bizim bilmediğimiz başka koğuşlarda da bir sürü olay yaşanıyor.”

YASAK OLAN İP BULUNUYOR

Mahpuslar yaşadıkları şiddet karşısında seslerini duyurmak için intihar etmeye karar veriyor. Fakat normalde cezaevinde ipli spor ayakkabı bile yasakken Avukat Gezer, Halil Kasan ve de Ferhan Yılmaz’ın boynunda ip izlerine rastlandığını söylüyor: “Yaklaşık altı kişi artık bu baskıya ve şiddete dayanamayıp bir yandan da aslında seslerini duyurma amaçlı toplu intihara kalkışıyor. Bu kalkışmanın da altında aslında cezaevinin psikolojik bir baskısı da oluşuyor. Örneğin cezaevine ipli spor ayakkabı ya da herhangi bir ip sokamazsınız, yasak. Ama ne tesadüf ki yine intihar girişiminde bulunan altı kişiden biri ve şu an yoğun bakımda olan Halil Kasan’ın boynunda ip izi görünüyor. Aynı şekilde Silivri'de vefat eden Ferhan Yılmaz'ın da boynunda ip izi görünüyor.
HALİL KASAN’A JİLET VE İP GÖNDERİYORLAR

Yine intihara kalkışanların cezaevinde bulunması zor ilaçları da nasıl temin ettiklerinin muamma olduğunu ifade eden Avukat Rezan Gezer şunları söyledi: “O an ilaçlar elimize geçti dediler bize. Ancak ele geçirilmesi gayet zor olan böbrek ilaçları, ağır antibiyotikler ve ağrı kesiciler bunlar.

Ayrıca Halil Kasan’ın psikolojik sorunları zaten varmış. Zaten bundan önce de birkaç defa intihara teşebbüs etmiş. İdarenin de haberi var. Ve özellikle de bunun üzerine oynuyorlar. Halil'in bulunduğu yere jilet gönderiyorlar. İp ya da ayakkabı bağcıkları gönderiyorlar. Bunlar da aslında bir şekilde intihara sürükleme olarak yorumlanabilir durumlar.”

SÜRGÜN EDİLDİLER

Olay yaşandıktan sonra oradaki mahpusların sürgün edildiğini kaydeden Avukat Rezan Gezer bazılarını bunu istediğini ve baskılara dayanamadığını da belirtti: “Biz yaklaşık yedi kişiyle görüşecektik. Ancak hepsi sevk edildi. Bir tutuklu iki de hükümlü ile görüşebildik. Düzce'ye ya da İzmir'e ve Karabük'e gönderilenler oldu. Medyada görünürlüğü artınca bir şekilde durdurmaya ve en azından biraz daha görünürlüğü azaltmaya yönelik olduğunu düşünüyoruz. Bizim yorumladığımız, anladığımız bu şekilde. Ama mahpusların da talebi de gitmekti. Görüştüğüm mahpus özellikle gitmek istiyordu. ‘Benim normalde ağustosta çıkmam lazımdı ama buraya dayanamıyorum, ya beni sevk edecekler ya ben burada öldüreceğim kendimi’ demeye başlamıştı.”

ÖLSE KİMSENİN HABERİ OLMAYACAK

Avukat Gezer son gittiği birkaç cezaevinde adli tutuklulara baskıların arttığını söylerken şunları kaydetti: “Gittiğim birkaç cezaevinde de gördüm adli tutuklular üzerinde de maalesef giderek artan bir baskı söz konusu. En son Bakırköy Kadın cezaevine gittiğimizde orada da adli tutuklular üzerinde yine bir baskı olmaya başlamıştı. Siyasi tutsaklara yapamadıklarını, adli tutuklulara çok rahat yapabiliyorlar çünkü. En bariz örneği bu. Bir de kimsesiz bırakılıyor adli tutukluların bir kısmı.

Örneğin heyetteki bir başka bir arkadaşımızın görüştüğü mahpus kimsesizler yurdunda büyümüş, hiç kimsesi yok. Yıllardır cezaevinde. İletişime geçebileceği kimse yok. Dolayısıyla aslında intihara teşvik etme açısından gerçekten çok uygun biri. Ölse kimsenin haberi olmayacak.”