Başaran: Tüm dünya Öcalan'ı baş aktör olarak kabul ediyor

Uluslararası komplonun 20. yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP vekili Ayşe Acar Başaran, "Artık tüm dünya Kürt sorunun çözümünde Öcalan'ı baş aktör olarak kabul ediyor" diye konuştu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik gerçekleşen uluslararası komplonun üzerinden 20 yıl geçti. HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, komplonun yıl dönümü ve tecride ilişkin ANF'ye konuştu. Tecridin 20 yıldır sistematik bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Başaran, Öcalan'ın esir düşmesi ile Kürt sorununun çözülmeyeceğini tüm dünyada herkesin bildiğini kaydetti. Komployu gerçekleştiren işgalci devletlerin bu şekilde Ortadoğu'da bir iç savaş planı devreye koymak istediklerini söyleyen Başaran, "O dönem Kürt Halk Önderi Öcalan, barışçıl ve demokratik çözüm çabaları ile komployu boşa çıkardı" diye konuştu.

Öcalan'ın siyasi çözüm çabaları sonucu yeni bir döneme girdiklerini belirten Başaran, "Bu şekilde komplonun tüm metotlarının boşa çıkarıldığını söyleyebiliriz. Sayın Öcalan müzakerelerle Kürt sorununu çözmek istiyor. O zaman da Türk devleti Öcalan'a yönelik tecridi ağırlaştırıyor. Tecridin ağırlaştırılması da siyasetin tıkanmasını beraberinde getiriyor. Ne zaman savaş büyüyor, barış yolu kapanıyor o zaman tecrit de derinleştiriliyor. Halkların geleceği ve Türkiye'nin siyaseti Öcalan'ın durumu ile bağlantılı. Artık tüm dünya Kürt sorunun çözümünde Öcalan'ı baş aktör olarak kabul ediyor" dedi.

TECRİT İLE KOMPLOYU YİNELEMEK İSTİYORLAR

Öcalan'a uygulanan tecride rağmen fikirlerinin tüm Ortadoğu'ya yayıldığının altını çizen Başaran, "Öcalan'ın fikirleri komplocu güçlerin projelerini boşa çıkardı. Komplocu güçler küçük küçük ulus devletler inşa ederek Ortadoğu topraklarında sürekli bir savaşın devam etmesini istediler. Çünkü uluslararası güçler bu sayede ayakta duruyorlar. Bugün baktığımızda Öcalan'ın perspektifleri Ortadoğu'da filizleniyor. Rojava'da Öcalan'ın fikirleri uluslararası güçlerin tüm plan ve projelerini boşa çıkardı. Zaten komplocu güçler ilk gün kaybettiler" ifadelerini kullandı.

Uluslararası güçlerin tecrit ile komployu yinelemek istediklerine dikkat çeken Başaran devamla şunları kaydetti: "Sayın Öcalan 20 yıldır hukuksuz bir şekilde esir alınmış durumda. Ağırlaştırılmış tecrit ile hukuk ayaklar altına alınıyor ve İmralı'da farklı uygulamalar devreye konuluyor. Bu kanunlar ve komplocu güçler tarafından oluşturulmuştur. İmralı tarihi gözler önündedir. Bu özel cezaevinde sayın Öcalan 20 yıldır 4 duvar arasında direniyor. Son 3 yılda ise tecrit ağırlaştırılarak işkenceye dönüştürülmüş durumda. Çözüm sürecinde sayın Öcalan Kürdistan ve Türkiye halkları için bir umut olmuştu. AKP iktidarı ve derin güçler savaş kararı ile Kürtlerin diz çökmesini istediler."

SORUMLU İKTİDAR VE MECLİSTİR

CPT'nin sessizliğine de tepki gösteren Başaran, "Sayın Öcalan'a uygulanan tecridin dünyada örneği yok. 3 yıldır ailesi ile görüşemiyor. Bu uluslararası kanunlara aykırı. AİHM ve CPT'nin kararları siyasi ve onlar da komplocu güçlerin politikalarının bir parçası olmuş durumda. CPT'nin kanunlarına göre hareket etmesi ve sessizliğe son vermesi gerekir" diye konuştu. 

İmralı'da Kürt Halk Önderi Öcalan'a uygulanan tecridin Ortadoğu'ya yayıldığını söyleyen Başaran konuşmasının şu sözlerle sonlandırdı: "Bugün demokratik siyasete, kadınlara, gençlere ve topluma da tecrit uygulanıyor. Leyla Güven'in çığlığına ses olan siyasi tutsaklar ve diğer yoldaşlarımız kararlı bir şekilde direnişlerini sürdürüyorlar. İktidar ve Adalet Bakanlığı ise sessizliğini korumaya devam ediyor. Eğer kötü herhangi bir durum yaşanırsa sorumlusu iktidar ve meclistir. Olumsuz bir durumun yaşanmaması için herkesin üzerine düşen görevi yapıp direnişçilerin çığlığına ses olması gerekir."