Ayşegül Doğan: Doğru ifade etmeliyiz; bu iktidar Kürt düşmanıdır
Kürtlere dönük artan saldırılara dikkat çeken DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Ceza mevzuatımıza yeni bir şey daha girmiş; Kürt olmak suçtur! Bu iktidar Kürt düşmanıdır" dedi.
Kürtlere dönük artan saldırılara dikkat çeken DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Ceza mevzuatımıza yeni bir şey daha girmiş; Kürt olmak suçtur! Bu iktidar Kürt düşmanıdır" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, gündemdeki gelişmelere dair partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Geçmişin karanlık yıllarını anımsatan olayların yaşandığına dikkat çeken Ayşegül Doğan, DEM Parti Wan il eşbaşkanlarının da aralarında olduğu çok kişinin sabah saatlerinde gözaltına alındığını belirtti. Ayşegül Doğan, "Belli ki birileri bazı güçler ya da odaklar geçmişten çok iyi tanıdığımız bildiğimiz bir blok ya da bloklar harekete geçmiş durumda. Bir başka deyimiyle ırkçılar iş başında. Bir avuç olsalar da seslerini gür çıkarmaya çalışan linçler ve ırkçılık yapmak için yeni saldırılar düzenlemenin peşinde ve bunlar iş başına geçmiş durumda” dedi.
'KÜRT DÜŞMANISINIZ'
Ayşegül Doğan, şöyle devam etti:
Belli ki bu iktidar da geçmiş iktidarlar gibi yaşananlardan ders çıkartmıyor. Türkiye’yi nasıl bir maliyetle karşı karşıya bıraktığını görmüyor. Bu politikalar onlarca yıldır sürdürüldü ama kimse sonuç almadı. Eğer böyle güç kazanacağını düşünenler varsa; özellikle onlara DEM Parti adına sesleniyorum, böyle, olsa olsa sonunuzu hızlandırabilirsiniz. Kürt düşmanısınız. Bunu bu şekilde adlandırmak zorundayız. Doğru bir haliyle ifade etmek zorundayız.
Neden iktidara sesleniyoruz; çünkü bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Olan biten her şeyin sorumlususunuz. Bugün yaşadığımız tablonun da sorumlusu sizsiniz. Günlük yaşamı üzerinden Kürtlere suç icat ediliyor. Böyle yaparak ırkçılık da normalleştirilmeye çalışılıyor. Günlük hayatın parçası rutiniymiş gibi bir algı yaratılmaya ve örülmeye çalışılıyor. Bu çok tehlikeli bir algı yaratma girişimdir.
'DÜĞÜNLERDEKİ ETKİNLİKLER BİLE HEDEF ALINIYOR'
Mersin’den Hakkari’ye Siirt’ten Aydın’a farklı kentlerde süren yeni bir operasyon, süreç başlatıldı. Ne hikmetse Kürtlerin katıldığı düğünlerin, sokak etkinliklerinin görüntüleri taranıyor, bulunuyor, yine ne hikmetse sosyal medyada paylaşan, bunu arayan, tarayan, bulan ve şimdi nedense bir anda bunu bir şekilde servis eden bir akıl çıktı ortaya. Görüntülerin bazıları bugünlere, bazıları da geçmişe ait. Kadınlar, gençler, halay çektikleri için Kürtçe şarkı eşliğinde eğlendikleri için düğüne katıldıkları için tutuklanıyorlar. Onlarca insan şu anda tutuklu. Sebebi halay çekmişler. İstedikleri Kürtçe şarkı eşliğinde halay çekmişler. Ne yapalım? Sizin verdiğiniz playlistlerle mi halay çekelim? Bu mudur Türkiye’nin geldiği nokta. Hani siz nefret suçunu kaldırmıştınız?
Bakın, tüm Türkiye kamuoyuna hatırlatayım. Bizatihi Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Türkçenin yanı sıra başka dil ve lehçeleri öğrenme fırsatı verdik’ diyor. Böyle mi öğrenme fırsatı verdiniz. ‘Bu dillerde siyasi propaganda yapma olanağı sağladık’. ‘Onlara radyo ve televizyon açtık’ diyor. Bitmiyor; Kürtçe yasaklanmış mıydı? Sorusuna ‘Evet yasaktı. Bugün Kürt vatandaşlarımız ve kardeşlerimiz Kürtçe her türlü siyasi propagandayı yapabilirler. Biz bu yolu açtık. Nefret suçu ilk kez dönemimizde ceza mevzuatına girdi’ diyor. Peki bugün yapılan nedir?
Bu arada hatırlatalım, bugün bunu savunanlar, buna sessiz kalanlar, görmezden gelenler, duymazdan gelenler, daha dün 31 Mart yerel seçimlerinden önce her yerde Kürtçe şarkılarla sözüm ona partilerinin propagandalarını yapanlar. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yöneticileri milletvekilleri aday adayları. Niye Kürtçe şarkılar eşliğinde propaganda yaptınız?
'CEZA MEVZUATINA YENİ BİR ŞEY GİRDİ; KÜRT OLMAK SUÇTUR!'
Ceza mevzuatımıza yeni bir şey daha girmiş; Kürt olmak suçtur! Dilini konuşamaz, halayını çekemez, seçilemez…Demek ki ceza mevzuatına nefret suçu Kürtler ve diğer halklar hariç şekilde girmiş.
Halay videosunda gözaltı ve tutuklama gerekçeleri arasında sayılan sloganlar var. Mesela “Bijî Serok Apo', ‘Yaşasın Başkan Apo’ demek. Bu bir hakikat. Bir gün bir şarkıda, bir gün sloganda, bir gün bir halayda, bir gün yürüyüşte, toplumsal etkinlikte, bir gün bir siyasi arenada ama mutlaka hakikat bir şekilde karşınızı çıkar. Bugün çıktığı gibi. Bir kere bu sloganı atmak, ‘Bijî Serok Apo’, ‘Yaşasın Başkan Apo’ demek suç değil. Bununla ilgili AYM, Yargıtay ve AİHM kararları var. Bu karalara göre bu sloganı atmak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor.
'ABDULLAH ÖCALAN'IN ROLÜNÜ NASIL YASAKLAYACAKSINIZ?'
Bu kışkırtıcılık maalesef bir türlü tesis edilemeyen ve en çok ihtiyacımız olan toplumsal barışa zarar verir. Bu vesileyle bir kez daha sorumluları çözümsüzlük politikalarını desteklemek ve güçlendirmek yerine çözümün yolunu açmaya, bunu konuşmaya davet ediyoruz. Siz 'Bijî Serok Apo’ sloganını yasaklayabilirsiniz, ama Sayın Öcalan’ın Kürt meselesinin çözümünde ve bu meselenin çözümü için bugüne kadar ortaya koyduğu çabalar da dahil olmak üzere, çözümündeki rolünü ve bu gerçeği nasıl yasaklayacaksınız? Ya da bu hakikati nasıl ortadan kaldırabilirsiniz? Bu en çok sizin iktidarınızın olduğu dönemde denendi. Bunu en çok siz tecrübe ettiniz. Bunu en iyi siz bildiğinizi söylediniz.
Yasaklarla, yasaklamalarla yol alınabilseydi bugüne kadar pek çok iktidar Kürt meselesini çözmediği için çözümsüz bıraktığı için çözülmez, bugün siyaset arenasında adı dahi hatırlanmaz hale gelmezdi. Tabela partisi olamayanlar bile var. Size bunu hatırlatırız, DEM Parti olarak. Bizim siyasetimizin özü ve hatta özeti tek bir cümleye indirgense inat, ısrar ve vazgeçmemektir, mücadele etmektir. Bugüne kadar kazandığımız her şeyi bu ısrar, bu inat ve bu vazgeçmeme gücüyle kazandık. Evet, çok ağır bedelleri oldu, çok acı bedelleri oldu, ama bu eşitlik ve adalet mücadelesinden vazgeçmedik. Yarın da vazgeçmeyeceğiz. Tutuklandık, tutukladınız, tutukladılar olmadı.
HALKLARA ÇAĞRI
Buradan Türkiye kamuoyunu bir çağrı yapmak istiyorum. Gelin hep birlikte bu halayı büyütelim. Nasıl ki Karadeniz horondan vazgeçmez, Ege zeybekten vazgeçmez, Kürtler de halaylarından vazgeçmeyecekler. O yüzden bu halayı hep birlikte büyütelim, bu halaya birlikte duralım.
'KÜRTÇE DE HEDEFTE'
Yalnızca halay mı? Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadıkları bölgelerde yani Kurdistan coğrafyasında yollardaki yaya uyarı işaretleri, yazıları levhaları bunlara da tahammül edilmiyor. Bunları Türkiye '90’lı yıllarda da yaşadı. Yeşil sarı kırmızı renkli bahçelerin peyzaj düzenlemesine bu ülkede, üstelik Ankara'da müdahale etmek istendi. Bu renkler yıllarca yasaklandı. Puşi, slogan, renkler yasaklandı. Ne oldu? İktidar bloğuna sesleniyoruz. Kendi iktidar kavganızı Kürtler üzerinden yapmayınız. Toplumu tehlikeli bir ayrışmaya sürüklüyorsunuz. Bu sürüklenme halinden vazgeçin. Çözümsüzlük politikalarını peşinde sürüklenerek kendi sonunuzu yaratmayın. Tutukladığınız bu suçsuz insanları serbest bırakın.
'HAYVAN KATLİAMI YASASINI UYGULAMAYACAĞIZ'
Günlerdir insanlar ayakta, bu katliam yasasına ilişkin itirazlarını yükseltmeye çalışıyorlar. Biz DEM Parti olarak bu yasa teklifi gündeme geldiği andan bugüne kadar, buna karşı hem Mecliste hem sokakta mücadele ettik. Bu yasayı belediyelerimizin uygulayacağımızı açıkladık. Buna rağmen Silvan’dan gelen bazı görüntülerle sosyal medyada DEM Parti’nin verdiği bu mücadele manipüle edilmeye çalışılıyor. Farklı bir şekilde gösterilmeye çalışılıyor. Buradan özellikle hayvan hakları aktivistlerine DEM Parti olarak bir kez daha söylüyoruz: biz bu yasaya karşı mücadelemize devam edeceğiz. Bu yasayı uygulamayarak bu mücadeleye devam edeceğiz. O yüzden şu anda sokakta Silvan’da hayvanlar toplanıyor ve barınaklara götürülüyor şeklinde yayılmaya çalışılan ve özellikle sosyal medyada manipüle edilmeye çalışılan bu haberin doğru olmadığını söylemek isterim. Barınaklara tedavi için götürülüyorlar."