AYM tarihi bir sınavla karşı karşıya

HDP davasını esasa girmeden reddetmek için sağlam ve gerekli argümanların olduğunu belirten HDP MYK Üyesi Doğan Erbaş, yasal mevzuatın, evrensel ilkelerin, AİHM içtihatlarını ve AYM önündeki dosyaların da bunu gerektirdiğini söyledi.

HDP’ye açılan kapatma davasının, Türkiye’nin demokratik geleceğine, halkların ortak demokratik yaşamına, Türkiye’nin siyasi çoğulculuğuna açılan bir dava olduğunu belirten HDP’nin hukukçu MYK üyelerinden Doğan Erbaş, HDP etrafında kenetlenmenin sadece HDP’yi değil, Türkiye’nin demokratik geleceğini sahiplenmek olacağını vurguladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK Üyesi Doğan Erbaş, HDP’ye yönelik açılan kapatma davasına karşı 5 Kasım’da AYM’ye sunulan ön savunmaya ilişkin ANF’ye konuştu.

DERHAL RET KARARI VERİLMELİ

HDP’ye açılan kapatma davasını, hukuk çerçevesi içinde tanımlanmasının mümkün olmadığını detaylı olarak kamuoyuyla paylaştıklarını söyleyen Erbaş, hazırladıkları ön savunmada ağırlıklı olarak iddianamenin neden reddedilmesi gerektiğini açıkladıklarını belirtti. Erbaş, “Bize göre dava, AYM işin esasına girmeden reddedebilir. İlk iddianame mahkeme tarafından reddedilmişti. Şimdi de AYM isterse bu kararı verebilir” dedi.

AYM NEDEN REDDETMELİ?

Erbaş, birkaç başlık altında neden AYM’nin bu aşamada davayı  neden reddetmesi gerektiğini şöyle izah etti:

* Türkiye’deki mevcut mevzuat, gerek anayasa, gerek Siyasi Partiler Kanunu bunun gerektirir. Siyasi Partiler Kanunu’nun 102. Maddesi’nde açık bir düzenleme var. O düzenlemeye göre; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bir siyasi partinin organlarının eğer söylemlerinde veya eylemlerinde bir suç varsa bunu bir uyarı olarak, kapatma davasından önce ikaz ederek ilgili partiden bunun giderilmesini isteyebilir. Yargıtay Başsavcısı, hiçbir uyarı yapmadan doğrudan kapatma davası açtı. Bize göre bu, derhal reddetme nedenidir.

* Kapatma davası ile birlikte 451 arkadaşımız hakkında da siyasi yasak isteniyor. Kapatmaya karar verilirse 5 yıl süreyle 451 yöneticimiz hakkında da siyasi yasak kararı isteniyor. Bu siyasi yasak istenen arkadaşlarımızın yargılamalarının tamamı, Türk Ceza Kanunu’nun çeşitli maddelerini kapsıyor. Oysa bu maddelere ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin Selahattin Demirtaş kararında bir tespiti vardı. AİHM, özetle ‘Türk yargısı, örgütlü suçlarla ilgili maddeleri çok geniş, çok rahat, çok keyfi yorumluyor. Dolayısıyla bunlar kanunilik vasfını taşımıyor ve öngörülemez sonuçlar doğuruyor’ diyor. Daha da önemlisi AYM’nin kendisi de kısa bir süre önce buna benzer bir tespit yaptı. Biz, AYM’nin Parlamento’ya bir çağrıda bulunmasını, bu maddelerin öngörülemez kanuni vasfını taşımaması nedeniyle bir ön karar vermesini istiyoruz. Buna dayalı soruşturmalar nedeniyle açılan kapatma davasını bu yönüyle ele alınıp reddedilmelidir.

* AYM yaklaşık 10 yıldır Türkiye’de yeni bir statü, vasıf kazandı; bireysel başvuru hakkı. Daha önce AİHM’e gidiliyordu fakat yapılan Anayasa değişikliği ile Türkiye’de AİHM’e gitmeden kendi haklarının gasp edildiğine inanan bireyler, AYM’ye başvurabiliyor. Bu kapatma davasında önemlidir, çünkü hakkında yasak istenen arkadaşlarımın bir kısmı AYM’ye başvurmuş durumdalar. Eğer AYM, kapatma kararı verir, bu arkadaşlar hakkında da yasak kararı verirse kendi önündeki dosyalar için görüşünü önceden açıklamış olacak. Yetki, görev karmaşası ortaya çıkacak; mahkemenin, bağımsızlığı ilkesi gibi bir çok ilke çiğnenmiş olacak. Başka nedenlerde var ama kısaca önemli gördüklerimden bahsettim. Bu nedenle de AYM bir an önce ret kararı vermelidir.

AİHM BÜTÜN DAVALARDA ‘İHLAL’ DEDİ

Avrupa Konseyi üyeleri içinde parti kapatmaların olduğu neredeyse tek ülkenin Türkiye olduğuna işaret eden Erbaş, AİHM’nin Türkiye’deki kapatma davalarına ilişkin verdiği kararları hatırlattı. AİHM’in önüne gelen bütün kapatma kararlarında ‘ihlal’ sonucuna vardığını kaydeden Erbaş, “Yani, Türkiye’de kapatma davasında verdiğiniz kararlar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, evrensel hukuka, demokratik siyasal yaşama aykırıdır, diyor” dedi.

‘ÇÖZÜM SÜRECİ’ DÖNEMİ YARGILANIYOR

Kapatma davasının önemli argümanlarından birinin, HDP’ye göre en önemli boşluklardan birinin, ‘çözüm süreci’ dönemini yargılama konusu yapması olduğunu kaydeden Erbaş, şöyle devam etti: “Partimiz adına o dönemde görev alan vekillerimizin yaptığı açıklamalar, konuşmalar, yürüttükleri temaslar, yaptıkları kimi ziyaretler, aradan yıllar geçtikten sonra şimdi karşımıza kapatma davasının bir argümanı olarak çıkıyor. Savunmamızda buna da ayrıntılı olarak değindik. O dönemde çıkarılan 6551 sayılı yasa olarak bilinen ve kamuoyunda ‘Çözüm Süreci Çerçeve Yasası’ olarak isimlendirilen bir koruma yasasıydı. O dönemde görev alan herkesin, her açıdan korunmasını amaçlayan, yürüyen çalışmaların yargılama konusu yapılmamasını öngören bir yasaydı. Şimdi yargılama konusu yapılıyor. Devlet ve hükümet adına o dönem yer alan pek çok aktör, Başbakan hatta Cumhurbaşkanı dahil o süreçte yer almışlardır. Sürecin bir tarafını günah keçisi gibi ilan etmek, sadece hukuken değil aynı zamanda ahlaken, vicdanen ve ilkesel olarak da tuzak, komplo, kumpas anlamını taşır.

BARIŞ HAKKI KORUMA ALTINDADIR

Türkiye’nin imzalayarak iç hukuku haline getirdiği, başta Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi olmak üzere pek çok uluslararası sözleşmede ilgili ülkelerin barış hakkının, kıskançlıkla, özenle korunması gerektiği belirtilir. Çözüm sürecinde partimiz ve parti heyetimiz barış hakkının sağlanması içinde yoğun temaslarda bulunarak çaba gösterdi. Hem özel yasa hem de uluslararası anlaşmalarla koruma altına alınan barış hakkının hayata geçirilmesi kapsamında da heyetimizin yargılanmaması gerekir.”

YARGI ELİYLE DEVRE DIŞI BIRAKMAK İSTİYORLAR

Partisinin Türkiye siyasetindeki kilit rolünün önemini vurgulayan Erbaş, Türkiye’nin tüm sorunlarına karşı partisinin çözüm önerilerinin olduğunu vurguladı. Erbaş, şöyle konuştu: “HDP, son yıllarda Türkiye siyasetinde önemli bir yere geldi. Türkiye’de adeta HDP’siz bir gelecek kurgulanamıyor. İki blok arasından üçüncü blok, üçüncü bir seçenek. HDP, demokratik değerler, Kürt sorununun demokratik çözümündeki vazgeçilmez rolü, barış ve diyaloga dayalı müzakere yöntemiyle bu sorunun çözümünde tüm taraflarla görüşebilme özelliği olan bir parti.  Türkiye’de çoğulculuğu, farklı siyasi yapılarıda bünyesinde barındıran bütün halkların, ezilenlerin, gençlerin, kadınların tüm bunların temsil edildiği bir parti. Herhangi bir siyasi partinin dışında ağırlığı olan, özgünlüğü olan bir parti, dolayısıyla da kapatma davasıyla aslında meşru yollarla mücadele edemedikleri, zayıflatıp sindiremedikleri HDP’yi bu şekilde yargı eliyle yapmaya çalışıyorlar. Erken ya da baskın seçim olur mu bilemeyiz ama tam da fiili bir seçim süreci yaşanırken. Kısa bir süre önce çözüm için HDP’yi adres gösteren kimi partilerin açıklamaları elbette değerlidir. HDP bunun dışında da zaten Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere Türkiye’nin tüm temel, siyasal, yapısal sorunlarına da çözüm önerileri, programı olan bir partidir.”

DEMOKRASİ GÜÇLERİ HDP’NİN ETRAFINDA KENETLENMELİ

Kapatma davasına karşı demokrasi güçlerinin HDP’nin etrafında kenetlenmesi gerektiğinin altını çizen HDP MYK Üyesi Doğan Erbaş, şunları ekledi: “Eğer HDP etrafında bütün demokrasi güçleri kenetlenmezse saldırılar onlara da gelebilir. Tıpkı kayyum örneğinde olduğu gibi. HDP’ye açılan kapatma davasının Türkiye’nin demokratik geleceğine, halkların ortak demokratik yaşamına, Türkiye’nin siyasi çoğulculuğuna açılan bir dava olduğunu belirtmek gerekir. Daha fazla dayanışma içerisinde olunmalı. Kapatma davası ne zaman, nasıl sonuçlanır şu an bişey söylemek için erken. HDP etrafında kenetlenmek sadece HDP’yi değil, Türkiye’nin demokratik geleceğini sahiplenmek olacaktır.”