Bayhan: İktidar bu kumpasları daha da araçsallaştıracak

HDK’ye yönelik operasyonu değerlendiren Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, bu operasyonların artacağı yönünde bir izlenimi olduğunu ifade ederek, buna karşı en büyük cevabın mücadeleyi yükseltmek olduğunu belirtti.

İSKENDER BAYHAN

Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik 18 Şubat’ta başlatılan operasyonda 54 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 30 kişi tutuklanırken, 13 kişiye ev hapsi verildi, 7 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, birçok siyasi parti ve bileşenden siyasetçinin, sanatçının ve gazetecilerin tutuklandığı bu operasyonun, toplumsal mücadeleye bir gözdağı verme operasyonu olduğunu belirterek, buna verilebilecek en büyük cevabın toplumsal mücadeleyi daha da yükseltmek olduğunu vurguluyor.

BU DURUM ZAYIFLAMASINA ENGEL OLAMAYACAK’

İskender Bayhan, art arda gelen kayyımlar, Antep’teki sendikal mücadelenin baskı altına alınması ve HDK’ye yönelik bu operasyonun, iktidarın güç kaybetmesini önlemeyeceği gibi toplumda oluşan hoşnutsuzluğu da daha fazla artıracağını söylüyor: “Arka arkaya kayyum, ardından Antep'teki işçi eylemleri, BİRTEKSEN’e baskılar ve sendika Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in tutuklanmasıyla ertesi gün bu operasyon. 60 kişinin isminin geçtiği HDK operasyonundaki tabloya bakınca, 4 ay öncesinden hazırlandığı bilinen bin 640 kişilik, artık herkesin gördüğü bir listenin daha kapsamlı bir operasyonun varlığına işaret ettiği düşünülürse; Cumhur İttifakı ve tek adam yönetiminin, önümüzdeki dönem böylesi operasyonlarla hem kendi sıkışmışlığından kurtulmak hem de yükselen işçi, emekçi ve halk muhalefetini bastırmak istediği aşikâr.

Öte yandan, genel olarak Türkiye kamuoyu açısından hala güç kaybetmeyen, güçlü olan, iktidarını sürdüren bir yönetim olduğunun da mesajını vermeye çalışıyor. Ama bu durum, önümüzdeki dönem açısından tek adam iktidarının güç kaybetmesini, zayıflamasını engelleyecek bir siyaset değil. Aksine, bunlar hem ekonomik hem de politik açıdan hoşnutsuzluğu, huzursuzluğu ve tepkiyi daha fazla artırıyor. Türkiye'nin birçok yerindeki grevler, eylemler, hak mücadeleleri ve tepkileri düşündüğümüzde bunu çok rahat gözlemleyebiliyoruz.”

‘MÜCADELEYİ YÜKSELTMELİYİZ’

İskender Bayhan, bu operasyonların artacağı yönünde bir izlenimi olduğunu ifade ederken, emek, barış ve demokrasi çevrelerinin en büyük cevabının ise mücadeleyi yükseltmek olduğunu belirtiyor: “Erdoğan iktidarı ve Cumhur İttifakı, kendi iç cephe siyaseti diye ilan ettiği bir politika izliyor bu ve bu politikasıyla kendi iç cephesinde olmayanları ezmek istiyor. Bu operasyonla, 2011'den bu yana emekten, barıştan, demokrasiden yana güçlerin bir ittifak merkezi olan HDK’yi suç örgütü ilan etmesi, kendisine karşı kurulacak ittifaklar ve birleşme konusunda da bir tedirginlik duyduğunu gösteriyor. Daha doğrusu, karşı güçlerin saflarını dağıtacağını düşündüğü bir tutum alıyor. Kent uzlaşısına ilişkin tutumu da aynı.

Bu son operasyondaki kapsam, şunu gösteriyor: Kendi ihtiyaçlarına göre sopası haline dönüştürdüğü İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ile böylesi operasyonları artırarak bir torba soruşturma ve dava oluşturma niyeti de var. Yakın dönemde Gezi davası, Kobane davası ve bir dizi kumpas davasıyla yüz yüze kaldı Türkiye. Şimdi yeniden çok açık bir kumpas siyaseti devam ettiriliyor. Onun için de biz, binlerce kişiyi kapsadığı söylenen bu operasyonların durması gerektiği üzerinde özellikle duruyoruz.

Çünkü bunları ülkeyi yönetmenin ve kendi gücünü ispat etmenin bir aracı haline getirerek, yükselen kitle muhalefetinin, emek, barış ve demokrasi muhalefetinin mücadelesini geriletebileceğini düşünüyor. Bunun karşısında bizler, emek, barış ve demokrasi mücadelesini daha da yükselterek bir yanıt vermek durumundayız.”